- Kategori
- Mizah
M.O.K.A.'dan bir yetkili ile röportaj

Mesulü Orta Kalmış Afet Yönetimi
Bugün sabah saatlerinde dünyanın çok uzak bir köşesi Xa và quái vât hòn dâo ülkesinde yaşanan bir afet ile ilgili olarak şehir yönetiminden yetkili bir kişi ile yapılan televizyon konuşmasını tercüme ediyorum.
M.O.K.A'dan Canlı Yayın...
"Efendim, hepimize geçmiş olsun. Şehrimiz bugün görülmemiş bir sel felaketi ile karşı karşıya..."
"Evet. Gerçekten son yıllarda gördüğümüz en büyük doğa olayı ile karşı karşıyayız."
"Aldığımız son bilgilere göre onun üzerinde vatandaşımızın öldüğü haberlerine ulaştık."
"Değil efendim, bizim koordinasyon merkezindeki arkadaşlar 6 kişi olduğunu söylediler."
"Selin başladığı andan itibaren afetin yoğun olarak yaşandığı bölgelerde muhabirlerimiz gözleriyle görmüşler. Yani bizim haber merkezimiz afetin başladığı andan itibaren bölgede."
"Olabilir, ancak doğrulanmış bir şey yok tabii... Bu çok büyük bir afet..."
"Sn. Yetkili, siz belediye olarak bu afete hazır mıydınız?"
"Tabii, evet... Şimdi bu tür olaylar yakın zamanda ... Bölgesinde oldu, dünyanın her köşesinde oluyor. Şimdi de sıra bize geldi."
"Peki, bu şehirden sorumlu kişilerden biri olarak belediyenin bir hazırlığını sormuştum. Kuşkusuz şehrin başka sorumluları da var gerçi ama..."
"Biliyorsunuz dünyamız büyük bir tehdit altında. Bu çok büyük bir birikimin eseridir. Bakın bir sigaranın bile dünyanın ısınmasına büyük etkisi var diyorum size. Ozonu nasıl deldiğimiz ortadadır. Sigara içilmemesi için üzerinde durduğumuz hassasiyet ortadadır. Arkasında yatan felsefe budur."
"Meteoroloji günlerdir uyarı veriyordu. Dün S... ve S... bu selden etkilendi. Belediyenin kuşkusuz bir hazırlığı vardı."
"Bu büyük bir afet… Bu çarpık kentleşmenin bir ürünü... Bundan herkes sorumludur."
"Biraz daha açabilir miyiz? Yani afetten etkilenmiş vatandaşlarımız da mı sorumludur?"
"İtfaiyenin verdiği bilgi altı vatandaşımızı kaybettiğimiz yönündedir."
"Efendim, şehrimiz afete hazır mıydı?"
"Bu afetten şehrimizi bugüne kadar yönetmiş herkes sorumludur. Bu üst üste biriken sorunların, sorumsuzlukların bir ürünüdür."
"Ancak şehrimizi 1994'den bu yana sizler yönetiyorsunuz. Ayrıca o bölgede 1996 yılında yine böyle bir afet olmuştu. Afetten en çok etkilenen bölgeler kentimizin en planlı yerleri..."
"Evet... Çok büyük bir afet bu... Dünyanın her yerinde böylesi olaylar artıyor."
"Bundan sonrası için bir planınız var mı? Yani belediyenin yaşanılandan ders alınarak yeni önlemler alacağını söyleyebilir miyiz?"
"Şimdi ben helikoptere atlayarak bölgede dolaşacağım, yakından izleyeceğim durumu. Ama yüz binlerce insan ellerindeki spreyleri sıkınca tabii doğa tahrip oluyor. Ozon deliniyor."
"Sn. yetkili bölgede afetten etkilenen vatandaşlarımız kurtarma çalışmalarına kimsenin katılmadığından yakınıyorlar."
"Bakın, çarpık kentleşme var. Dere yataklarına ev yapıyorlar. Biliyorsunuz bundan önce bazı bölgelerdeki dere yatağına yapılmış evleri yıktık. Neden oralarda bir şey olmuyor?"
"Peki, yeterli önlemleri almak için uzun zamandır şehri yönettiğinizi düşünmüyor musunuz?"
"Afetin boyutu anlamak için çok iyi incelemek gerekiyor. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bunun için o sorumlu bu sorumlu dememelidir."
"Efendim sizi hep televizyonlarda görürdük, şimdi ulaşılamıyorsunuz."
"Nereden çıkarıyorlar böyle şeyleri anlamıyorum. Şu an M.O.K.A'dayım ve durumu izliyorum. Dere yataklarına ben gidin ev yapın mı dedim. Çok büyük afet, abartmayalım ve böyle şeylere hazırlıklı olalım efendim."
"Anlıyorum. Ancak uygar ülkelerde böyle büyük kayıplar yaşanmıyor da..."
"Bakın herkes sprey kullanırsa ozon delinir. Ozon delinirse, küresel ısınma olur. O zaman yağış da olur kuraklık da."
"Ben de onu diyordum. Bu konuda sizin bir hazırlığınız olmayacak mı? Siyasal iktidar da hazır sizin partinizdeyken, örneğin dere yataklarına yapılaşmanın yasal düzenlemelerini yapabilirsiniz?"
"Biz vatandaşımızı düşünüyoruz. Bize oy versin vermesin. Bu çok önemli değil. Konuya öyle yaklaşmıyoruz."
"Son olarak afetten zarar gören vatandaşlara ne gibi yardımlarda bulunacaksınız?"
"Efendim iktidarımız konuyla ilgili bir takım çalışmalar yapıyor. Maliye'den müfettişlerimiz çalışmalarını bitirdiler. Şehrimizin yeniden imarına bir kaynak yaratmak için bir özel işletmenin hesaplarını inceliyorlar."
"Anlamadım?"
"Her şeyi anlıyorsunuz da ne oluyor sanki? Bunu da anlamayıverin."
"Son olarak söyleyeceğiniz bir şey var mı?"
"Vatandaşlarımız huzur ve güven ortamı içinde yaşamaya devam etsinler. Biz gereken ne varsa her şeyi ve en iyisini yapma gayreti içindeyiz. Dediğim gibi bu afettir, gelir geçer. Önemli olan kalıcı huzurumuz. Havanın sağı solu belli olmaz. Bakın geçen sene kuraklıktan kırılıyorduk. Allahın sopası yok ki... Şikayet etmeyelim ve sabırlı olalım."
"Peki efendim. Allah kolaylıklar vesin, bize de sabır versin."
Yukarıdaki metinde anlatılanlar Uzakdoğu'nun en uzak köşesindeki "Xa và quái vât hòn dâo" ülkesinin yaşadığı afetten sonra şehrin yönetiminden yetkili bir kişiyle yapılan röportajdan alıntılanmıştır. Her ne kadar ülkemizdeki afetle ilgisi varmış gibi görünse de hiçbir yakınlığı yoktur. Varsa da tamamen rastlantıdan ibarettir.
Uzay Gökerman
Ülkenin Türkçe Adı - Uzak Adalar ve Canavarlar
M.O.K.A'dan Canlı Yayın...
"Efendim, hepimize geçmiş olsun. Şehrimiz bugün görülmemiş bir sel felaketi ile karşı karşıya..."
"Evet. Gerçekten son yıllarda gördüğümüz en büyük doğa olayı ile karşı karşıyayız."
"Aldığımız son bilgilere göre onun üzerinde vatandaşımızın öldüğü haberlerine ulaştık."
"Değil efendim, bizim koordinasyon merkezindeki arkadaşlar 6 kişi olduğunu söylediler."
"Selin başladığı andan itibaren afetin yoğun olarak yaşandığı bölgelerde muhabirlerimiz gözleriyle görmüşler. Yani bizim haber merkezimiz afetin başladığı andan itibaren bölgede."
"Olabilir, ancak doğrulanmış bir şey yok tabii... Bu çok büyük bir afet..."
"Sn. Yetkili, siz belediye olarak bu afete hazır mıydınız?"
"Tabii, evet... Şimdi bu tür olaylar yakın zamanda ... Bölgesinde oldu, dünyanın her köşesinde oluyor. Şimdi de sıra bize geldi."
"Peki, bu şehirden sorumlu kişilerden biri olarak belediyenin bir hazırlığını sormuştum. Kuşkusuz şehrin başka sorumluları da var gerçi ama..."
"Biliyorsunuz dünyamız büyük bir tehdit altında. Bu çok büyük bir birikimin eseridir. Bakın bir sigaranın bile dünyanın ısınmasına büyük etkisi var diyorum size. Ozonu nasıl deldiğimiz ortadadır. Sigara içilmemesi için üzerinde durduğumuz hassasiyet ortadadır. Arkasında yatan felsefe budur."
"Meteoroloji günlerdir uyarı veriyordu. Dün S... ve S... bu selden etkilendi. Belediyenin kuşkusuz bir hazırlığı vardı."
"Bu büyük bir afet… Bu çarpık kentleşmenin bir ürünü... Bundan herkes sorumludur."
"Biraz daha açabilir miyiz? Yani afetten etkilenmiş vatandaşlarımız da mı sorumludur?"
"İtfaiyenin verdiği bilgi altı vatandaşımızı kaybettiğimiz yönündedir."
"Efendim, şehrimiz afete hazır mıydı?"
"Bu afetten şehrimizi bugüne kadar yönetmiş herkes sorumludur. Bu üst üste biriken sorunların, sorumsuzlukların bir ürünüdür."
"Ancak şehrimizi 1994'den bu yana sizler yönetiyorsunuz. Ayrıca o bölgede 1996 yılında yine böyle bir afet olmuştu. Afetten en çok etkilenen bölgeler kentimizin en planlı yerleri..."
"Evet... Çok büyük bir afet bu... Dünyanın her yerinde böylesi olaylar artıyor."
"Bundan sonrası için bir planınız var mı? Yani belediyenin yaşanılandan ders alınarak yeni önlemler alacağını söyleyebilir miyiz?"
"Şimdi ben helikoptere atlayarak bölgede dolaşacağım, yakından izleyeceğim durumu. Ama yüz binlerce insan ellerindeki spreyleri sıkınca tabii doğa tahrip oluyor. Ozon deliniyor."
"Sn. yetkili bölgede afetten etkilenen vatandaşlarımız kurtarma çalışmalarına kimsenin katılmadığından yakınıyorlar."
"Bakın, çarpık kentleşme var. Dere yataklarına ev yapıyorlar. Biliyorsunuz bundan önce bazı bölgelerdeki dere yatağına yapılmış evleri yıktık. Neden oralarda bir şey olmuyor?"
"Peki, yeterli önlemleri almak için uzun zamandır şehri yönettiğinizi düşünmüyor musunuz?"
"Afetin boyutu anlamak için çok iyi incelemek gerekiyor. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bunun için o sorumlu bu sorumlu dememelidir."
"Efendim sizi hep televizyonlarda görürdük, şimdi ulaşılamıyorsunuz."
"Nereden çıkarıyorlar böyle şeyleri anlamıyorum. Şu an M.O.K.A'dayım ve durumu izliyorum. Dere yataklarına ben gidin ev yapın mı dedim. Çok büyük afet, abartmayalım ve böyle şeylere hazırlıklı olalım efendim."
"Anlıyorum. Ancak uygar ülkelerde böyle büyük kayıplar yaşanmıyor da..."
"Bakın herkes sprey kullanırsa ozon delinir. Ozon delinirse, küresel ısınma olur. O zaman yağış da olur kuraklık da."
"Ben de onu diyordum. Bu konuda sizin bir hazırlığınız olmayacak mı? Siyasal iktidar da hazır sizin partinizdeyken, örneğin dere yataklarına yapılaşmanın yasal düzenlemelerini yapabilirsiniz?"
"Biz vatandaşımızı düşünüyoruz. Bize oy versin vermesin. Bu çok önemli değil. Konuya öyle yaklaşmıyoruz."
"Son olarak afetten zarar gören vatandaşlara ne gibi yardımlarda bulunacaksınız?"
"Efendim iktidarımız konuyla ilgili bir takım çalışmalar yapıyor. Maliye'den müfettişlerimiz çalışmalarını bitirdiler. Şehrimizin yeniden imarına bir kaynak yaratmak için bir özel işletmenin hesaplarını inceliyorlar."
"Anlamadım?"
"Her şeyi anlıyorsunuz da ne oluyor sanki? Bunu da anlamayıverin."
"Son olarak söyleyeceğiniz bir şey var mı?"
"Vatandaşlarımız huzur ve güven ortamı içinde yaşamaya devam etsinler. Biz gereken ne varsa her şeyi ve en iyisini yapma gayreti içindeyiz. Dediğim gibi bu afettir, gelir geçer. Önemli olan kalıcı huzurumuz. Havanın sağı solu belli olmaz. Bakın geçen sene kuraklıktan kırılıyorduk. Allahın sopası yok ki... Şikayet etmeyelim ve sabırlı olalım."
"Peki efendim. Allah kolaylıklar vesin, bize de sabır versin."
Yukarıdaki metinde anlatılanlar Uzakdoğu'nun en uzak köşesindeki "Xa và quái vât hòn dâo" ülkesinin yaşadığı afetten sonra şehrin yönetiminden yetkili bir kişiyle yapılan röportajdan alıntılanmıştır. Her ne kadar ülkemizdeki afetle ilgisi varmış gibi görünse de hiçbir yakınlığı yoktur. Varsa da tamamen rastlantıdan ibarettir.
Uzay Gökerman
Ülkenin Türkçe Adı - Uzak Adalar ve Canavarlar