Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '08

 
Kategori
Blog
 

Mehmet Eren, Abdulkerim Eser, Seyran Aksoy

Mehmet Eren, Abdulkerim Eser, Seyran Aksoy
 

Sevgili Mehmet EREN'i tanıdığımda futbol ve yemekten bahsediyordu.

Bazen hayattan, bazen spordan, bazen yaşamın renklerinden. Gözümde Sevgili Ahmet AYDIN'la kardeşmişcesine bir birliktelik olarak duruyorlardı. Yemek tarifleri vermek, denemek sanırım tutkusu. Hastane odasından bile bloğu takip etti. Hep aramızda oldu. Kampanyalarda destekçi, düzenlenen toplantılarda baş aktörler tabii...

İçten, samimi duruşları, yaşamları... Hatta ikisini de Karadenizli yapmıştı cahil gönlüm. Cahildi ama samimiydi hissettiklerim. Neyse, Mehmet EREN'i böyle cümlelerle ifade edebilirim. Nazarımda sevdiğim, saydığım abimdir.

Abdulkerim ESER'in "Bit pazarı" yazıları Sevgili Kerem OĞUZ'un yazılarıyla eşleşmişti gözümde.

Biri birine "usta", biri diğerine, "lan çırak" diyebiliyor. Abdulkerim'in sinema tutkunluğu, beni sinemanın büyülü salonlarına götürürdü. Hatta "Prensiplerim Var" yazı bloğu çoklarımıza ve bana da öncü olmuş, ne çok prensiplerimiz olduğunu onun sayesinde görmüştük.

Gülmüştük. Ara verdi kendisi... Lezzetli yazıları bir süreliğine yayında değil. Bekliyorum aramıza döneceği zamanı. Kimbilir? belki biz gitmiş oluruz o geldiğinde...

Gelelim Seyran AKSOY'a,

Yaşamın içinden, kendi içinden, yaşadıklarından, etrafından, ondan bundan yazması kendimi hatırlatıyordu bana...

Ayhhhh çekmesi ise bir alem ve keyif alıyorum artık ayhhhhhh demekten. Artık ben de "ayhhh" çekiyorum.

İçimizden ve sıcak, samimi yazıları farkını hissettiriyor bana...

İyiki de onun yazılarını okuyorum.

Sandım ki, benim gibi herkes ama herkes bu arkadaşları seviyor.

Bir, iki kelime daha versem resimlerini koymuş gibi olacaktım. Öyle düşündüm.

Ve, bunu bir program formatında sunmak istedim.

Olmadı tabii...

Resmen çuvalladım.

Haliyle kendi kendime oyun kurup oynadım. Cevaplarını da kendim veriyorum böylelikle.

Elbette yorum yazanların değerleri ölçülemez.

Ben "Çuvallayınca" ne yapmam gerektiği konusunda "Günü kurtarma, az zararla kapama vb." kurtarma gibi şeylere başvurmaktansa, özeleştiri yapıp, beceriksizliğimi sizlerle paylaşmak istedim.

Dükkanı böylelikle kapıyorum.

43. ebe olarak; "tarihinde en beceriksiz ebe" ünvanını da böylelikle göğüslemiş bulunmaktayım.

44. Ebe kim olmak isterse...

"Gönüllü Ebe"durumları yani.

Herkese teşekkürlerimle.

NOT: Ebelik bloğum gibi bu blogda 4-5 saat rötarla çıkma ihtimali de yüksek.

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..