Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '07

 
Kategori
Magazin
 

Lerzan Mutlu'yu seyrediyorum gözlerim açık

Lerzan Mutlu'yu seyrediyorum gözlerim açık
 

Bi şee sorucaaam... Gündüz Programlarının Türkçe'yi en güzel konuşan sunucusu kim?


Canlı yayın olur da canlı blog olmaz mı? Oluyor işte...
Hem "Lerzan Mutlu Siz Mutlu!" programını seyrediyorum, hem de BLOG yazıyorum.

Programın başında, Lerzan Hanım sırt dekoltesini filân göstererek bir şarkı söyledi.
Şarkının ismi mi? Ne bileyim canım, insanın aklında mı kalıyor bacımın söyledikleri?

Biraz sonra "Bi şee sööölicem..." diyerek bir konuğunu davet ediyor.

İki büklüm yürüyen bir erkek konuk geliyor içeri. Adamcağızın gözlerinin feri gitmiş, sanki yürümüyor, yürüyor gibi yapıyor. Konuğun adı İsa Bilmemne.

İsa'yı gören Hristiyan vatandaşlar, "Bu ne biçim İsa?" diye kükrerler vallahi.
İsa, sanki ölmüş de, mezardan 1 saatliğine izinli çıkıp programa katılmış.

Problem ne? 12 yıllık evliymiş, 3 çocuk babası...
Karısı birdenbire evi terketmiş. Hiçbir sebep yokmuş.

İsa öyle diyo:)

İsa öyle masum bakmaya çalışıyor ki anlatamam.
Ama gözler bu masumiyete isyan edercesine katil bakışlarıyla etrafı kolaçan ediyor.

İsa gerçekten masum mu? Masumsa eşi niye çekip gitmiş?

Lerzan Bacım, şimdi diyelim ki biz bu İsa'nın macerasını sonuna kadar seyredeceğiz.

Ne öğreneceğiz? Ağlayacak mıyız? Gülecek miyiz? Bir şeyler mi öğreneceğiz?
Yaşamımıza etkili olabilecek ders mi alacağız?


Durun bakalım!

Lerzan Bacı, kaçan türbanlı eşin 2 kız kardeşini de sırayla telefona bağlıyor.

- Bi dakka hanımefendi, baskı uyguladı diye 2 çocuğunu bırakıp kaçması mı lâzım!
Bi dakka... Bi dakka... Siz Meryem'in nerde olduğunu biliyor musunuz?


Kardeşlerin ikisi de İsa'yı suçluyorlar. Lerzan Bacı devreye giriyor.
- Bi dakka, çok önemli bi şey var burda... Bi dakka... Cevap ver İsa!

Bu arada İsa'nın, karısını, iş yerindeki bekar bir çocuktan kıskanmadığı ortaya çıkıyor.

- Bi şeee söliceeem şimdi size... Bi dakka! Acaba Meryem o çocukla kaçmış olabilir mi?

Bu arada mikrofunu zimmetine geçirdiğini tahmin ettiğim çok şişman stüdyo seyircisiyine söze karışıyor. Telefondaki kadına hakaretler yağdırıyor.
Bu kadının görevi hakaret etmek galiba.

İş yerindeki bekar erkek İshak da telefon'da. Ona Meryem'i soruyorlar.
Bilmiyormuş. Sadece Sivas'ta olduğunu duymuş.

Allah Allah, bu insanlar sırayla nasıl da telefona bağlanıyorlar böyle?
Sanki bir program değil de dizi film.
Her şey hazır, senaryoyu kim yazıyor bilmem ama Lerzan Bacı sunuyor.

Çok şişman kadın yine mikrofona sarılmış İsa'ya nasihatte bulunuyor ama
İsa'nın eşini de ucuz kadın yaparak konuşuyor.
İsa, farkında bile değil. Masum görünmeye çalışıyor.

Oysa İsa, Meryem'i hâla seviyor. Gelse kapısını açacak.

- Bi dakka... Bi şey sorucaaam... İnsan çocuklarını özlemez mi? Meryem özlemiyor mu?
Reklamlardan sonra bunu soracağız Meryem'in kardeşine.

Allah Allah! Bu sordukları geçersiz mi şimdi?
"Reklamlardan sonra cevabını öğreneceğiz." demek istedi bacım.
Aman bu kadar da üzerine gitmeyelim! Kızmasın bize!
Bu yazıyı gerçekten programı seyrederken yazıyorum.
Şu anda REKLAMLAR girdi araya.
Ben de kendime bir çay demleyeyim.

- Efendiiiim yine burdayız. İsaaa...
- Abla...

İsa bir şey söyleyecek ama Lerzan Mutlu farkında değil.

- Alo şu anda kız kardeşinizin nerede olduğunu bilmediğinizi söylüyorsunuz.
Buna inanıyor musunuz siz?
(Kaçan Meryem'in telefondaki kız kardeşine soruyor.)

- Bilmiyorum. Ama bu İsa kız kardeşime çok kötü...
- Bi dakka... Şimdi diyosun ki, bu ilişkide bu adam suçlu. Kız kardeşinin hiç suçu yok mu?
- Bu adam kız kardeşimi satmaya kalkmış...

- Bi dakka... Neeee? Bi dakka...

İsa çırpınıyor,
- Yalan, yalan.... Ben kesinlikle satmaya kalkmadım... Yalan yalan...

Lerzan bacı bunları duydukça ağzı açılıyor ama kapanmaya niyeti yok bir müddet!

- Ayrıca bu adam kendi kız kardeşini banyo yaparken, kapı deliğinden seyrederken yakalandı.

Çok şişman kadın devreye giriyor. Avazı çıktığı kadar bağırıyor.

- Yeter Hanım, Yeter Hanım! Yeter ya! Bu kadar iftira atmayın! İftira atıyorlar ya adama...
Sanki çok şişman stüdyo seyircisi müneccim. Sanki aileyle birlikte yaşıyor...

- Bi dakka! Bi saniye... İsa sen ağlıcana Yeter'e cevap versene! Bi saniye... Bi dakka...
Ne dedin Yeterciim?


İsa ağlıyor. Ağlarken de ezan okuyor gibi iki ellerini kulaklarına yapıştırmış.

- Valla yalan... Bu iftiraların hepsi yalan! Beni dağa bile kaldırdılar.
Ağzımı burnumu kırdı benim bacanağım
.

"Yalan iftira?" Doğru iftira olsa zaten iftira olmaz ki...

Yetişemiyorum ya Simultane Blog Yazarı gibi oldum.

- Bi dakka... Bi dakka... Ortada çok büyük ithamlar var...
Sen kız kardeşini banyoda gözetliyormuşsun...


- Yalan valla...

Bu arada stüdyoda genç ve güzel bir seyirci söze karışıyor.

- Ne var bunda? Ben 18 yaşındaki erkek kardeşime banyo yaptırıyorum, sırtını keseleyip onu yıkıyorum.
Ne var bunda? Kardeşiz?


Yuuuuh! 18 yaşındaki erkek kardeş banyodayken kız kardeşi yanında mı olur ya?

Lerzan bacı bu konuyla ilgilenmedi.

İsa ağlıyormuş gibi yapıyor. Bu arada sinsi sinsi bakıyor etrafa.
Bir insan ancak bu kadar yapmacık ağlayabilir. Bu konuda çok becerikli.

İsa Peygamber'in kemikleri sızlıyordur, kaldıysa. Bu adam ismini değiştirmeli.
Peygamber ismi yakışmamış buna. Şimdi de ağlıyor gibi yaparken
yüzünü kâğıt mendille kapatıp sadece ses çıkarıyor.
Belki de CİDİ Pleyer(!) var cebinde, playback ağlıyordur.
Vallahi her şey mümkün bu programda.

Birdenbire sahneye ağlayarak bir türbanlı kadın daha giriyor. 4 küçük çocuk var yanında.
Eşi bu ağlayan kadının üstüne kuma getirmiş. İyi ki kadını kuma gömmemiş.
Bu kuma getiren şereflinin adı da Muhammet.
Ulan ne kadar it uğursuz varsa peygamber ismi almış ya. Töbe töbe...

Ağlayan 4 çocuklu kadın imam nikâhı(!) ile evliymiş.
Muhammet de ikinci evliliğini yapmış kuma getirerek.

- Muhammet Bey bu 3 çocuk şimdi n'olacak? diye soruyor Lerzan Mutlu.

- 4 çocuk, diye tamamlıyor ağlayan kadın.

Bir erkek imam nikâhlı(!) eşini 4 çocukla bırakıp kaçıyor. Devlet bu işle ilgilenmiyor mu?
Lerzan Bacı'ma, Seda Abla'ma, Esra Ceyhan'a ve benzeri programlara mı havale, vatandaşın dertleri?

Program bu şekilde devam ediyor ve edecek. Ama ben daha fazla sıkmayayım sizleri.

Aslında ben de sıkıldım ya. İçim karardı. Biraz dışarı çıkıp hava alayım.

İmam nikâhlılar(!) aklınızı başınıza toplayın! Sizler nikâhlı değilsiniz!

Saygı ve sevgilerimle.

Mustafa Mumcu 13 Aralık 2007 Saat: 13:45
 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..