MB Üniversitesi

Milliyet Blog'u üniversiteye benzetiyorum.

Ne bakımdan derseniz, verilen emek,ayrılan zaman bakımından demek isterim.

Zira çok yakından biliyorum ki Tıp fakültesi hariç tüm fakültelerde öğrenciler son bir ay çalışır ve bir üst sınıfa geçerler.

Yani sınıf geçmek için genellikle en fazla bir ay çalışılır. O da dolu dolu değil.

Siyasal Bilgiler 'de durum böyleydi. Yurttaki öğrencilerin bir kısmı hiç derse girmezdi. Son ay genellikle Mayıs ayı ders çalışılır ve sınavlara girilirdi.

Koç yurdunda da kalmıştım. İşletme, Fizik hatta Eczacılık fakültelerinde okuyan arkadaşlar en fazla bir aylık emekle sınıf geçtiler.

Yakın çevremden de biliyorum. Mühendislik fakültelerinde de durum aynıdır.

Bütün bir sene devamlı ders çalışıp, fakülteye gidene pek rastlamadım.

Diyelim ki yanılıyorum. Ama şu bir gerçektir ki fakülteye yıl boyunca bir iki kere gelip ve en son ay sınavlara hazırlanıp diploma alan  onlarca tanıdığım vardır.

Gelelim Milliyet Blog'a.

Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Sadece bu sabah en az iki saat MB ile ilgili yazı okuyor, yorum yapıyor ve blog yazıyorum. O da minimum düzeyde bir süredir bu günkü uğraşım.

Bu süreyi aylık olarak hesaplasak, 60 saat eder. Bunu da 12 ile çarpsak 720 saat yani netice olarak yılda ful olarak gece gündüz 30 gün MB'de vakit geçiriyoruz demektir...

SONUÇ OLARAK MB'DE DÖRT YILDIR YAZI YAZIYORSANIZ  "MB ÜNİVERSİTESİ"NDEN MEZUN OLMUŞ SAYILIRSINIZ.

Daha sonra yüksek lisans, hatta doktora sahibi olabilirsiniz.

Zannediyorum doktora sahibi olan yok gibi.

Ama Yüksek Blog Mühendisleri vardır.

Onun için MB deyip geçmemek lazım.

Veilen emek çok fazla.

Ancak bu üniversite de reform yapmak lazım.

İlk aşamada MONOTONLUK kurtarıp üyelerin ilgilerini daha da arttırmak öncelikli projemiz olmalıdır.

Biraz mizah, biraz gerçek, biraz saçma bir yazı oldu ama Pazar sabahında yüzlerde bir gülümseme, bir hafife alma ,dalga geçme imajı yarattıysa bu yazı, amacına ulaşmış  demektir.

Aydınlık günler dilerim.