- Kategori
- Güncel
Meral Okay'ın ardından

Meral Okay, Beynelminel filminde Cezmi Baskın'la...
İki üç gündür Meral Okay’la ilgili bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Ve maalesef söze nereden başlayacağımı bilemiyorum. TİP’li, 1978 kuşağı, gazeteci, senarist, oyuncu ve yapımcı… 1993 yılında kaybettiğimiz Yaman Okay’ın eşi, Sezen Aksu’nun can yoldaşı… Belki hepsinden önemlisi çoğumuzun zihnine ve ruhuna işleyen “Masum Değiliz”in söz yazarı…
Komple bir sanatçı, daha doğru bir anlatımla komple bir “insan”dı Meral Okay. Sanırım bunda da 78 kuşağından olmasının büyük bir payı vardı. Nasıl mı? Bu sorunun cevabını Reha Muhtar’dan yaptığımız bir alıntıyla verelim: “Darbelerden, işkencelerden, ölümlerden sonra herkes elinde kalanlarla bir meslek sahibi olmaya çalıştı. Meral de senarist oldu.”
Reha Muhtar gençlik arkadaşı Meral Okay’la ilgili bu ifadeleri kullanıyor ve sözlerini şu şekilde bağlıyor: “Meral Okay’ı, tam da 12 Eylül’ün yargılandığı bugünlerde kaybetmemiz, takdiri ilahidir. Bu vesile ile şunu da belirtmek isterim ki, 12 Eylülcüler elbette yargılansın ve hesap versin. Ama kimse 78’lilerden, 12 Eylül’ün müsebbipleri ile aynı mağdur sıralarında oturmamızı beklemesin”
Bu tespitlere katılmamak olanaksız. İster sağcı ister solcu olsun, 1980 ihtilalinde 20’li yaşlarını süren binlerce genç Mamak’ta, Ulucanlar’da, Diyarbakır’da, Bayrampaşa’da işkence tezgahlarından geçti. Öldürüldü, sakat bırakıldı. Hayallerinden, umutlarından, ideallerinden edildi. Zulüm sadece kendileriyle sınırlı kalmadı, başta aileleri olmak üzere, çevrelerindekiler de bu kıyımdan nasiplerini aldılar.
1980’lerin ikinci yarısı gelip, acılar biraz küllenmeye yüz tuttuğunda, bu insanlar, akıp giden hayatı bir yerlerinden yakalamaya çalıştılar. Tıpkı Meral Okay gibi. Meral Okay belki biraz da babası Albay Ata Katı sayesinde zindanlara düşmedi ama özellikle ilk gençliğinde bu savruluşların ve sürüklenişlerin acılarını yüreğinin tam ortasında duydu.
Ve içinde biriken tüm duyguları, 1984’te Yaman Okay’la evlenerek dahil olduğu sanat çevresine, ürettiği eserlerle yansıtmaya başladı. Günü geldi bu eserler bazen bir şarkı sözü, bazen bir dizi film bazen de bir gazete yazısı olarak Türk halkıyla buluştu. Hele hele, 12 Eylül’ü kara bir mizah anlayışıyla yerden yere vuran Beynelmilel filmindeki, Aydeniz Derya rolü gerçekten çok etkileyiciydi.
Biliyorsunuz Meral Okay’ın son projesi “Muhteşem Yüzyıl”dı. Okay, sözde muhafazakar kesimin, benim gibi Osmanlı tarihine son derece meraklı birinin bile anlamadığı saçma sapan saldırılarına göğsünü siper ederek, bu diziyi zirveye taşıdı. Ölüm tehditleri yüzünden ülkeyi terk edecek misiniz diye soranlara ise cevabı şuydu:
"12 Eylül’den sonra gitmemişim, şimdi mi gideceğim. Burası benim de ülkem. Beni küstüremezler çünkü arsızım. Arsızca seviyorum bu ülkeyi. Çok canımı yaksa bile. 50 yaşındayım, bu bir demokrasi mücadelesiyse bu ülkedeki kaçıncı sınavım. Bundan da geçerim. Sopamı yerim ama iki taşı da ben sektiririm. Yok öyle vazgeçmek."
Evet Meral Okay tehditlere aldırmadan doğru bildiği yolda yürüdü. Ancak kanser onu, “Muhteşem Yüzyıl”ı tamamlamasına izin vermeden, 9 Nisan 2012 Pazartesi günü, 53 yaşında aramızdan aldı. Yazımızı Ata Katı’nın kızıyla ilgili şu sözleriyle bitirelim: “Tek söyleyeceğim, muhteşem bir evlat kaybettim.”