- Kategori
- Gündelik Yaşam
Meteor

Aynı...
"Gökyüzünden bir meteor düşseydi başıma aynı mı hissederdim?... Bunalmış beynimi daha ne acıtabilirdi ki bundan başka...
Çepeçevre sarıldı her yanım... ateşler değil...
Yakabilseydi yüreğimin en derin yerini keşke... kendime gelirdim...
Zaman nasılda çabuk geçiyor oysa... hayatı bir kamp ateşi çevresinde düşledim... öpeceğim... gözlerinden üç güzel ışık ta yanımda..."
Ya sen... nasılsın bile diyemedim...
" Bu sabah nasıl da yoruldum...yorulmayı özledim... "
Böyle başladı konuşmaya...
Dinle bile diyemedim...
" Güzel buldun öyle mi?... ama ben isterdim ki... ne yapacağım bunca sorunla!"
Bin kişi olsaydı... ve dinleseydi söz ettiklerini... yüreği sızlarmıydı bu dimdik yürek karşısında... Paylaşması, dostluğu... oysa saniyelik bir aralıkta...Ellerini iki yana açarken suratı ne denli saflıkta... Biraz rahatlama adına... sevgi adına...konuşmak adına...
Hiç bir belirti bile ona yaklaşamamakta.. Dimdik yürürken hayata...
" Sen neler söylüyorsun?... sorununun alt yapısını bilmiyorum mu sanıyorsun... bu gördüğün hayat... yaşananlar...neden gülümsüyorsun"
O çözemediğinin artık provasını yapmakta...
Durmayan beyni en kötü durumları hesaplamakta...
Üç canlı etrafında... kibarlığının tek nedeni hayata...
" Tüm bunlar bilinenler...önemli olan somut adımlar atmakta... ve ben ve halâ... ve artık diyeceklerim bu kadar saçmalıkta..."
Gördüm seni... cevherin yüreğinde... patlamıyorsa!... yakmıyorsa... temiz bir yürek nedeni... oysa!..
"Konuşmak değil...çözüm"
Bu kadar kısa...
Anlaşılamamakta....
Aynı sorunları binlerce insana... hemde utanmadan..hemde süsleyerek kibarca yaşatsalar da... Bitmeyecek...
Hırsları her yerde... kalabalıkta.. bir dost toplantısında.. ama sorunlar karşısında da kibarca... yok saysalar da..
" Sağol"
Ama bu alçak düzeni sorgulamak adına hem de kendi evlerinde de olsa....
" Gitmeliyim şimdi... nereye değil ama... o üç ışığa.. "
Dimdik gitti hem de...
Blognot: Teşekkürler kadim dostum .......!
"Gökyüzünden bir meteor düşseydi başıma aynı mı hissederdim?... Bunalmış beynimi daha ne acıtabilirdi ki bundan başka...
Çepeçevre sarıldı her yanım... ateşler değil...
Yakabilseydi yüreğimin en derin yerini keşke... kendime gelirdim...
Zaman nasılda çabuk geçiyor oysa... hayatı bir kamp ateşi çevresinde düşledim... öpeceğim... gözlerinden üç güzel ışık ta yanımda..."
Ya sen... nasılsın bile diyemedim...
" Bu sabah nasıl da yoruldum...yorulmayı özledim... "
Böyle başladı konuşmaya...
Dinle bile diyemedim...
" Güzel buldun öyle mi?... ama ben isterdim ki... ne yapacağım bunca sorunla!"
Bin kişi olsaydı... ve dinleseydi söz ettiklerini... yüreği sızlarmıydı bu dimdik yürek karşısında... Paylaşması, dostluğu... oysa saniyelik bir aralıkta...Ellerini iki yana açarken suratı ne denli saflıkta... Biraz rahatlama adına... sevgi adına...konuşmak adına...
Hiç bir belirti bile ona yaklaşamamakta.. Dimdik yürürken hayata...
" Sen neler söylüyorsun?... sorununun alt yapısını bilmiyorum mu sanıyorsun... bu gördüğün hayat... yaşananlar...neden gülümsüyorsun"
O çözemediğinin artık provasını yapmakta...
Durmayan beyni en kötü durumları hesaplamakta...
Üç canlı etrafında... kibarlığının tek nedeni hayata...
" Tüm bunlar bilinenler...önemli olan somut adımlar atmakta... ve ben ve halâ... ve artık diyeceklerim bu kadar saçmalıkta..."
Gördüm seni... cevherin yüreğinde... patlamıyorsa!... yakmıyorsa... temiz bir yürek nedeni... oysa!..
"Konuşmak değil...çözüm"
Bu kadar kısa...
Anlaşılamamakta....
Aynı sorunları binlerce insana... hemde utanmadan..hemde süsleyerek kibarca yaşatsalar da... Bitmeyecek...
Hırsları her yerde... kalabalıkta.. bir dost toplantısında.. ama sorunlar karşısında da kibarca... yok saysalar da..
" Sağol"
Ama bu alçak düzeni sorgulamak adına hem de kendi evlerinde de olsa....
" Gitmeliyim şimdi... nereye değil ama... o üç ışığa.. "
Dimdik gitti hem de...
Blognot: Teşekkürler kadim dostum .......!