Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Aralık '06

 
Kategori
Eğitim
 

Liseler arası münazara yarışması

Liseler arası münazara yarışması
 

Ortaokul veya lise okumuş olan herkesin, en az bir tane, “ Sınıflar arası münazara yarışması ” anısı vardır. Mektebin konuya vakıf muallimleri tarafından tertip edilen bu çekişmede, sınıfın en lafazan ve kompozisyon imtihanlarında muvaffak olan talebeleri seçilir, münakaşa edilecek konuda birbirlerine üstünlük sağlamaları maksadıyla, mektebin salonunda karşı karşıya getirilirdi.

Bendeniz, tam da tahmin edebileceğiniz gibi, münazaralarda ilk akla gelen öğrencilerden biriydim. Gazı alıp da ağzını açtığında, susturulması için gösterilen yoğun gayretlerin sonuçsuz kalacağı bir şahıs olaraktan ben kulunuzun, şimdiye dek girdiği hiçbir tartışmadan mağlup çıkmamak gibi de bir mazisi var. O dönemlerde benim de egomu son derece okşayan, bilumum arkadaşın öykündüğü bu yönümün aslında hiç de matah bir halt olmadığını anlamam için, uzun yıllar geçmesi gerekti.

Cumartesi günü çıkan gazetemizi okumayanlar, Namık Kemal İlköğretim Okulu’nda düzenlenen “Milli Eğitim Bakanlığı Türkiye Liseler Arası Münazara Yarışması” haberinden bihaber olabilirler. Olayımız özetle şudur efendim: Türkiye genelinde bir münazara yarışması düzenleniyor. Buraya katılabilmek için, Silivri’deki liseler, Cuma günü birbirleriyle yarıştı. Kazanan okul önce İstanbul genelinde yapılacak yarışmaya, onu da kazanırsa, İstanbul’u temsilen Türkiye genelindeki yarışmaya katılacak.

Bi Dakka abicim; ben konuşuyorum!

Ben, her şeyden önce Cuma günü yarışmayı kaybeden tüm okulları can-ı gönülden tebrik ediyor, birinci çıkıp da Silivri’yi İstanbul’da temsil edecek okulumuzun tez elden kaybetmesini temenni ediyorum!

Zira efendim; okul hayatı boyunca tartışmalara girip, ‘lafı gediğine koymak’, ‘ağzının payını vermek’, ‘karşı tarafın dilini ve bilumum yerini düğümlemek’ aşkıyla yanıp tutuşan bu çocuklara, çok büyük zararlar veriyoruz farkında olmayarak.

Hiç de sanıldığı gibi, “Bir ülkenin kalkınmasında bilim mi daha önemlidir sanat mı” konulu bir münazaraya hazırlanacak olan öğrenciler, yaptıkları ön hazırlık aşamasında bilgilerini geliştirmiş olmuyorlar çünkü. Hiç de sanıldığı gibi, konuşma ve düşüncelerini ifade edebilme yetenekleri de gelişmiyor. Daha ilk anda ‘bilimciler’ ve ‘sanatçılar’ olarak keskin çizgilerle ayrılan bu gruplar; bir ülkenin kalkınmasında, hem bilimin hem de sanatın önemli olduğu, hiçbirinin diğerinden ayrılamayacağı gerçeğinden uzaklaşıyorlar. Daha da vahimi; bu çocuklar, diğer grubun anlattıklarındaki haklılık paylarını anlamaya çalışmak, karşılıklı bir sohbet yapmak yerine, nasıl yaparlarsa diğerlerinin cümlelerini çürütebileceklerinin yollarını arıyorlar.

Aman bırak yaa, ne dinliicem!

Bir yanda ‘bilimciler’, diğer yanda ‘sanatçılar’… Bilimciler, ülke kalkınmasında sanatın payını şiddetle reddetmek için ter dökerken, sanatçılar da, bilimin önemini yok sayabilmek adına cebelleşiyorlar. Yarışma boyunca, (affeyleyin) “Lafı en iyi sokan” çocuklara verilen puanlar toplanmak suretiyle, birinci belirlenmiş oluyor.

Birbirlerini dinleyip anlamaya çalışmayan; konunun bütününü görmek yerine sadece bir parçasına takılıp kalan; tartışmayı, görüş alış verişi olarak görmekten ziyade fikir dayatması olarak algılayan bu çocuklar oluşturuyor işte, hani o televizyondaki tartışma programlarında birbirini gırtlaklayan insanların geçmişlerini!

Sonra biz, topyekûn, ağzı açık bir şaşkalozlukla bakıyoruz birbirini anlamamak konusunda insanüstü bir gayret gösteren bu topluma, “Niye bu kadar düşmanız birbirimize?” diyerek. Siz ne bekliyordunuz ki?

 
Toplam blog
: 70
: 1618
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

Milliyet Blog'un ilk yazarlarındanım. Uzun yıllar gazetecilik yaptım, sonra bir sabah uyandım ki ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara