- Kategori
- Öykü
Meracel Bahreyn: Rüzgar ateş için ney, ayrılık aşk için oddur
Şems-i Tebrîzî, Ebû Bekr-i Kirmânî’den ve Baba Kemâl-i Cündî’den feyz aldığı bir günde Onunla beraber, Baba Kemâl’in yanında, Şeyh Fahreddîn-i Irakî de ders almaktaydı.
Şeyh Fahreddîn, her keşf ve hâlini, şiirler hâlinde Baba Kemâl’e bildiriyordu. O gün diğer günlerden daha farklı bir gündü.. Baba Kemâl, Şemseddîn’e; “Sana esrârdan ve hakîkatlerden birşey hâsıl olmuyor mu? Neden hiç söylemiyorsun?’’ diye sordu.. Cevâbında; “Ondan daha çok oluyor. Fakat, ben onun gibi şiir söyleyemiyorum” dedi. Baba Kemal buyurdu ki: “Allahu teâlâ, sana öyle bir arkadaş ihsân eder ki, O senin adına her ma’rifet ve hakîkatleri söyler” dedi.
Dünyaya hiç önem vermeyen Şemseddin Baba Kemal’in sözlerini için için düşünmeye başladı. Can dostunu arıyordu Şems. Bir yerde duramaz oldu, talebelerin bulundukları yerlere giderek onları yetiştiriyordu. Bu şekilde bıkmadan, yorulmadan pek çok yerlere gitti: Bunun için kendisine “Uçan güneş” de derlerdi. Şems-i Tebrîzî, seyahat ettiği yerlerde, uğradığı memleketlerde iyi bir dost bulması için duâ ediyordu. Israrla yaptığı bu duâların neticesi olarak rüyâsında; “Konya’da bulunan Celâleddîn-i Rûmî’ye gidip onun yetişmesinde yardımcı olması” bildirildi. Şems-i Tebrîzî, Allahü teâlâya şükür ederek; “Böyle dosta canım feda olsun” dedi.
Can’a gidiyordu Şems.. Can nedir bilir misin? Su gibi, ekmek gibi, anne gibi kutsal, baba gibi merhametli, evlat gibi sevilesidir can, yardır, sevdiğindir, sevgilindir..
Yola çıkmıştı artık Şems, uçarak gidiyordu canına. Yollar uzadıkça uzuyordu gözünde. Olsun! varsın uzasın yollar, sonunda dosta kavuşmak var, canı cana katmak var...
....DEVAM EDECEK...