- Kategori
- Gündelik Yaşam
Madem çekiştirecen ne diye giydin a kızım ?
DEDEMDEN BANA KALANLAR –2-
Bir gün, evinde misafir ağırlamaktaydık. Konuklarının içerisinde bulunan orta yaşın biraz altındaki bir bayan, oturduğu yerde, ha bire eteğini çekiştirmekle meşguldü.
Eteği, öyle çok kısa, mini falan da değildi. Belki, hemen dizinin üzerindeydi. Ancak oturunca, doğal olarak, etek boyu biraz daha yukarı geliyor, kendisi de sürekli etek kumaşını aşağı doğru çekiştirerek, kazanılan irtifayı geri getirmeye uğraşıyordu.
Dedem, bir taraftan sohbet ederken, diğer yandan da karşısındaki bayanın bu sıkıntılı halinden rahatsız oldu. Mimiklerinden, bakışlarından ve surat ifadesinden; bu durumu anlamam hiç de zor değildi.
Ne zaman patlayacak ve tarihe geçecek bir olaya daha şahit olacağım diye düşünürken içimden, merhum Dedem beni hiç yanıltmadığı gibi çok da bekletmedi:
“Ah be güzel kızım, ah be hanım kızım. Kendine de eziyet ediyorsun, bize de...Madem oranı, buranı çekiştireceksin ne diye giydin bu eteği. Yok canın istedi giydin, o zaman ne akla hizmet, böyle işkence çektirirsin kendine? Rahat ol. Hele bir de bakayım.”
Tabi misafir bayanın söyleyeceği hiçbir şey yoktu. Karşısındaki, son derece sevdiği ve saygı duyduğu ihtiyar adam haklıydı.
İnsan, her yaptığı şey gibi giydiklerinden de rahatsız olmamalı. Taşıyamayacağını giymemeli, giydiğini ise sonuna kadar taşımalı diye düşünmüş olacak ki, bir daha bırakın diz üstü etekle, uzun etekle dahi geldiğini görmedim.
O gün, bugündür; giydiği kısa eteği, çekiştirmekten bir hal olan bayanları gördükçe aklıma Dedem gelir, gülerim. Birileri zorla mı giydirmiştir ya da her kısa etek giyişlerinde, bir daha bu kadar mini giymemek üzere kendi kendilerine yeminler mi ederler, bir türlü anlayamam.
Bacak bu, göbek gibi içine çekip saklayamazsın ki. O bile bir yere kadar.