Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Eylül '20

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

LAS POZAS

Dünyanın en büyük Sürrealist bahçesi
 
 Mimarlık ve Tasarım Alanında Sürrealizm

Tarih boyunca var olan sınırları aşma ve gerçeklik algısını altüst etme amaçlarını taşıyan pek çok mimar yaşamışsa da, mimarlık ve tasarım alanında sürrealizmin ortaya çıkması 20. yüzyılın başlarına tarihlendiriliyor.

Frederick John Kiesler, Edward James, Antoni Gaudi, Facteur Cheval gibi dahi isimlerin eserleriyle biçimlenen ve 21. yüzyıl mimarisine büyük etkide bulunan sürrealist mimari yapılar, ağırlıklı olarak rüyalar âlemini gerçek yaşamın somut parçaları haline getirme amacı taşıyor. Bu nedenle kendi aralarında da son derece büyük farklar bulunan sürrealist mimari örnekleri, her birinin farklı bir dünya oluşturması nedeniyle hem mimari hem de sanatsal açıdan eşsiz (unique) eserler olarak kabul ediliyor .

Peyzaj Mimarlığında Sürrealizim 

Peyzaj tasarımında kübizmden sonraki en önemli etki sürrealizmden gelmektedir. 1920 ve 1930’lar süresince ürünleri görülen sürrealizm iki farklı anlayıştan kaynaklanmıştır. İlki, insanın bilinçaltından gelen bağımsız/soyut eserler, diğerleri de Salvador Dali’nin resimlerindeki gibi bilinen objelerin değiştirilmesi ile oluşan nesnelerdir. Peyzaj mimarlığında sürrealizmin ideolojik birikimi değerlendirilmeksizin biyomorfik, yani biyoloji biliminin mikroskobik keşifleriyle görülmeye başlanan organik formlar ve şekiller kullanılmıştır. İsamu Noguchi, Burle Marx sürrealizm ve biyomorfizm akımının önemli temsilcilerini oluşturmaktadır.

Sürrealizmin En Büyük Bahçe Örneği: Las Pozas

Las Pozas 1907 yılında İngiliz sürrealist akımının en önemli destekçilerinden biri milyoner  Edward Frank Wills James tarafından  Meksika’nın Xilitla şehrinde  (Meksika’ya araçla yaklaşık yedi saat uzaklıkta)  tasarlanmıştır .

Dünyanın en büyük  sürreal bahçesi Las Pozas (İspanyolca’da “havuzlar” anlamına gelmektedir) denizden yaklaşık 700 m yükseklikte tropikal yağmur ormanlarının içindedir. 80 dönümden daha fazla olan bu bahçe içerisinde doğal şelaleleri, irili ufaklı evleri ve göğe doğru tırmanan tuhaf sonsuz merdivenleri ve heykelleri ile dikkat çekmektedir . 

Diğer bir adıyla “heykel bahçesi” (sculpture garden) olarak adlandırılan bu sürreal  bahçe içindeki onlarca heykel ve mimari yapıya 1949 ve 1984 yılları arasında kavuşmuştur. Antik motiflerle tasarlanan heykeller, simetrik kıvrımlı yapılarla çevrelenen patikalar ve  hiç bir yere çıkmayan sarmal merdivenlerin yapımında ise  yaklaşık 150 işçi görev almıştır .

Las  Pozas, dünyanın en büyük sürreal bahçesi olmasının yanı sıra aynı zamanda büyük bir hayalin de ürünü olarak tarihe geçmiştir. Sürrealizmin öncülerinden ve James’in yakın arkadaşı olan Salvador Dali tarafından yaratıcılığın uç noktası olarak adlandırılan bu bahçenin yapımı yaklaşık 30 yıl sürmüştür .

James in ölümüne kadar ziyaretçilere kapalı olan bahçe sadece James tarafından kullanılmaktaydı. Öyle ki James kendini, eserleriyle içselleştirdiği bu  bahçede, kendi için tasarladığı yaprak şeklinde yataklarda meditasyon yaparak ölümüne  hazırlanmıştır. Yarattığı bu bahçede öleceğini düşünen James düşündüğünün aksine 1984 yılında İtalya’nın Sanremo kentinde yaşama veda etmiştir .

1984’te James in ölümünün ardından 1990 yılında ziyarete açılan bu bahçeyi yılda 75 binden fazla kişi ziyaret etmektedir, içindeki heykeller ile birlikte yaklaşık olarak bugün ki değeri ise 5 milyon dolardan fazladır.

Her gün binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yapan bu bahçeyi farklı kılan sadece sürreal olması değil aynı zamanda her bir ziyaretçinin ziyaret sonrasında kendilerini özlerini bulduklarını da ifade etmeleridir .

Las Pozas’tan bahsederken sürrealizmin, mimarlık ve peyzajdaki etkilerini de göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

Sürrealizim (Gerçeküstücülük), 1924 yılında Fransa’da ortaya çıkan bir akımdır. Kurucusu, yazar ve şair olan André Breton’dur. Temelleri ise, Dadaizm akımına dayanmaktadır. 

Bu akım, bilinçaltı ile beslenir. Sürrealistlere göre bilinçaltı; toplum, ahlak, din ve yasa gibi zorunluluk unsurları ile oluşmaktadır. Akıl ve mantığı kilit altında tutan sürrealistler, saf benliği ortaya çıkarmak için; hayaller âleminde özgürce dolaşırlar.

Sürrealizmin temelinde yatan ana unsur, insandır. İnsan, bir arayış içerisindedir. Kimliği, gerçekliği arar. Bu arayış ile insan derinlere doğru inmeye başlar. Şu an yaşadığı maddesel dünyadan uzaklaşır, özünün sırlarını keşfetme ihtiyacını kabul eder. Bilinçaltı ona bu sırları verir. Kendini keşfedebilmek ve kendini gerçekleştirebilmek için farklı düşünce metotlarıyla bilinçaltına ulaşır. Böylece, bir içe dönüş gerçekleşir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 9
: 222
Kayıt tarihi
: 01.02.19
 
 

  Herkese merhaba ben Nergis,  ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara