- Kategori
- Ev / Bahçe
Meyvelerin kokusunu hatırlayan var mı?
Çocukluğunuzda domatesin nasıl koktuğunu hatırlayanınız var mı?
Salatalıklar neden eskisi gibi kokmuyor artık?
Elmanın, hele şeftalinin, kayısının kokusunu anımsadınız mı?
Koku kaybolunca tat alma duyumuz zayıflıyor. Tatlarını da unutuyoruz meyvelerin.
Çocuklarımız Limon kokusunu sadece kolonya da buluyor, meyve kokularını meyve aromalı tatlılarda duyumsuyor. Bu yüzden de eskisi kadar meyve tüketmiyoruz. Ya da ağzımızı şapırdatarak yemiyoruz. Mis kokulu meyvelerin yerini keçe gibi tatsız materyaller aldı çünkü. Camdan yapılmış biblolar gibi güzel görünüyorlar
Manavlarda, pazarlarda hepsi aynı boyda, canlı renkli meyve taklitleri satılıyor.
Türetilmiş tohumlar, kullanılan kimyasal gübreler ve ilaçlar, ne yazık ki toprağımızın sağlığını bozdu. Tadımız tuzumuz kalmadı.
Doğayı yine doğayla tedavi edebiliriz. Tabiatta milyonlarca yıldır kurulu olan denge düzen var. Bitkilerin hava, güneş, su gibi toprağın içindeki minerallere, bakterilere ihtiyacı vardır. Toprak, canlı bir organizmalar sistemidir. Solucanlar ise, toprağın antibiyotiğidir. iyileştiricisi, şifa kaynağıdır. Bu minik ve yaşlı sürüngenleri ilaçlamalarla, kimyasal bombardımanlarla topraklarımızdan kaçırdığımız için çocuklarımız meyvelerin tatlarını bilemeden büyüyor.
Çileğin kokusunu sadece pudinglerden alıyor, şeftali aromasını şekerlemelerden tanıyor. Bu mükemmel meyve koku ve tatlarını yapay esanslarla tadıyor.
Ülkemizde kimyasal ve inorganik gübrelerle hem toprağı hem bitkiyi hem de insanımızı zehirliyoruz. İleri tarım ülkeleri organik gübre ve özellikle de Solucan gübresini tercih ve teşvik etmektedirler.
Gelin toprağımıza içinde yaşayan tüm canlı organizmalarıyla birlikte sahip çıkalım. Çocuklarımıza doğal meyveleri tanıtalım. Çocuklarımızdan çalınan aromaları onlara yeniden tattıralım.
Alizarin’den sevgilerle…