Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '12

 
Kategori
Sinema
 

Metin Erksan ölmeseydi Kuyu filmini yeniden çeker miydi?

Metin Erksan ölmeseydi Kuyu filmini yeniden çeker miydi?
 

Beyazperde değerli bir yönetmenini, Metin Erksan’ı kaybetti. Mevlevi bir aileden gelen Metin Erksan, vasiyeti üzerine bugün Boğaziçi Üniversitesi kampüsü içinde yer alan Nafi Baba Tekkesi olarak bilinen Rumelihisarı Şehitlik Dergahı'ndaki aile mezarlığına defnedilecek.

Eğer ölmeseydi gazetelerde kadına yönelik şiddet olaylarından etkilenip belki Kuyu filmini çağdaş dünyamıza uyarlayarak yeniden çekecekti. Bir gazete haberinden alınan gerçek bir olayı perdeye yansıtan Kuyu çok güçlü bir filmdir.Kuran'dan bir ayetle başlar: "Kadınlara iyilikle davranın." ve bir erkeğin bir kadın üzerinde uyguladığı şiddeti sergilemektedir. Üzücü olan bugün bile gazetelere baktığınızda Muğla Fethiye’de evlenmeye ‘ikna etmek’ için aile boyu komplo kurulup damat adayına tecavüz ettirilen Ö.A. gibi kadınlarımızı görmek! 1968’den bu yana Türkiye’de kadına uygulanan şiddet hız kesmediğini, zavallı Melek’te olduğu gibi yaratıcı yöntemlerle daha da dallanıp budaklandığını görüyoruz.

Erksan için mini biyografi

1929 doğumlu olan Metin Erksan, Sanat Tarihi eğitimi aldı. Erksan Dünya Gazetesi’nin de dahil olduğu çeşitli gazete ve dergilerde sinema eleştirileri yazarak sinemaya adım attı. 1952'de senaryosunu Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun yazdığı Aşık Veysel'in Hayatı-Karanlık Dünya yönetmenliğini yaptığı ilk filmi oldu. Dünya Havacıları Türkiye'de (1958), Büyük Menderes Vadisi (1959) adlı iki belgesel film yaptı.

Halit Refiğ ile birlikte Ulusal Sinema anlayışının temsilcisi oldu. Halit Refiğ gibi döneminin koşullarına uyarak çok sayıda ticari film çekmiş olmasının yanı sıra, edebiyat uyarlamalarına yönelerek kırsal kesim insanlarının sorunlarını işlediği gerçekçilik anlayışındaki filmlerle başarı kazandı. Susuz Yaz, 1964 Berlin Film Şenliği'nde Altın Ayı Büyük Ödülü'nü, Yılanların Öcü (1962), 1966 Kartaca Film Şenliğinde birincilik kazandı. Kuyu filmi ile (1968) 1. Adana Film Şenliği'nde birincilik aldı. Dokuz Dağın Efsanesi (1958), Acı Hayat (1962), Sevmek Zamanı (1965) yine dikkate değer filmlerindendir. Şoför Nebahat filmi ise yüzümde bir gülümsemeyle çocukluğumu hatırlatır bana (1970’te Süreyya Duru’nun Fatma Girik’le çektiği Şöfor Nebahat ilk kez 1960’ta Erksan tarafından çekilmişti.)

Fakir Baykurt’un ünlü eseri Yılanların Öcü hepimizin daha yakından tanıdığı 1985’te Şerif Gönen’in yönetmenliğini yaptığı Fatma Girik ve Kadir İnanır’lı filmden önce Metin Erksan tarafından 1962’te Fikret Hakan ve Nurhan Nur ile çekilmişti. Filmde hatırlayacağınız gibi yaşlı anası Irazca, karısı Haçça ve üç çocuğuyla küçük toprağını ekerek geçimini sağlayan Kara Bayram (Fikret Hakan)’ın evinin önüne düşen yeri kurul üyelerinden Haceli'ye (Erol Taş) satmasıyla yaşanan olaylar anlatılıyordu. Agah Özgüç 100 Filmde Türk Sineması isimli eserinde bu iki filmden de bahseder.

1974-1975'te TV için çağdaş beş Türk öyküsünü (Sabahattin Ali'nin "Hanende Melek", Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Geçmiş Zaman Elbiseleri", Samet Ağaoğlu'nun "Bir İntihar", Sait Faik Abasıyanık'ın "Müthiş Bir Tren" ve Kenan Hulusi Koray'ın "Sazlık") kısa metrajlı filmler durumuna getirdi.

Erksan ile ilgili olarak Türk sineması adına bence bir diğer kayıp, Pınar Tınaz Gürmen’in sinemayla ilgilenen herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm müthiş kitabı Ünlü Yönetmenlerden Sinema Dersleri’nde Metin Erksan söyleşisinin yer alamayışı. Pınar Hanım’ın söyleşi önerisinin keşke Erksan kabul etseydi diye içinden geçirmeden edemiyor insan.

 
Toplam blog
: 132
: 3374
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Odtü mezunu; edebiyat ve sinema düşkünü biriyim. AFSAD’ta fotoğraf, Sinematek’te film yapımı üzer..