- Kategori
- Futbol
Moskova bir günde İnşa edilmedi

Moskova bir günde inşa edilmedi hele de Kremlin...
Rusya'da, bir işin olması gerekenden çabuk bitmesini isteyip de acele ettiğiniz zaman karşınızdaki kişi size;
''Moskova bir günde inşa edilmedi'' der.
''Dostum inan ki bu acelen hiçbir işe yaramaz. Suyu bile yudum yudum içerken, şimdi bu gereksiz telaşının sebebi ne?'' anlamındadır, nafile çabanıza karşıdan gelen tepkinin özeti.
Hayat; her basamağında biraz soluklanmak biraz da keyfini çıkartmak için hızlı ama acele olmayan adımlarla çıkılan bir merdivene benzer. Gereken özeni ve ihtimamı göstermezseniz, sabırsızlık ve telaş sonucu ayağınız tökezler, yere düşer kalkar, hatta bazen de olduğunuz yere yığılıp kalabilirsiniz.
Sindirim ve sindirmek özü itibarıyla aynı şeylerdir de denebilir. Yemek yerken büyük büyük lokmaları yutarsan midene oturur, hazımsızlık çeker sonra da ağrıdan kıvranıp durursun da, yemeğin tadına vara vara, yavaş yenilen bir yemek, belki çok lezzetli olmasa bile insanın ömrünü uzatabilir.
Sana olan güveni, saygıyı, sevgiyi 'hazmetmiş isen', bunun değerini biliyorsan her şey daha bir kolaydır ancak, 'sindirim zorluğu' yaşayarak yetkini despotça kullanıp halka hem de kendi halkına zarar veriyorsan da her an 'kokoreç' olman söz konusu olabilir.
Kısacası, İnsan kendisine hedefler koyarken gerçekçi olmalıdır. Gerçek olmayan her hedef bir hayaldir ve sadece, ötelenerek acı veren bir umut olarak zamanla insanın kamburu haline gelir.
Eskiden gazetelerin spor sayfalarında haftanın belli günlerinde İstanbul Amatör Futbol Ligi haberleri yeralırdı. Cumartesi ya da pazar günleri oynanan Birinci Lig maçları her ne kadar kendilerine ertesi günü gazetelerin sayfalarında büyük yerler bulsalar da amatörler de bir köşede de olsa spor sayfalarına sızmayı başarırlardı.
Özellikle de 'kafaya' oynayan İstanbul'un amatör takımların kimilerinin neredeyse Anadolu'nun bazı takımlarından bile daha çok taraftarları olurdu. Hele bir de o yıllarda bu amatör takımlardan İstanbul'un daha popüler takımlarına bir futbolcu transferi gerçekleşmişse, işte o zaman amatörlere ilgi daha da artardı.
Bazı gazeteler bu ilgiyi zamanında farketmiş ve amatör maçlara, takım kadrolarına hatta herbir futbolcuya maçtan sonra puan vererek sütunlarını açmıştı. Belirli günlerde sırf amatör maçların oyuncuları bile ''Belki benimle ilgili bir şey vardır'' diye bu gazetelerden satın alırlar böylece de gazetelerin İstanbul tirajlarının artışına bir nebze de olsa katkı sağlarlardı...
Şimdilerde herkes yazar olup okur da kalmadığından ve onlarca kanalın da dünyanın neredeyse bütün ülkelerinden futbol maçlarını canlı yayınladığından ama hepsinden de önemlisi amatörlük artık sadece sözde kalıp her şey bir şekilde profesyonelliğe (ticarete) döküldüğünden olsa gerek, İstanbul Amatör Küme maçlarına dair 'yazılı basın'da tek bir satır bile haber bulmak mümkün değil.
''Herkes bir gün beş dakikalığına da olsa meşhur olacak'' sözü çoktan gerçekleştiğinden, herkesin bir şekilde 'Medya'da kendisine yer bulup da ünlü olmanın tadını çıkartmasından da olsa gerek şimdilerde ne gazeteler tiraj kapmak için amatör futbola yer veriyorlar ne de toprak sahalarda diz kapakları parçalana parçalana topun peşinde koşan abileri babaları gibi günümüz topçu gençleri, semtlerinin amatör takımlarında oynamaya özeniyorlar.
Paranın gücü, tüm bu amatör 'merdiven' sistemini yerle bir etti. Ayağını topa değen, altyapı hak getire diyerek Fener'de, Cim bom'da, Kara Kartal'ta topçu olmaya, milyonlu rakamlarla tanışıp geceleri aleme sabahları da bir ara antreman sahalarına uğramayı hayal ediyorlar.
Telaş, sabırsızlık, emek vermeden her şeye sahip olma arzusu haliyle tökezlemeleri ve başarısızlıkları da peşisıra getiriyor. Onca yıldır bir türlü ekol olmayı beceremeyen ülkemiz futbolunun tesadüfi ve geçici başarılarla oyalanmasının en büyük sebebi bence işte bu amatör futbola gereken önemin verilmemesidir.
Almanların pişirip sofraya sunduğu 'Türk asıllı' futbolcuları devşirmek ve bir kaç yaşı geçmiş ama pili bitmemiş 'futbolcu' ile de bundan iyisi Şam'da kayısı zaten. Eh haliyle topumuz top olmayınca, ulusal takım da sıfırı çekince, gazeteler de ne yapsınlar 'spor magazini' adı altında artık her şeyin suyunu çıkartıyorlar.