Misafir ol gel bana yemekler yapayım sana

İyi bir aşçı mıyım? bilmem ama yaptığı yemeğe sevgisini katan bir mutfak kedisiyim. Neden kedi acep, oraya uygun kelime bulamadım da ondan. Aşçı desem fazla iddialı olacak öyle aman aman da çeşit bilmem kıyıdan köşeden şimdiye kadar aileme zamanım elverdiğince aç bırakmadım ve hiç bir zehirlenme vakası yaşanmamıştır gururla söylerim!!.

Kardeşim aradı "abla akşam sana çay içmeğe geleceğiz" dedi. Sevinerek kabul ettim ama neden yemek olmasın diye düşünerek "haydi yemeğe gelin Allah ne verdi ise yeriz" dedim. açık kapı bırakıyorum çünki olur ya dilediğim tat ve çeşitte olmaz ise kulpum hazır.

Farklı şeyler yapmalı idim. Hem fazla hüner istemeyen, risksiz ama tadı güzel iştah açıcı olmalı istedim.
İlk aklıma gelen kelebeğim de yediğim torba da tavuk hem kolay hemde lezzetli idi tam benim gibi mutfakta orta halli çalışan zamanı az bir anneye göre yemek gibi göründü bana.

Önce tavukları sosda bekletmek gerekti,önce; kırmızı biber, kekik, tuz ile hazırladığım sosa buladım canım butları(filmlerde özellikle savaş filmlerinde butların yeniş şekli pek bir favorimdir biline)koydum buzdolabına canım tavuğa yapılan eziyete bakın diri diri kes, tüylerini yol, parçalara ayır, soslara bele sonra buzdolabında bekle, çıkınca 200 derecede pişiril sonra dilim dilim et değirmen misali 32 diş ile un ufak ol...
Boşuna dememişler pişmiş tavuğun başına gelenlerin büyük felaket olduğunu.

Butlar dolapta dinlenirken alacaksın 5 patates ve 2 baş soğanı dilimlere bölüp fırın için hazırlanmış şeffaf torbaya önce tavukları ardından patates ve soğanları baharatları koyup poşetin ağzını güzelce kapatacaksın.
Bu arada poşete bir kaç delik açmayı da unutmayıp 200 derecelik bir fırında 40 dakika pişiriyorsun.

Çorbasız davet olur mu? olmaz elbet. Çorbam belli pirinçli domatesli ve nohutlu bol naneli limonlu soğuk günlerin favori çorbası "pirinç çorbası".

Benim sebzelerini keyifle tükettiğim Milas'lı çiftçi kardeşimden aldığım iki küçük lahana vardı, gelen misafirim pek bir kıymetli olunca hadi dedim "şefin süprizi" olarak bunu yapmalıyım. Malum bayağı bir zaman gerektiriyor. Olsun ama kardeşimin o lahana sarmasını daha sofraya gelmeden tencereye dalıp ilk tadımı yaptığı anda ki yüzünün aldığı şekli görmek için bu uğraşa değer vallahi...

Yemek çeşidi az mı ne oldu. Haydi coştum bir de mantar sote yapsam. Hem kolay hem lezzetli.

Salata için evde ne var ne yok ortaya koyuyorum. Çıtır marullar, turp, havuç, taze soğan, bolca limon...

Çoktandır unutmuşum evde yemekli konuk ağırlamayı. Ne zormuş vallahi, esir oluyorsun mutfakta, başından ayrılsan ya yanıyor ya fazla pişiyor.

Bir yere ahçı alacaklarmış. Tüm ahçıları mülakata almışlar tek soruları varmış; yemeği nasıl pişirirsiniz diye.
Tüm adaylar bildikleri tüm yemekleri anlatmışlar ballandıra ballandıra. İçlerinden sadece biri farklı bir yanıt vermiş, onu seçmişler ne mi demiş?
- Ben demiş; yemeğimle pişerim...
Benim de kulağım da küpedir bu söz ama mutfakta çok harcanan zamana da acırım çok kez.
Önemli olan nedir? kolay sağlıklı ve içine bolca sevgini kattığın güzellikler.
Sofra kurarsın kuş sütü eksik değildir ama sirke satan suratlar gösteri amaçlı yapılan yiyecekler ve yediğin lokmaları sayan bir evsahi var ise dizim dizim dizilir boğazın da yemekler...

Sofra kurarsın bi tas sıcak çorba bir baş kuru soğan bir kara fırın ekmek vardır dumanı üstünde tüten... Gülümseyen sıcacık dostlarla paylaşır keyifli sohbetler yaparak bir kahkaha, bir kalem pirzola hesabı bir kilo pirzola yiyip kalktığın o canım sofralar vardır unutamaz günlerce anımsadığın...

Yine pazar...erkenden uyandım yine zaman gitgide daralıyor, uykuda geçmemeli ömür...
Yağmur yağmış geceleyin. Yıkanmış her yer...Şöyle bir turladım bahçeyi haftalık papatya mı topladım yine. otların arasında ıslandı ayaklarım. Kocaman nefesler aldım yüce tanrıma şükrederek. Bize verdiği bu güzellikler için, kuş sesleri arasında...

MUtlu pazarlar efendim, sevgi ile kalın...