Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '06

     
    Kategori
    Gündelik Yaşam
     

    Magandanın okulu yok

    Magandanın okulu yok
     

    Gün geçmiyor ki kör bir kurşunla hayattan kopup gidiyor insanlar. Haberlere bakıyorsunuz. Balkonda otururken maganda kurşununa kurban gitti. Bakkala giden çocuk yolda öldürüldü. Düğününe bir hafta kala maganda kurşununa hedef oldu. Maganda kurşunu onu annesinin kucağında yakaladı…Vay be her an nereden geleceği belli olmayan kör bir kurşuna gitmek de var kaderde. Dikkatle olsa, aman dikkat diyeceğim, fakat dikkat etmekle de olmuyor.

    Heyecanlı bir milletiz. Serde de delikanlılık var. Olmadık yerde kabadayılık ruhumuz hortlayıveriyor işte. Hele de düğün, bayram varsa. Futbolda kazanmışsak. Fırsat bu fırsat. Artık kim tutar seni. Çekiyoruz belimizden silahı sıkıyoruz sağa sola, havaya, karaya nereye gelirse. Bam bam bam! Bravo anasının kuzusuna. Meğer analar ne aslanlar doğururmuş da bizim haberimiz olmazmış. İşte ispatı!

    İlk oyuncaklarımız silahlardır bizim. Vur yavrum amcayı, anneye bir ateş et hele. Bak bak hem de nişanı nereye alıyor görüyor musun. Tam alnının ortasına. Ne de olsa babasının oğlu. Hemen anne atılıverir ortaya; Dayısına çekmiş bu çocuk, dayısına. Küçükken o da öyleydi. Babaya çekti, dayıya benzedi derken al sana bir maganda. Kim ne derse desin. Bu evde maganda eğitimi var. Anne baba teşvikli hem de.

    Dedik ya işte kan çekiyor! Ne yapsınlar? Çıkarıyorlar belinden silahlarını öyle atılmaz böyle atılır; Tak tak tak . Maşallah nasılda parlıyor ayın ondördü gibi. Silah dediğin böyle olmalı. Her şeyin bir raconu var. Silahı yerine koymanın da. Gayet vakur olacaksın. Sonra geçip yerine iki saat silah muhabbeti yapacaksın. Özendirmeye bakıyor musunuz. Koca koca adamlar bunu yaparsa kücccüklere ne diyeceğiz? Hadi geçin bakalım toplumun önüne de anlatın anlatabilirseniz. Külahıma anlat onları sen demezler mi adama?

    Biz elinize silah değil, kitap alın diyerek bas bas bağırdıkça, şöyle bir yan bakıp mektep mi burası dercesine kaş göz oynatanları da görüyoruz. Peki sonuç; Fatura masum insanlara çıkıyor. Yangın düşmediği yerlere de sıçrıyor. Kendi eden yalnızca kendi bulmuyor. Acıyı herkese sıçratıyor.

    Umut Vakfı verilerine göre, Dünyada yılda 200 bin kişi silah kurbanı oluyormuş. Bu rakam Türkiye’de 3 bin kişi. Umut Vakfı 2003 yılı resmi verilerinden yararlanılarak hazırlanan rapora göre Türkiye’de tam 7 milyon kişide ruhsatlı ya da ruhsatsız silah bulunuyor. Buna göre Türkiye’de her 4 evden 1’inde silah var, her 10 kişiden 1’inin belinde veya evinde bir tabanca veya tüfek var. Türkiye’de yılda yaklaşık 3 bin kişi bu silahlar yüzünden hayatını kaybediyor.

    Gecenin bir yarısı sokakta silah sesleri. Ya balkondan yada pencereden atılanlar. Bu ya senin içinden birisi, ya komşun yada mahallelin. Her halükârda tanıyorsun işte. Yine oturup boşver bana ne mi diyeceksin? Rüyası bölünenler, uykusu kaçanlar, dışarıdan gelecek yakınını bekleyenler…Yine bir telaş başlıyor yüreklerde. Esmi geçeceğiz bu adamları. Perdeleri kapatıp evimize mi çekileceğiz?

    Biz birbirimiz kontrol etmedikçe bu yürekler daha çok yangınlar yaşayacak demektir. “Susma sustukça sıra sana da gelecek” hatırlıyor musun bu sloganı? Öyleyse herkes üzerine düşeni yapacak. Başka çaremiz yok. Hani ne demişti İsmet İnönü “Bir memlekette ahlâklılar da en az ahlaksızlar kadar cesaretli olmadıkça ülke kalkınamaz” Herkese görev düşüyor. Köprülerin görevi suyu akıtmak değil, suyun üzerinden karşı kıyıya geçmeyi sağlamaktır. Köprü adamlar çoğaldıkça sularda boğulanların sayısının azalacağından kuşkumuz yoktur. Kimsenin kimseyi rahatsız etmeye, hak ve hukukunu çiğnemeye ne hakkı vardır, ne de yetkisi. Bir maganda kurşununa kurban gitmek kaderimiz olmasın. Öyleyse üzerimize düşen görevi şimdiden yerine getirmeye başlayalım. Geç kalmış olsak bile. Konuşalım, yazalım, okuyalım okutalım, bir şeyler yapalım işte. Fakat mutlaka bir katkımızın olması gerektiğine de inanalım.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 298
    Kayıt tarihi
    : 28.08.06
     
     

    Biraz şair biraz yazar. Yazdıklarım beni tarif eder diye düşünüyorum. Her gördüğünüze isim sorulmaz ..