Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Haziran '07

 
Kategori
Futbol
 

Mehmet Yozgatlı' ya nasıl kıydınız?

Mehmet Yozgatlı' ya nasıl kıydınız?
 

Fenerbahçe, yüzüncü yıl kadrosundan Ümit Özat ve Tuncay Şanlı’nın ayrılmasından sonra Serkan Balcı’yı Trabzonspor’a, dün de Mehmet Yozgatlı ile Rüştü Reçber Beşiktaş’a kaptırdı.

Askerlik sorunu yüzünden bu sene ayrılmak zorunda olan ve geçen yıl Fenerbahçe’ye “umulmadık” ölçüde yararlı olmuş Tümer Metin’i de sayarsanız Fenerbahçe “direkt oynayan kaptanından, maçın akışını değiştirecek kalitede yedek futbolcuya kadar” hepsi Türk çok önemli 6 futbolcusunu yitirdi, transfer ise henüz bitmedi.

6 kişi, istikrar iddiası olan bir takım için yüksek bir sayı!

Ümit Özat’ın ayrılışında kimsenin hiçbir yanlışı yok. Tamamen kendi kariyer planlaması doğrultusunda alınmış bir karardı ve el sıkışarak, yanaktan öpüşülerek yapıldı. Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama Ümit Özat sağ ayaklı olmasına rağmen sol kanatta çok iyi işler yapmış, güvenilir bir askerdi. Bendeki tek olumsuz sayfası evvelsi sene İstanbul’da Denizlispor’a karşı oynanan kupa rövanş maçında Giray Bulak’a durduk yerde küfür edip kendini sahadan attırmasıydı.

Tuncay da gitmeyi kafasına koymuştu ve gitti, başarılar dilemek dışında yapacak bir şey yok.

Fenerbahçe sol kanada çok iyi iki Brezilyalı alarak telafi yoluna gitti. Burada sorun yok gibi görünüyor.

Gel gelelim sağ kanatta durum farklı: Serkan Balcı takıma giremiyordu ve direkt oyuncu değildi ama çok çalışkan, hırslı ve güvenilir bir yedekti. Sağ kanattan birisi sakatlanırsa orayı doldurur diye düşünürdük.

Mehmet Yozgatlı’ya gelince, bu futbolcunun kenarda oturuyor olmasına hem üzülür, hem de kenarda böyle potansiyel bir silah bulunmasından dolayı güven duyardık. Birçok kere son yarım saatte oyuna girip maçın akışını değiştirdiğini hatırlarım. Nedense hocası onu ilk onbirde pek oynatmazdı.

Fenerbahçe için bu yıl “önlenebilecek olup önlenemeyen” en büyük kayıp Mehmet Yozgatlı’dır.

Şu anda Fenerbahçe yönetiminin kucağında yepyeni bir “kaleci sorunu” da bulunuyor. Unutmayın ki geçen yıl Fenerbahçe ligi üçüncü kalecisiyle bitirmek zorunda kaldı.

Demek ki her iddialı takıma en azından üç tane iyi kaleci gereklidir ve Fenerbahçe’nin de kaleci için ayrılacak bir yabancı kontenjanı yok.

Bir yıl için teklif edilen 800 bin euro yerine üç yıllık kontrat ve BİR YILI PEŞİN ödenen yıllık 1, 5 milyon euro’ya imza atan Rüştü Reçber’i nasıl suçlayabilirsiniz?

“Anlaştık dedikten sonra gidip rakibimizle kontrat imzaladı” konusu bir kusur olarak kabul edilebilir ama böyle bir transfer yapmadan önce “bana şu kadar para vermezseniz Beşiktaş’a giderim” demesini mi beklerdiniz? Bu çok daha antipatik olmaz mıydı? Bunun doğru yolu var mı?

Bu çocuklar 10 yıl kadar kısa bir dönemde yaşamlarının birikimini oluşturmak durumunda olan bireyler ve 1, 5 milyon euro çok büyük para, bunu göz ardı edemeyiz.

Fenerbahçe yönetimi ise bu sene vefa konusunda maalesef çok iyi bir tablo oluşturamıyor.

Fenerbahçe’ye yakışan, camiaya hizmeti dokunmuş evlatlarını dışlamak veya pişman etmeye çalışmak değil, giderken onların ellerini sıkıp sırtını sıvazlamaktır. “Ne kadar önemli olursa olsun hiçbir birey Fenerbahçe’nin büyüklüğü ile kıyaslanamaz” demenin ve bunu göstermenin kısa yolu budur. Fenerbahçe’den giderken kişileri gittiğine pişman etmenin en iyi yolu da budur.

Ne olursa olsun Futbol bir oyun, bunu da unutmayalım ve Futbolu bir kan davası haline getirmeyelim.

 
Toplam blog
: 130
: 2132
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İnsanın kendini anlatması zor, gereksiz de! Yaptığı işlere bakmak yeter, ne gerek var fazla i..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara