- Kategori
- Siyaset
Mezarlık muhabbetleri

BU KAFA TASI ACABA BİZDEN Mİ?
MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, bu kez de, Kılıçdaroğlu na kızmış, köpürmüş. Fransa gezisi sırasında, bir zamanlar, siyasi görüşleri ve tercihleri nedeniyle, yurt dışına kaçan, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya nın, mezarlarını ziyarat edip, Fatiha okuyan, Kemal Kılıçdaroğlu, kimi CHP lilerin tepkisine neden olurken, Bahçeliyi de kızdırdı. “Gel, bari içerde yatan canileri de ziyaret et” diyor, Bahçeli. Sağın, solun, doldurduğu Kılıçdaroğlu nu, bir de Devlet Bahçeli dolduruyor.
Ben, izlediği politikalar ve ortaya koydukları konuşma sitilleri nedeni ile, MHP lileri tutmuyorum. Bu ülkede yaşayan her TC vatandaşının, taşıdığı milli duygular var. Her seferinde, bu duyguları uyandırmak için, sağa, sola saldırıp, hakaret etmek, kime ve neye yarar. Kaldı ki, söz konusu milliyetçilik olunca, CHP lilerin MHP lilerden geri kalacağını sanmıyorum. Bir fark var, CHP nin milliyetçiliği, sözde değil, özde milliyetçilik. TC devletini ve Türk Ulusunu, medeniyetin en üst seviyesine çıkarma milliyetçiliği. At üstünde, yalın kılıç, fetih yapan, Türk modeli, milliyetçilik değil.
Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya nın sanatçı kişilikleridir, onları ön plana çıkaran. Politik görüşleri ve düşünceleri, doğrudur, yanlıştır, bunlar tartışılır. Ama, bu durum onların düşman ilan edilmesini gerektirmez. Herkes politika yapabilir, ama, herkes sanatçı olamaz. Atatürk demişti ki: Baş bakan, Cumhur başkanı, olabilirsiniz ama, sanatçı olamazsınız.
MHP de, öteden beri, bir CHP sendromu vardır. Bir zamanlar, kafatası milliyetçiliğine soyunan, Alpaslan Türkeş'in, yargılanmasından ötürü. Bu yargılanma döneminde, bir müddet hapis yatan Türkeş, anlatılanlara göre, işkenceler görmüş, hatta tırnakları sökülmüştür. Bu tür hikayelerle, bir kahraman yaratılmak istenmiş se de, bu, pek mümkün olmamıştır. Kahramanlar, hapishanelerden çıkmıyor, milletin bağrından çıkıyorlar. Bir siyasi partinin, tüm söylemleri, milliyetçiliğe dayalı ise ve rakiplere her zaman hakaret içeriyorsa, kimseye bir şey kazandırmaz. Sev, ya da terk et. Gel, ya da öl, demek, nasıl bir politika anlayışıdır. Bir dönemin manzarası ve işlenen cinayetler, henüz hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Bir mayıs da, Taksim Meydanında öldürülenler, evleri basılıp, kurşuna dizilen genç insanlar, teröre kurban edilen, gazeteciler, yazarlar, bilim adamları. Bunlar hep, Solcu kimlikleri nedeni ile, milliyetçilik adına katledildiler. Bu cinayetlerin failleri de, bu güne kadar bulunamadı. Bulunamadı, zira o dönemin Başbakanı, “Kimse, bana, milliyetçiler adam öldürüyor, dedirtemez” demişti. Bu söz, hiç hak etmese de, milliyetçilerin oylarını almasına yetmişti. İşte, bu ülkede, kimi zaman, iktidarlar böyle kazanılıyor. Zamanımıza kadar geliyor, bunların uzantıları, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Mehmet Ali Ağca, ve daha bir çokları, o dönemin Milliyetçi şövalyeleri. Bunlar, bu gün bile korunuyorlar ve Milliyetçiler, bu gün bile, solcuları hedef belliyorlar. Devlet Bahçeli nin, hezeyanı da buna dayanıyor. Bahçelinin ve MHP kurmaylarının ülke sorunlarına nasıl çözüm bulacaklarına dair, bir söylemlerini duyan var mı? İşsizlik, yoksulluk, nasıl bitirilecek. Eğitim sorunları nasıl çözülecek, vurgun, soygun, nasıl bitirilecek, AB ye nasıl gireceğiz? At üstünde mi? Bırakın, kim, kimin mezarını ziyaret ederse etsin. Mezar ziyaret etmek, mezar kazmaktan iyidir.