- Kategori
- Gündelik Yaşam
Muhsin Yazıcıoğlu'nun ardından
Bu yazımı yazarken çok düşündüm, çok etkilendim. Hatta ağladığımı belirtmek isterim.Gönlümde iki Yazıcıoğlu vardı. Biri Türkiye’nin valisi, sıra dışı bir vali Recep Yazıcıoğlu, diğeri de BBP’ nin Genel başkanı sevgili Muhsin Yazıcıoğlu. Önce şunu kesinlikle belertmek isterim ki ben partici filan değilim. İnsan olarak, kişi olarak Bu iki ismi gönlümde taşıyordum. Rahmetli Recep yazıcıoğlu ile bizzat görüşmüş, birlikte Aydın’da görev yapmış ve zaman gelmiş birlikte yemek yemiştik. Ancak Sevgili Muhsin Yazıcıoğlu ile ne görüşebildik ve ne de bir araya aldık. Sadece onu basında ve medya’da izliyordum. Siyaset yelpazesinde kendisine özgü sağlam ve dürüst bir dik duruşu vardı. İnandığı gibi yaşadı ve mücadelesine devam etti. Basında onunla ilgili çıkan yazıları ve haberleri hiç kaçırmazdım. Yaklaşık 15 gün önce kendisine yeni çıkan kitabım “ <ı>Çanakkale içinde Aynalı Çarşı’ yı imzalı olarak armağan etmiştim. Kitabım kendisine ulaştı mı, ulaşmadı mı bilmiyorum?
Her iki yazıcıoğlu’nun da kaderleri bir oldu. Recep Yazıcıoğlu 8 Eylül 2003 Tarihinde Ankara’ ya giderken bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı, şimdi de BBP genel başkanı sevgili Muhsin Yazıcı oğlu Kahramanmaraş’tan Yozgat- Yerköv’e giderken kiraladığı bir Helikopterle 25 Mart 2009 günü karlı, tipili sisli bir havada düştü. Beraberinde Erhan Üstündağ ( BBP Sivas İl Başkanı), Yüksel Yancı ( Meclis Üyesi Adayı), Murat Çetinkaya ( Meclis Üyesi Adayı), İsmail Güneş ( İHA Muhabiri ve pilot Kaya İstektepe ile birlikte Kahramanmaraş’tan çıkarken Göksun’un Döngel köyü yakınlarındaki Keş Dağı mevkiinde onları taşıyan helikopter bilinmeyen bir nedenle düştü. Yaklaşık üç gün aramalara rağmen ancak 47 saat sonra düşen uçağın en kazına ulaşılabildi. Cesetleri üzerinde iki parmak kadar buz vardı. Bu uçak kazasında altı kişi hayatını kaybetti. Seçime bir gün kala cenazesine ancak ulaşabiliyor. Ne talihsiz bir kaza değil mi? Bu kaza cümle Türkiye’yi yasa boğdu. Parti bayrakları indi, propaganda gezilerine son verildi. Seçimler birden ikinci plana itildi. Bütün partiler mitinglerini iptal etti. Bütün partilerin ortak bir zeminde acıları paylaşmaları yerinde ve olumlu bir davranış oldu. Acı ve hüzün birlikte yaşatıldı. Çok seveni vardı, çünkü sevilen, sayılan, karizmatik bir insandı. Tıpkı Recep Yazıcıoğlu gibi. Bir kaza sonucu aramızdan uçtu gitti. Rahmeti rahmana kavuştu.
Muhsin Yazıcıoğlu, devlet ve siyaset adamı idi. 1954 yılında Sivas ili, Şarkışla ilçesinin Elmalı köyünde doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Şarkışla’da tamamladı. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu.(1978). 1968 yılında Şarkışla’da Genç Ülkücüler hareketi içinde yer aldı. 1978’de Ülkü Ocakları genel başkanı oldu. Başarılı ve aktif çalışmalarından dolayı 1980 yılında MHP’de genel başkan müşavirliği üstlendi.12 Eylül 1980 darbesinden sonra MHP ve Ülkücü kuruluşlar davasından yargılandı, tutuklandı. ( 30 Ocak 1981), Mamak Askeri ceza evinde kaldı. 8 Nisan1987 de tahliye oldu. Zor günler yaşadı. Ama inancından geri dönmedi, inandığı yolda asla taviz vermedi. Daha sonra siyasete atıldı. Milliyetçi Çalışma Partisi’nden Sivas Milletvekili oldu. ( 1991). MÇP’ den 5 arkadaşı ile birlikte ayrıldı. 29 Ocak1993 yılında bir grup arkadaşıyla birlikte Büyük Birlik Partisini kurdu. Bu partinin genel başkanı oldu. 24 Aralık 1995 ‘te genel seçimlerde ANAP- BBP ittifakı ile tekrar 20.Dönem Sivas Milletvekili olarak parlamento’ya girdi. 28 Şubat 1997 de ANAP’tan istifa ederek tekrar BBP sine girdi ve yeniden BBP’ sinin genel başkanı oldu. 2002, 2003 ve 2006 yıllarında yapılan olağan genel kurultaylarda BBP’ nin hep genel başkanı olarak seçildi. 22 Temmuz 2007 yılında bağımsız olarak girdiği milletvekili seçimlerinde tekrar Sivas’tan milletvekili seçildi. Yeniden BBP’ nin genel başkanlığını üstlendi. Ve nihayet 25 Mart 2009 tarihinde geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş mitinginde Yozgat’a gitmek için bindiği helikopteri Göksün - Döngel köyü yakınlarında düştü ve beş arkadaşı ile birlikte yaşamını yitirdi. Evli ve iki çocuk babası idi.
Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte yolculuk yapan İHA muhabiri İsmail Güneş, nihayet 30 Mart 2009 pazartesi günü cenazesine ulaşabildi. Düşen helikopterden
Devlet ve siyaset adamı Muhsin Yazıcıoğlu için daha çok şeyler yazılacak. Şaibesiz, doğru, dürüst, özgür, dik duruşlu bir dava adamı idi. Demokrat, sözünde duran yiğit bir adamdı. Haksızlığı asla kabul etmiyordu. Türk siyasi hayatı coğrafyasında ender kişilerden biridir. Türkiye için büyük bir kayıptır. Hayatı boyunca etik değerlerimize bağlı kalmış ve hep ön planda tutmuş, ilkeli çizgisiyle, saygın bir kişiliğe sahipti. Şan, şöhret peşinde değildi. Belki bu vefatı makam ve şöhret peşinde koşanlara bir ders oldu diye düşünüyorum. İnançlı idi. Geçici bir makam için siyaset yolunda, arkadaşlarını darağaçlarına götürmeye çalışanların kulakları çınlasın diyorum.
Yazıcıoğlu, İçinde yaşadığı halkın geleneklerine, inançlarına saygılı idi. “Memleketim için bir şeyler yaparım” diye yola çıkmıştı. Tam seçim arifesinde bir helikopter kazası sonucu, beş yol arkadaşı ile aniden aramızdan ayrıldı. “Üşüyorum” adlı şiirinde dediği gibi nihayet en heyecanlı bir dönemde içinde düşlediği “sonsuzluğun sahibine” karlar altında ve üşüyerek geçit, yol vermeyen dağlar ardasında ulaştı. Kardan beyaz kefenlerini giyerek sonsuzluğa uçtu, gitti. Yaradana kavuştu.
Onu her zaman saygıyla ve rahmetle anacağız. Başta Yazıcıoğlu ailesine, BBP teşkilatına, sevenlerine, yüce Türk ulusuna baş sağlığı diliyorum. Onunla birlikte vefat eden yol arkadaşlarına da Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarının acılarını paylaşıyordum.
31 Mart 2009 Salı günü Ankara Kocatepe Camiinde öğle namazından sonra dualarla İstiklâl Marşımızın yazıldığı Taceddin Dergâhı’nda toprağa verildi. Cenaze namazında Anadolu’nun her yerinden gelen sevenleri vardı. Medya haberlerine göre 100 binden fazla insan vardı. Cenaze töreninde devlet erkânıyla birlikte her partiden ve her kesimden insanlar vardı. Gözyaşı sel oldu.
Sözlerimi <ı>“ÜŞÜYORUM” başlıklı şiiriyle bitirmek istiyorum. Çünkü o da üşüyerek, kar, tipi bilinmeyen karlı yollarda hem de donarak, 48 saat kar altında kalarak aramızdan ayrılıp veda etti, mekânı cennet olsun diyorum.
Bir coşku var içimde, bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgâr gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
<ı>Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..
Muhsin Yazıcıoğlu
( 12 Eylül 1980 İhtilali’nin
ardından 7, 5 yıl kaldığı Mamak Cezaevi’nde yazdığı şiir )