- Kategori
- Deneme
Mavi Kelebek

Blog ailesinden - gerçek yaşamdan tanıdıklarım dışında - sadece üç kişiyle, Messenger aracılığıyla kurduğum güzel bir diyaloğum var. Bu üç kişiden biri; yakın zamanda tanıdığım, şiir, düzyazı ve denemelerini takdirle okuduğum değerli Haşmet Şenses'tir.
Bu sohbetlerden birinde, blog yazarken hiç bir şekilde müsvedde kullanmadığımı da açıklamıştım. Bunu daha önce de bazı bloglarımda belirtmiştim zaten. Hayatımdaki en değerli öğretmenimden - babamdan - öğrendiğim bir güzelliktir bu. Bana; ne kadar çok silgi, ne kadar çok müsvedde kullanırsam, o kadar çok hataya açık olduğumun ve kendime güvensizliğimin göstergesi olacağını söylemiştir daima.
Bu sözlerden sonra Haşmet'e, bana istediği bir kelimeyi yazmasını, o kelime üstüne hemen akrostiş tarzında bir şiir yazabileceğimi söyledim. Bir anlamda sözümün doğruluğunu, müsvedde kullanmadığımı sınamış olacaktı tabii. ' Mavi Kelebek ' olsun dedi. Ve ben aşağıdaki akrostişi yazdım.( Bu noktada, defalarca yinelediğim gibi, ben şair değilim diyeceğim. )
Mor dağların koyaklarında
Akşamın eli kulağında, hüzne bir adım kalmışken
Vakti hem umursamaz gibi, hem de gözüm saatte iken
İlişti gözüm tülden kanatlarına
Kanadı gümüşlü kuşları sever gibi
Ellerim uzandı çiçeklerin arasına
Lahza derler ya hani, o kadar kısa bir süreydi
Ellerimi görünce korkup havalanışın
Boynu büküktü çiçeklerin ve benim
Erişemeden yitirdim tülden kanatlarını
Koynuna saklandın çiçek kokulu yamaçların
Bu sohbetlerden birinde, blog yazarken hiç bir şekilde müsvedde kullanmadığımı da açıklamıştım. Bunu daha önce de bazı bloglarımda belirtmiştim zaten. Hayatımdaki en değerli öğretmenimden - babamdan - öğrendiğim bir güzelliktir bu. Bana; ne kadar çok silgi, ne kadar çok müsvedde kullanırsam, o kadar çok hataya açık olduğumun ve kendime güvensizliğimin göstergesi olacağını söylemiştir daima.
Bu sözlerden sonra Haşmet'e, bana istediği bir kelimeyi yazmasını, o kelime üstüne hemen akrostiş tarzında bir şiir yazabileceğimi söyledim. Bir anlamda sözümün doğruluğunu, müsvedde kullanmadığımı sınamış olacaktı tabii. ' Mavi Kelebek ' olsun dedi. Ve ben aşağıdaki akrostişi yazdım.( Bu noktada, defalarca yinelediğim gibi, ben şair değilim diyeceğim. )
Mor dağların koyaklarında
Akşamın eli kulağında, hüzne bir adım kalmışken
Vakti hem umursamaz gibi, hem de gözüm saatte iken
İlişti gözüm tülden kanatlarına
Kanadı gümüşlü kuşları sever gibi
Ellerim uzandı çiçeklerin arasına
Lahza derler ya hani, o kadar kısa bir süreydi
Ellerimi görünce korkup havalanışın
Boynu büküktü çiçeklerin ve benim
Erişemeden yitirdim tülden kanatlarını
Koynuna saklandın çiçek kokulu yamaçların