- Kategori
- Gündelik Yaşam
Memleketimden insan manzaraları

Çalışmalarında yardımcı olduğumuz belediyenin Çevre Düzeni Planın görüşüleceği toplantıya katıldım geçenlerde. Plan için teknik destek amaçlı katılmam uygun görülmüştü... Bana her ne kadar saçma gelse de onlara uygun gelmişti. Haritacı olduğumu ve bu planın açıklamalarının bir Şehir Plancısının tarafından yapılması gerektiğini anlatmaya çalışsam da çok başarılı olduğum söylenemez. Anlayacağınız ben toplantıya katılmak zorunda kaldım ve bu benim için büyük bir eziyetti.
Toplantı saatine az bir süre kala planın yapıldığı ilçenin belediye başkanı ile toplantı salonuna gittik... Ben bir şeyler anlatıyorum ama başkanın beni dinlediğini sanmıyorum. Katılımcılar hazır, konuklarda geldikten sonra toplantı başlıyor.
Toplantının bir konuğu daha vardı o gün. Toplantıya katılanların daveti üzerine çağırılan kurum müdürü yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgi amaçlı bir sunum hazırlatmış. Çalışmalarını güzel bir dil ve biraz da gururla anlatmaya başladı.
Müdür Bey konuşmasına başlarken içerideki üye ve konuklara çay servisi yapılmaya başlandı. Çay servisi normal tabii.. Fakat birazdan güzelce hazırlanmış fıstıklar üyelere servis edilmeye başlandı. Benim yüzümde şaşkınlık ve gülmemek için kendini zorlayan bir ifade var. Müdür Bey yaptıkları çalışmaları anlatıyor, katılımcılar çay ve fıstık eşliğinde onu dinliyor.. İşte o günün en komik anlarından biri geliyor. Yanında oturduğum yaşlı amca dalgın ve şaşkın etrafı izleyen beni dürtüp " Hanım kızım çay içsene" diye uyarıyor.. Şimdi gülmeyip ne yapayım ben.. Uyarı şekliydi komik olan.. Ufak bir dürtme yani.. Bir süre sonra o uyarılardan birine daha maruz kalıyordum. Bu defa " Aaa olmuyor hanım kızım fıstıkta yesene"... Koptuğum andı. Yüzümde kocaman bir gülümseme ve bu gülümsemeyle insanların bana bakışı.. Neyse ki kendimi çabuk toparladım :))))
Aslında ağlanacak halimize gülüyorum ben. Çünkü orada ciddi bir şekilde yaptıkları çalışmaları anlatan birini sinemada komedi filmi izler gibi izliyordu katılımcılar. Eee fıstık ve çayda eksik olmamalı değil mi? Kendimi planın görüşüleceği toplantıda değil de annemin gününde hissettim açıkçası. Sonrada kısır gelir mi diye bekledim ama gelmedi :))) Toplum olarak saygımız buymuş demek ki insanların emeğini bu şekilde dinledik.
Evet şimdi benim desteğimin alınacağı kısma yani Çevre Düzeni Planının görüşülmesine geçiyor. Plan herkesin görebileceği bir yerde yerini alıyor. Başkan neden bu planı yapılması gerektiğini anlatmaya başlıyor.. Öyle her söze karışmamak lazım tabi... Ciddi bir toplantıdasın ve sessiz olup sorulduğunda cevap vermen gerekiyor. Başkan anlatıyor ve katılımcılar dinliyor.. Ve karşılıklı tartışmalar ay çok özür karşılıklı fikir alışverişleri başlıyor. Katılımcıların teknik sorularına geliyor sıra ve diyorum "bitse şu sorular ve çıksam bu toplantıdan". Sorular soruluyor ve cevaplar yine sorulan kişi tarafından veriliyor.. "Madem cevabı kendin verecektin yanlış bile olsa neden sordun" diye geçiriyorum aklımdan.
Dinlemeye devam ediyorum. O anda amcam bir kez daha dürtüyor beni. Biliyorum kötü bir niyeti yok ama sinirleniyor insan canım. Bu defa " Kızım bak su iç. Fıstık tuzluydu" diyor... Şimdi ne dersin ne yaparsın.. Hafif bir gülümsemeyle teşekkür ediyorum. Ne kadar da düşünceli. Önümüze konan tabaktaki fıstıkları çok yemediğimiz için duruyor. Yaşlı amcam bir avuç alıp arkasındaki arkadaşının tabağına koyuyor. "Sen seversin. Bitmiş seninki. Bak bunuda ye"... Ben neredeyim diye tekrar düşünüyorum. " Burası toplantı salonu mu yahuu?"...
Sorular ve kendi sorularına verdikleri cevaplar bittikten sonra toplantıdan ayrılıyoruz. Ben neden orada bulunmak durumunda olduğumu anlamasam da 3 saatimi geçirmek zorunda kaldım. Çay, fıstık ve katılımcıların ilgileri ile bir toplantı benim için böyle sonlanıyor...
Üzülüyorum. Çünkü bu işin uzmanı birçok insan işsiz gezerken, bu kadar incelikli işler konuya hakim olmayan insanlar tarafından görüşülüp, onaylanıyor. Sadece üzülüyorum çünkü elimden/elimizden birşey gelmiyor.
Fotoğraf : Tarık Aytaç Gürbüz