Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '18

 
Kategori
Sosyoloji
 

Matruşka: İçinden ABD çıkan CHP

Matruşka: İçinden ABD çıkan CHP
 

CHP'nin son günlerde iyice bambaşka bir havaya bürünen tavrı yeni değil, ancak zıvanadan çıkışı şu ana denk geliyor.

Baykal döneminde halktan kopuki elitist bir partiydi CHP. Ancak asla ve asla altı okta yer alan devletçilik ve milliyetçilik okunu devletin sırtına hançer gibi saplayacak bir parti değildi. Kaset skandalıyla değişen koltuk çok şeye mal oldu.

Önce partinin yapısı değiştirildi. PKK'lılar partinin içerisinde hızla her konuma getirildi. Eskinin elitist cumhuriyetçi partisi silinip yerine %100 ABD kontrolünde bir Neo-PKK oluşumu yaratıldı. Üzücü olansa maalesef bu partinin devletimizin kurucusu Atatürk'ten bize emanet olmasıdır.

An itibariyle bu parti Atatürk'ün altı okunun altısının da gövdesini ortadan ikiye kırıp atmış durumdadır. Başkentimiz bombalanır, ertesi gün bombalayan ekibin başındaki kişiyle kameraların karşısına geçip "Durum değerlendirmesi yaptık" diyerek gülümseyerek pozlar verilir oldu. Hatırlayın ABD büyükelçisiyle o görüşmeyi...

PKK marşı denilen gürültüyü esas duruşta dinleyenler parti sözcülüğüne getirildi. Sayın Bülent Tezcan'ın o meşhur fotosunu nasıl unutabiliriz ki? Hülya Göven'in PKK'lılara şehit deyişini, Hüseyin Aygün'ün PKK'lı arkadaşlarıyla dağa çıkıp çay içişini unutabilir miyiz?

Sayın genel başkanın PYD'liler için halkını savunan kişilerdir demesini, Böke'nin "Elimde istihbarat raporu yok, PYD terör örgütü değildir" demesini, Tanrıkulu'nun açık açık PKK'yı savunmasını kanıksar olduk artık.

Ancak her şeye rağmen en son sözcünün birinin çıkıp "PYD, YPG, DAİŞ, DHKP-C, zart zur hepsi teröristttir ulan" diyerek tüm bu olayları bir günde silip atmak için çırpınışı bize tıpkı kontrol odasındaki ABD'nin Beyaz Saray'dan yapılan açıklamalarını hatırlattı. Belki de aynı merkezden yönetiliyor olmaktandır bu benzerlik...

AMA İKTİDARDAKİLER DE BİR ZAMANLAR BÖYLEYDİ...

Ben böyle yazınca sürekli "Pis AKP'li seni" diyorlar ve demeye de devam edecekler ama ben ısrarla öncelikle koyu bir Kemalist olduğumu söyleyerek yazmaya devam edeceğim.

Şimdi evvela CHP'nin PKK ile olan iilişkisine getirilen ilişkilere karşı CHP'nin aptalca ve tam da ABD'nin yaptığı gibi üretilen savunmalarına bir bakalım birlikte.

İDDİA 1: Kılıçdaroğlu'nun PYD'ye terörist yerine halkını savunan insanlardır demesi

CHP'nin SAVUNMASI: Efendim bir zamanlar iktidardakiler de Salih Müslim'i getirrdiler. Getirmediler mi? Ben mi getirdim. Çık açıkla! Açıklamazsan bilmem nesin! Zart zurt!

SAVUNMANIN MANTIK HATASINDAN İBARET OLMASI: Evvela her şeyden önce Salih Müslim'le kurulan ilişkinin ne için kurulduğuna gelerek başlayalım. Neden böyle bir işe girişildi? Dönemin başbakanı açıkça söyledi. Rejime karşı durur bize sorun çıkarmazsanız ellemeyiz demek için.

Mantıksız mıydı? Evet. Neden? Kendi kontrolü olmayan, tamamen ABD'den emir alan ve Türkiye'yi yok etme amacındaki bir terör örgütüne sanki kendi iradesi varmış gibi muhatap alıp soru sormak saçmalıktır da ondan. 

Bunun yerine gerçekten böyle bir niyetiniz varsa gider bu elemanlarla vakit harcamaz sahipleriyle görüşürsünüz. "Adamlarınız şöyle şöyle şöyle yapar mı?" diye sorarsınız. Dıdısının dıdısının dıdısına soru sorulmaz. Adam zaten emir kulu...

Bu açıdan mantıksız yapılmış olan bir iş eleştiriliyorsa eğer evet haklı görülebilir. Ancak sonra ne oldu? ABD'nin yanında Türkiye sınırına yerleşip Türkiye'yi yok etme planına kaldıkları yerden devam etmeye başladıklarında hemen cephe alınıp terörist ilan edildiler.

Yani neymiş? Berbat olmakla birlikte stratejik bir hamle denemesinde bulunulmuş. Yoksa "PKK bizim canımız cicimiz. Onu öper koklarız" denmemiş. Destek verilmemiş. Ayrıca olayın üzerinden de bilmem kaç sene geçmiş. Saflar belirlenmiş.

Peki CHP ne yapıyor? PKK'ya bu desteği Sur operasyonu sürerken, Afrin Harekatı yürütülürken veriyor. Devletin her zamankinden fazla birliğe ihtiyacı olduğunda bu desteği sağlıyor.

O zaman sadece düz mantıkla bakıldığında rezillik ortaya çıkıyor. Geçmişte bir hata yapmakla birlikte bu hatasından dönüp doğru yola dönen mi haklıdır yoksa geçmişte doğruları dile getirip şimdi geçmişte eleştirdiği hataların daha ağırını yapıp bu hatalarını savunmaktan gurur duyan mı?

Derdiniz iktidarı eleştirmekse bunu elbet yapmalısınız. Ancak argümanlarınız ve iddialarınız hükümete mi yoksa devlete mi? Bu ayrımı yapacak zekaya sahip değilseniz veya bu zekayı halihazırda ortağı olduğunu PKK ile paylaşmakta iseniz sonuç böyle olur elbet...

İDDİA 2: ÖSO'NUN İÇİNDE NUSRA VAR MI YOK MU? İDLİB'TE ÖSO'NUN İÇİNDE IŞİD'Lİ NUSRA VAR. SİZ DE IŞİD'E DESTEK VERDİĞİNİZ İÇİN İDLİB'TE RAHATSINIZ.

SAVUNMA ADI ALTINDA DEVLETE TAARRUZ: CHP'nin tam da PKK'nın Afrin'de köşeye sıkıştırıldığı bu anda cam simidi gibi yetişen iddiaları kamuoyunda nefrete neden olmanın yanısıra ciddi mantık hataları da içeriyor.

Evvela daha önce de yazdığım gibi ÖSO dediğimiz oluşumun içerisinde 40 küsür grup var. Bunların neredeyse 40 tanesi doğrudan CIA tarafından eğitilip donatılmış ve ABD'den emir alan gruplardır. Türk ordusuyla karşılaşsalar bize kurşun sıkmaktan memnun olacak insanlardır.

Ancak 5-6 grup Türkmen tugaylarından oluşmaktadır. Bu gruplar Türkiye ile ilişkili gruplardır. Fırat Kalkanı'nı hatırlarsanız öyle Suriye'nin güneyindeki gibi ellerinde son sistem ABD silahları, tanklar toplar falan yoktur. 

Üstlerine başlarına bakarsanız neredeyse yırtık çoraplarla mücadele verdiklerini görürsünüz. Neden? Bu insanların davası sadece o devlette saygın bir yer elde etmek, tek desteği Türkiye'den görmekteler ve Türkiye'nin de ABD gibi her bir elemana verecek onbinlerce doları yoktur. Dolayısıyla hal böyle olunca ABD desteği falan almamakta, hatta ABD tarafından öldürülmesi gerekenler listesinde üst sıralara konulmaktadırlar.

Dolayısıyla geçenlerde CHP'li Yılmaz'ın dediği gibi ÖSO teröristtir falan diyemezsiniz. Çünkü adama "Hangi ÖSO" diye sorarlar. "Güneyde ABD'nin eğittiği ÖSO mu Türkiye ile yanyana duran gariban Türkmenler mi?" Maalesef hiç şüphe yok ki CHP'nin güneydeki ÖSO yerine Türkmenlerle bir derdi bulunmakta...

Neyse, gelelim "ÖSO'nun içinde Nusra var mı?" meselesine... Bu durumda bir kez daha İdlib meselesini kısaca özetlemek gerekir. Fırat Kalkanı bölgesinde sadece Türkiye destekli olup bizim gariban ve ABD tarafından ölüm listesine konulmuş gruplar bulunmaktadır. Güneyde tamamen ABD tarafından ağır silahlarla donatılmış Suriye, Türkiye, İran ve Rusya'yı yok etmek üzere programlanmış gruplar bulunmaktadır.

İdlib ise Türkiye destekli ve ABD destekli grupların karışık halde oldukları bir yerdir. Zaten Rusya bizden ne istedi? Siz sizinle ilişkili grupları kontrol edin, gerisini bize bırakın. Peki gerisi kim? ABD'nin desteklediği gruplar. Bunların bir numarasında Nusra grubu yer almakta.

Kısa süre önce Türkiye-Rusya tarafından suya düşürülen bir projeye göre ABD İdlib'te kendi kontrolündeki bu grupla tüm İdlib'te hakimiyet sağlayacak sonra da Afrin'deki PKK'ya "Yürüyün aslanlarım, IŞİD bastı orayı" diyerek oradaki her şeyi gece gündüz bombalayıp bölgeyi PKK devletine sürükleyecekti.

Bu kabak tadı veren plana karşı İran, Rusya,Türkiye ve doğal olarak Suriye "Höst ulan baydı artık" diyerek karşı çıkınca bu plan elde patladı.

Şimdi özetle durum buyken CHP'nin çıkıp "Afrin'de TSK'nın yanındaki ÖSO Nusralı teröristlerdir" demesi 

1) PKK'nın kendi organlarında yıllardır kullandığı dil ile Türkiye'ye saldırmak

2) Halihazırda operasyon yürüten ordumuz ile ÖSO arasında fitne çıkartıp askerlerimizin ÖSO'lular tarafından yok edilmesini sağlamak

3) Yurt dışında bu kadar yaratıcı bir suçlama bulamayan dış basının Türkiye'ye saldırısına açık davetiye çıkarmak 

dışında hiçbir mantıklı gerekçeye hizmet etmemektedir. Bir önceki yazımda da yazdığım üzere, bir de Kılıçdaroğlunun ve ekibinin ÖSO'ya terörist ve "İt sürüsü" gibi PKK'lı ağızla hakaret etmesinin ardından "Şanlı ordumuz dururken neden ÖSO da var. Bizimkiler önden gitsin onlara gerek yok" diyerek resmen daha fazla askerimizin şehit düşmesi arzularına rezil bir kılıf uydurmaya çalışmaları da aynı kafanın ve mantığın ürünüdür.

İDDİA 3: Afrin'e Girmeyelim

SAÇMALIK: Afrin bölgesi epi topu 30'ar kilometre kenarları olan kare şeklinde bir bölgedir. ABD'nin verdiği ağır silah sistemlerinin tamamı bu bölgenin hangi bölgesinden atılırsa atılsın Türk topraklarına düşme menziline sahiptir.

Afrin bölgesi ABD'nin Türkiye'ye saldırı başlatmada amiral gemisi olarak gördüğü yerdir. Onbinlerce terörist, binlerce tır ve milyarlarca dolar yatırım Türkiye'nin yok edilmesi ve sırtından bıçaklanması için gece gündüz yapılmıştır.

Peki diyelim ki oraya gidildi. Bölgede her yer alındı, her yer teröristlerde temizlendi, bir tek Afrin bırakılıp geri dönüldü. Dünya tarihinde görülmemiş bu salaklığın açıklamasını yapabilir mi sayın başkan? 

Mantık nedir? Yine sözde asker sevgisi kılıfına sarılarak açıklanıyor bu PKK-ABD arzusu. Şehit veririz... Peki PKK orada kalacak olursa daha fazlasını vermeyecek miyiz? Aynı Kılıçdaroğlu Süleyman Şah Türbesi'nin taşınması için ne demişti?

Biz orada olsaydık gerekirse 100.000 şehit verir elletmezdik orayı! Salonda alkış kıyamet... İstanbul büyüklüğünde Afrin'de PKK'yı tamamen imha ederken hiç istemesek de şehit düşebilecek askerimiz için kaygılanan sayın başkan etrafı tamamen ABD'nin IŞİD ve PKK güçleriyle sarılmış, Rusya tarafından o dönem hava desteği kesilmiş ve sadece Afrin'deki bir köy kadarlık arazi için Rusya ve ABD'ye eş zamanlı savaş açıp 100.000 şehit verip zafer kazanacakmış.

Kabul ediyorum ki kulağa hoş geliyor ama bunun bir saçmalık olduğunu kabul edelim. Çünkü ABD sizi havadan vururken aynı ABD'nin IŞİD ve PKK güçleriyle tamamen kuralsız şekilde size taarruz edeceği her yanınızın sarıldığı bir yerde geri çekilip 700.000 kişilik ordunuzun 7'de 1'ini sayın genel başkanın fantezisi uğruna feda etmek hiç mantıklı görünmemektedir. 

Mantıklı olan nedir? ABD-PKK tarafından işgal edilmiş bölgeye karşı Rusya'nın hava Suriye ve İran'ın kara desteğiyle bölgeye yürüyüp bölgeyi teröristlerden temizlemek. Kolay mı? Değil. Ama asit kuyusuna balıklama dalmaktan daha güvenli...

İDDİA 4: ABD SİLAH VERDİ DİYE ABD'YE DAVA AÇMAYA HAZIRLANIYORSUNUZ. RUSYA DA VERDİ. ABD İLE MENBİÇ'TE SAVAŞMAYI GÖZE ALIYORSANIZ RUSYA DA PKK'YA SİLAH VERDİ ONUNLA DA SAVAŞIN!

MANTIK HATASI DEĞİL ABD RİCASI: Bu üslubu ve kafa yapısını maalesef ilk defa Habertürk'te Didem Arslan'ın programına katılan CHP'li hukukçudan gördüm.

Bu kafa makul bir gerekçeye dayanarak ne diyor? Bir zaman ve hala PKK'ya destek vermiş olan Esad ile görüşün. Neden? PKK'ya karşı birlikte hareket edersiniz. İyi olur! Mantıklı mı? Evet. Hiç fena görünmüyor.

Yani sana kurşun sıkmış olan bir devletin lideri karşında ama durumu kurtarmak için ittifak yapabilirsin diyor. Makul mü? Evet...

Peki sıkı durun. Bu itidale sahip adam Rusya ile ortaklaşa yürütülen Afrin operasyonu için ne diyor? Rusya da silah verdi onunla neden çatışmıyorsun? Ona neden dava açmıyorsun? Bunu ne zaman söylüyor? Türk ordusu Rus kontrolünde Afrin'deyken, Rusya ile arası düzelmişken ve Rusya PKK'ya desteğini çekmişken...

Peki sormak gerekir madem geçmiş sorunlarımızı unutup Esad'la el sıkışacak esnek politikaya sahip olmamız gerekiyor, bu politikayı Rusya ile yürütürken neden sorun oluyor? Görüyor musunuz? Sözde PKK'ya karşı görünen tüm çabaların altında nasıl da sürekli ABD çıkarlarını gözeten baskılar oluşturulmaya çalışılıyor.

İDDİA 5: Esad'la görüş, rahat et

MANTIK HATASI: Bu fikir kabul ediyorum ki son derece mantıklı duruyor. Yani sonuçta PKK-ABD Suriye'nin üçte birini ele geçirmiş ve 8 Ocak itibariyle 100 Suriye askeriyle birlikte 3 rus askerini öldürmüşken bizimle ortaklık kurabilirler gibi geliyor insana.

Dolayısıyla biz Suriye hükümetiyle anlaşırsak biz Kuzeyden onlar güneyden bu işi bitirebilir... (mi acaba?)

İşlerin böyle olmasını en çok ben isterdim herhalde. Ama Suriye haritasına bakarsanız böyle olmadığını görebilirsiniz. En basidinden eğer gerçekten PKK ile Suriye sorunlu olsaydı tamamen hükümet bölgesi içerisinde kalmış olan veHalep'in tam göbeğindeki düdük kadar Şeyh Maksut bölgesi Suriye ordusu tarafından dümdüz edilip teröristlerden arındırılabilirdi.

Ancak PKK ile Suriye Halep'in orta yerinde içiçeler. Sorun da çıkmıyor. Aynı Suriye normalde zeytin dikimine hiç uygun olmayan Afrin bölgesindeki dağlara inatla zeytin ağacı dikip bilhassa Türkmenleri bölgeden uzaklaştırmak için birçok girişimde bulunmuştur.

PKK'nın o bölgede yuvalanması da tam olarak bu gerekçeyle ortaya çıkmış bir durumdur. Yani o bölgede 80'lerde PKK'nın ortaya çıkışı baba Esad'ın projesidir.

Hal böyleyken yine de her şeyi unutup el sıkışılırsa ne olur? Daha önce Türk devletini yıllarca PKK ile uğraştırarak defalarca sırtından vurmuş olan birisine güvenerek büyük bir hata yapılma riski alınmış olur.

Halihazırda cephede Esad yönetimiyle PKK konusunda anlaşamadığı için ayaklanan Türkmenler isyan edebilir.

Dış basında Türkiye'nin en ufak açığını bulup yerle bir etmek için hazır bekleyen uluslararası kamuoyu "Ve Esad kazandı" manşeti atarak Türkiye'nin prestijine taaruza geçebilir. (bu garanti)

ABD her ne kadar Türkiye'ye karşı Esad'ı desteklese de genel olarak kimyasal silah kullanmakla suçladığı Esad'ın yanında Türkiye'yi görür görmez "Türkiye Suriye'den kimyasal silah aldı" deyip bir kamyon saçmalıkla yepyeni bir psikolojik harp başlatabilir. (Mantıklı olması gerekmiyor, nasıl olsa CNN ve BBC ne isteseler ezbere basıp yazıyor)

İç siyasete ise hiç değinmiyorum. Bugün TÜrkiye'nin çıkarı için deyip iktidarı bu kanala sevk edenler böyle bir şey olsa ikinci dakikasında "En sonunda diz çöktün" deyip bu işi günlerce aylarca pişirip yemekten zevk alacaklardır. En çok da PKK tayfası şüphesiz.

Tüm bu krizlere rağmen anlaşılsa bile tam olayın civcivli bir yerinde Esad'ın çıkıp sırtımızdan bıçaklamayacağının da hiçbir garantisi bulunmamaktadır ayrıca. Bunu yapmaları hiç uzak olasılık değildir.

Kısacası bu Esad'la görüşme işi kağıt üstünde süper bir fikir gibi duruyor, evet. Ancak götürüsü getirisinden kat ve kat fazla olacaktır. Bunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu topa girmek hiç mantıklı değildir.

ÖZETLE, CHP NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?

Bu soruya yeterince cevap verdim sanırım. Aldığı görev Atatürk tarafından partiye konulmuş olan altı okun altısının da ortadan kaldırılması vazifesini yerine getirmekten ibaret gibi görünüyor.

Emir ABD'den, taşeronluk PKK'dan, sunuş CHP'den...

 

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..