Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '17

 
Kategori
Psikoloji
 

Modern İnsanın Hayat ile İmtihanı

Modern İnsanın Hayat ile İmtihanı
 

Derler ki: Birini tanımak istersen onunla seyahat et. Zira kişiyi anlamak için onun farklı durumlar karşısında nasıl davrandığını gözlemek gerekir. Seyahatte insanın başına türlü haller geldikçe kişinin verdiği, vereceği tepkiler onun gerçek niyetini, gerçek karakterini gün yüzüne çıkaracaktır. Aksi takdirde herkes kendini pek güzel anlatabilir. Her anlamda güven içinde olan bir insan cesaret hakkında konuşurken mangalda kül bırakmayabilir. Ama bir de aynı kişiyi karanlık bir sokakta etrafını köpekler sarmışken görmek lazım. Ya da kazancı ancak kendini geçindirmeye yeten insan cömertlik makamına konuşurken zengin olsa ne kadar cömert olacağını, fakirlere malını nasıl dağıtacağını anlatabilir. Ama aynı kişiyi bir de zengin olduktan sonra görmek lazım. Malı çoğaldıkça cimrileşecek mi (çoğu insan gibi) yoksa gerçekten eli gidecek mi malını dağıtmaya? Çok zengin birisi sürekli şükür halinde Allah’a şükrederken kendini ne kadar şükür ehli bir insan görebilir. Ama aynı insanı bir de fakir kaldığında görmek lazım. Bakalım yine elindekilere şükredecek ve haline sabredebilecek mi, yoksa isyana mı sürüklenecek?  Meselenin özü ise şudur: "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz". Bir kişinin sözüne değil de yaptığı işe bakılır. Yaptığı işin de nasıl olacağını görmek için kişiyi çeşitli zorlayıcı hallerle sınamak gerekir. Bu sınama olmazsa kişi yine gerçek karakterini ortaya çıkarmayacak, takiyye yapıp kendini olmadığı gibi göstermeye çalışacaktır…

İşte dünya hayatı da böyle bir seyahattir. Doğum istasyonunda trene bindirilen ve Ölüm istasyonuna giden bir Yolcudur insan. Yukarıda örneklerle izah ettiğimiz gibi bu seyahat asla boşuna değildir. Pek çok hikmetlerinden bir tanesi de insanı farklı haller karşısında sınayarak kalbinde tuttuğu gerçek niyetini ve gerçek karakterini ortaya çıkarmaktır (Kibirli mi, mütevazı mı? Merhametli mi, acımasız mı? Fedakâr mı, bencil mi? Doğru mu, yalancı mı? İyi niyetli mi, kötü niyetli mi?). İşte bu sınamalar neticesinde insanlar ayrışır. Ya değilse görsel olarak hepimiz aynıyız. Herkesin gözleri, kulakları, ayakları var; ve herkes iyi olduğunu, iyi niyetli ve dürüst olduğunu iddia ediyor. Ama kimisi elmas; kimisi kalbinde kömür taşıyor. Elmas da kömür de ikisi de karbon elementinden müteşekkil. Ama aralarında muazzam fark var. İşte bu farkı ortaya çıkaran maruz kaldıkları haller ve buna karşın verdikleri tepkilerdir. İşte bu seyahate ömür adını veriyoruz. İnsanın bu seyahatte mutlu ve huzurlu olabilmesi de kendinin seyahatte olduğunun farkına varması ile mümkün olur. Zira bu seyahatte insanın başına türlü haller gelir. Ancak seyahatte olduğunun bilincinde olan kişi sıkıntıları fazla büyütmez, seyahatin geçici olduğunu ve seyahatte konfor beklemenin doğru olmadığını bilir. Örneğin Ankara’dan Kars’a tren seyahati yapan insan yol boyunca uykusuz kalabilir, tren içinde kimi zaman acıkıp yiyecek bulamayabilir, aynı kompartımandaki kişilerin gürültüsünden rahatsız olabilir, vb. Ama bilir ki bu hal geçicidir. Onun için fazla büyütmez, sabreder. Evindeki konforu seyahatte beklemez. İşte bunun gibi de ömür de biraz uzunca ama aslında çok kısa bir seyahattir. İnsanın başına haller gelir, sınanır, üzülür, yorulur, ama bilir ki bu haller geçicidir. Ölüm istasyonunda inecek ve evine kavuşacaktır. İşte orada, arzuladığı konforu, mutluluğu, elemsiz lezzeti yaşayacaktır (biiznillah). İşte bu hakikati idrak eden kişi derin bir nefes alır, oh der; trende yaşadığı sıkıntılara isyan edeceğine, kendisini trene bindiren ve kendisine türlü türlü nimetler bahşeden Rabbi’ne halisane şükreder.Elhamdülillahi ala külli hal” der. Amin.

 

 
Toplam blog
: 37
: 1204
Kayıt tarihi
: 31.03.17
 
 

Hakikati salt aklına ve ilmine güvenerek aramak, karanlık bir gecede, ıssız bir çölde kafa feneri..