Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '09

 
Kategori
Spor
 

Masum değiliz hiçbirimiz

Masum değiliz hiçbirimiz
 

İlginç...


G.Saray Başkan Yrd. Yiğit Şardan GS-FB basketbol derbisindeki olayların geçen seneki Efes FB maçlarında F.Bahçe seyircisinin yaptığı olaylar kadar olmadığını söyleyip ekledi ;
ölçüsüzce birşey yaşanmadı”...

Ne güzel... Böyle derseniz eğer, Türkçe’si “ölçülü bir şekilde dövdük”...olur bu açıklamanın... Sonra sıra bunun bir sonraki rövanşına gelir... Kadıköy’de, Sami Yen’de, İnönü’de, Avni Aker’de...

Ne geldiyse başımıza bu bakış açısından, bu mantaliteden dolayı geliyor ve daha da gelecek... Bir gün birisi ölçüyü fazla kaçırdığında seyreyleyeceğiz hep beraber, kaç ananın evladı tabut içinde çıkacak o tribünlerden ?

Masum değiliz hiçbirimiz

Galatasaray Başkan’ı maç sonunda, “özür dilemeyeceğiz” demeyi uygun buluyor nedense... “Saraçoğlun’da başımıza neler geledi onlar özür dilediler mi?” diye de ekliyor... İlkokul müsamere kavgasındaki gibi... Sizin başınıza hiçbirşey gelmedi sayın Polat, hiçbirşey... Bu ülkede hiçbir yöneticinin de başına birşey gelmeyecek zaten... Özür dilemediler denilen FB yönetiminin ilk işi sahaya pet şişeleri atanları tespit edip bütün kamera görüntülerini emniyet’e götürmek oldu ? Bu hareket bile başlı başına bu ülkede bir spor devrimidir... Görmek isteyene...Bugün de duyduk ki, salonda o hareketi çeken bayan taraftar için bile dava açacakmış Fenerbahçe Yönetimi... Güzel, samimi bir davranış. Samimiyeti için istikrarını da bekliyoruz. Tabi ayrıca diğer kulüplerinde samimi desteğini...

Türkiye’de büyük bir komedi oynanıyor ve herseferinde “birkaç kendini bilmez” denilerek hep en kolay yol seçiliyor ve konu kapatılıyor... Yıllardır söyler, dururum; “Türkiye'de en masum, taraftar'dır” diye... Yoksa koskoca ülke “birkaç kendini bilmez” e sahip çıkamıyor mu ? Hadi canım kandırmayın bizi...

Yıllardır o taraftarı kendi içlerinde besleyip büyütenler, bu yönetimler değil mi ? Bedava biletlerin havada uçuştuğu ülke değil m burası... Emniyet'den kendi taraftarını aldırmıyorlarmıydı ? Ama gün geldi sahip çıkamamaya başladılar.

Bakınız Beşiktaş tribünlerine, Denizli maçında Demirören’i protesto etmeye kalkan sıradan masum taraftarların, diğer taraftarlar tarafından en afilisinden dayak yedikleri yazıyor heryerde... Dayak atanların bedava biletle içeri girenler olduğu söyleniyor...

Sonra ne oldu ? O organize olay bitti rüzgarlar terse döndü, keser döndü, sap döndü, gün geldi hesap döndü ve birgün Demirören’i hedefe tuttular. Neymiş, Başkan’a küfretmişler...

Ertesi günden itibaren de onlarca adam Emniyet’e gönderildi... Oh ne ala... Kendine edilince ertesi hafta emniyet alıyor ama rakip başkan’a edilince kimsenin sesi çıkmıyor... Ondan sonra da bu ülkede hep taraftar suçlu oluyor.

Taraftara gelene kadar o kadar suçlu var ki...

Bu ülkede Fenerbahçe Başkanı’na ismen yıllardır direkt küfürler edildi. Kimsenin kılı bile kıpırdamadı... Kimse Emniyet'e de götürülmedi. Birzamanlar benim de centilmen Başkan olarak takdir ettiğim Özhan Başkan bile birgün tuttu “bana niye edilmiyor” deme gafletine düşünce ilk defa Saraçoğlu’nda kendi adına onbinlerin bir başkan'a ismen küfür ettiğini duydum...

Yine son basket maçından yönetici açıklamaları;

Nedim Karakaş : “Ben böyle birşey bugüne kadar görmedim” diyor. İnanılması güç ve bir o kadar da komik bir ifade... Geçen seneki Efes maçında yaşananlardan hiç utanmadık mı? Kaç maç ceza aldı Fenerbahçe ? Farkında değil ki, çoktan unutmuş bile...

Dikkat ettiyseniz, yukarıdaki satırlar devamlı yöneticilerin açıklamalarından. Yöneticiler sağduyulu ve bilinçli açıklamalar yapmak zorundalar... İmam Cemaat örneği... İmam böyle derse sokakta, kahvedeki adam da küfürünü eder... Bu ülkede önce yöneticileri eğiteceksin. Ya da cezalandıracaksın... Sahi birkaç yıl önce oynanan İsviçre maçında da suçlu taraftarmıydı acaba ?

Asıl soru belki de şu olmalı ? Ceza var mı bu ülkede ceza...

Var. Ama sadece genç bir Rap Şarkıcısı olarak var... O da şarkılarını söylüyor zaten... Şaka bir tarafa ama bu ülkede hâlâ ciddi bir ceza uygulaması boşluğu olduğu çok ama çok net bir şekilde ortada... Herkes ödeyebileceği bu ucuz bedelin karşılığında ne yaparsa yapıyor... İşte bu yüzden yöneticiler kalkıpta “ölçülü” diyebiliyorlar. Yani rakip oyuncuları dövmenin sövmenin keyfi 2-3 maç saha kapanmasına pekala tercih edilebiliyor... Ya da adı “hak mahrumiyeti” denilen saçma bir cezayı almak pekala abuk sabuk açıklama yapmayı engellemiyor işte... Galatasaray'ın 3-1 kaybettiği son futbol müsabakasından sonra en az 15 gün boyunca Galatasaray yönetimi konuştu da durdu, olaylar var diye... Bugüne çanak tutulmuş olmadı mı ? Zemin hazırlanmadı mı ? Örnekler kişilerin forma rengi ve isimleri değiştirilip çoğaltılabilir. Beşiktaş'ta da, Fenerbahçe'de de, Galatasaray'da hep aynı şeyler... Maç sonlarındaki açıklamalara mutlaka sınırlar getirilmeli.

19 Mayıs 2007 tarihi kara bir leke olarak geçmiştir Türk Futbol tarihine... O maçta bir kişi gözünü kaybetti. Daha da önemlisi can kaybı da yaşanabilirdi... Sahaya yağan su, koltuk ve kaya parçalarından kimse bahsetmiyor şimdi. Kimse ders almamış bu olaydan... 5 maç seyircisizle yaşandı ve bitti. Ne değişti hayatımızda ? Milad olabildi mi o maç...Ya da milad olması için ne lâzım ?

Artık Türk Spor’unda şiddet aldı başını gidiyor. İcraat yapacaklar da lafdan başka birşey üretmiyorlar. Testi kırılmadan önlem alması gerekenler uyuyor. Suçu taraftara atmakla bu işler çözülmez... Ayrıca şiddetin rengi de yok artık. O yüzden bu yazının sarı lacivert olarak yazıldığı kanısını taşıyan varsa veya yorumlarında Fenerbahçe şunu yaptı, sonra şöyle oldu böyle oldu demesin... Bundan sonra ne yapılması gerektiğini konuşalım...

Masum değiliz hiçbirimiz.

Farkındamısınız, kaç milyon dolarlık marka değerinden bahsedilen basketbolumuzun en önemli sahalarından birinde, ülkenin en büyük iki kulübünün maçı gösterge panolarının bozukluğu nedeniyle 10 dakika geç başlıyor. İçerideki hava sıcaklığı sporcu sağlığını ve insan sağlığını tehdit edecek düzeye yükseliyor. Salonda internet bile bulunmuyor gazeteciler görevlerini aksatıyorlar. Ama bunlar kimin umurunda. Bunların hiçbiri bir kadının orta parmağı kadar önemsenmiyor, ilgi çekmiyor, reyting yapmıyor...

Bu ülke birkaç ay sonra basketbol’da büyük bir organizasyona ev sahipliği yapacak ama doğru düzgün salonu bile yok. Olan salonuna da birkaç gün sonra havuz yapacaklar... (http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Abdi_Ipekci_havuz_oluyor&Newsid=256177&Categoryid=5) (Şaka gibi)

Bu ülke attığında mangal bırakmıyor ama daha doğru düzgün salonları, yüzme havuzları dahi yok... Basket salonuna havuz yapılıyor... Futbol’da Dünya Kupası’na da gidememişiz ne gam... Bu topluma acilen spor kültürünü veremediğiniz sürece, daha tartışacağımız çok kavgalar, atılacak çok şişeler, yarılacak çok kafalar olacaktır...

Neyse, rövanş ne zaman ?

Önce Sami Yen’de sonra Saraçoğlu’nda yine görüşürüz...

17 Kasım 2009

 
Toplam blog
: 252
: 936
Kayıt tarihi
: 17.03.08
 
 

74'ün İstanbulunda, Sultan şehri Üsküdar'ın, kız çocuklarına "Zeynep" erkeklerine "Kamil" adı kon..