Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Modernizm tehlikesi(!)

Modernizm birey olarak insan ve toplumlar için bir takım kriterlerden oluşan ve sonradan öğretilen bir kavramdır. Modernizmin tarihine baktığımızda kelime olarak ilk kez 1680lerde XIV. Loui zamanında kullanıldığını görüyoruz. O zamanlar modernizm için kriterler sağlam işleyen bir bürokrasi, doğru bir vergi sistemi ve iyi bir askeri oluşum idi. Bu kriterlere göre "modern" sıfatını hak eden tek toplum ise Osmanlı İmparatorluğu idi. Bu da Oryantalizm kavramının doğmasına sebep olmuştur. İngiltere'de modernizm deyince aristokrasi, Fransa'da nasyonalizm (ulusçuluk), Almanya'da feodal yönetimler var olduğundan tarihsel olarak ortak bir geçmişe sahip olmak akla geliyordu. Daha sonra Osmanlı'nın gerilemesi ile modernizmin ibresi oryantalizmden batıcılığa kaydı. Ama kayda değer bazı ayrıntılar bu modernizm denen olgunun içeriği hakkında bize fikir verebililir.
Zamanın İngiliz Büyükelçisi Osmanlı'da yaşayan Türklerin davranışları için;"Kendine faydası olan hareket ya da toplumun o kişiden beklediği eylem veya görevi gereği yapması gereken şeyleri dışladığınızda diğer davranışları sergileyen insanlar büyük olasılıkla Türktür." demişti. Daha sonra modernleşme sürecinde "Türkler modernleşiyor. Artık onların davranışlarını daha kolay kestirebiliyoruz." söylemleri konuşulmaya başlandı. İşte asıl tehlike de burada gün yüzüne çıkıyor. Çünkü kim neye göre bir toplumun davranışlarını yönlendirecekti. Bundan zarar gören olur muydu? Bu dünya eğer büyük bir pazardan başka birşey değilse ve "modern" insanın davranışları yönlendirilebiliyorsa kapitalizmin temsilcileri bunu nasıl kullanırlar? Modernize ettikleri toplumları tüketime yönlendirmek bu sayede olası mıdır? Peki bunun bir dozu ya da denetleyicisi olur mu? Neye rağmen ve nereye kadar bu manipülasyon devam eder?

Bunlar ince sorular gerçekten. Eskiden örneğin bir lonca sistemi var iken ya da bazı eski toplumlarda tek amaç daha fazla kar değilken daha usturuplu bir ayar yapılabilirdi belki. Ama günümüzde tek amacın daha fazla kar olduğu ve etik değerlere sahip olup olmadığı sorgulanan kapitalist sistem gündemdeyken modernleşen insandaki tüketim çılgınlığını kim nasıl frenleyecek? Bugün Türk insanı 100 lira kazanıyorsa 180 lira harcıyor. Nereye kadar ve neye rağmen bu böyle devam edecek. Modernite ve tüketim konusuna şimdilik bir nokta koyuyorum. Belki daha yetgin ağızlardan çıkacak yorumlarla bu konu daha iyi dallanıp budaklanır.

Toplumsal etik değerlere de modernizm penceresinden baktığımızda tablo pek farklı değil. Dün ergenlerle ilgili bilimsel bir toplantıya katıldım. Ergen dediğimiz kitle de 10-19 yaş arası insanlar yani. Slaytlar arasında istenmeyen gebeliklerden ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmanın önemine yapılan vurgular dikatimi çekti. "Bunları ailelerimizle de konuşabiliyor muyuz? Gerekli eğitimi verebiliyor muyuz?" ya da" (10 yaşındaki çocuğun gebe kalmaması için aman dikkat!) gibi konuları mı konuşur hale gelmişiz" gibi sorular aklıma geldi. Bu toplumu kim nasıl bu düzeye getirdi? "Gebelikten koruyucu ilaçları üreten firmaların parmağı olabilir mi?" diye düşünürsek acaba fazla paranoya mı sergilemiş oluruz? Ya da bu ilaçlar toplum bu hale geldiği için beliren gereksinim sonucu mu ortaya çıktılar? Toplumun bu değer yargılarıyla haşır neşir olması kimlerin işine yarıyor? Biraz böyle bakarsak belki bazı yanıtlar bulacağız. Yorumlarınızı bekliyorum.

Bu modernizm konusu bitmez. Alt başlıkları, virgülleri, güncelemeleriyle devam eder gider. Ben şimdilik suya sabuna fazla dokunmadan bir giriş yapmış olayım. Devamı nasıl gelir, nerelere uzanır ben de merak ediyorum. Sağlıcakla kalın..

 
Toplam blog
: 68
: 644
Kayıt tarihi
: 17.11.08
 
 

1964 İstanbul doğumluyum. Bekarım. Çocuk hastalıkları uzmanıyım. Halkla İlişkiler ön lisans ve İk..