Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '22

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Mükemmeliyetçilik

Mükemmel olma arzusunu son yılların moda hareketlerinden biri olarak adlandırabiliriz. İş dünyası, okul dünyası, ev dünyası, sosyalleşme dünyası… v.s. Kusursuz olmak, mükemmeli aramak, hata yapmamak, üstün olmak gibi empoze ettirilmeye çalışılan kavramlarla çevriliyiz. Cüceloğlu bir kitabında mükemmeliyetçilikten; “insana kendi değerinin olmadığını, kendi düşünüş ve değerlendirmesinin önemsiz olduğunu hissettiren bir olgu” olarak bahsetmektedir. Newman’a göre ise “Mükemmeliyetçi olmaya çalışan kişi aslında hiçbir şey yapamayan kişidir.”

Önce bu konuya nasıl geldiğimden bahsedeyim. Sabah çamaşır yıkadım ve asma işine giriştiğimde annemin bana nasıl çamaşır asıldığını öğrettiği anlar aklıma geldi. Uzun zamandır çalışan bir birey olduğum için ev işleriyle çok fazla ilgilenme vaktim olmuyor. Dolayısıyla sürekli bir ev hanımı olan birinin benden çok daha iyi ev işi yaptığına eminim. Annem de böyle düşünüyor olacaktı ki her nedense çamaşır asma şeklimi hiç beğenmezdi. Onun yokluğundan mıdır bilinmez bu sabah daha bir özenle astım çamaşırları. Annemin sözlerini tekrar tekrar geçirdim zihnimden. Düşündüm; bu işi mükemmel bir şekilde mi yapmalıydım yoksa işimi görecek kadar bir vakte mi sığdırmalıydım. Çünkü bu işi mükemmel yapmak demek 10 dakikalık bir işin 20 dakikaya uzamasıydı. Fakat ben bu işi 10 dakikada yapıp diğer 10 dakikaya da başka bir işimi sığdırabilirdim. Neticede işimi annem etrafımdaymış gibi elimden geldiğince özenerek yaptım...

Şüphesiz her insan yaptığı işin dört dörtlük olmasını arzu eder. İnsanoğlunun fıtratı da bunu arzular; her şey güzel olsun, iyi olsun. Günümüz dünyasında da hemen hemen her birey adeta mükemmel olma yarışında değil mi zaten? Mesela: bir futbolcunun en iyisi olabilmek adına çok kez tekrarladığı antrenmanları, bir yazarın defalarca olmadı diyerek tekrarladığı yazıları, kişilerin sosyal medya için fotoğraf yarışları, bir öğrencinin üniversitede en iyi puanı tutturabilme çabası… vs. Mesleğimiz ne olursa olsun onu istekli ve özenli bir şekilde yerine getirdiğimizde sonuç zaten bizi tatmin etmiyor mu? “Ne yaparsan yap ama en iyisini yap.” sözünü aklımıza getirelim. Yarış halinde olup kendi yaptığımızın bile daha iyisine ulaşmaya çalışmak, hatta ilk yapışta hatasız bir ürün ortaya çıkarma durumu sorunlu bir durum olarak algılanmakta maalesef. Yaradılışımıza aykırı davranmak, mükemmel olmak ve hatayı kabul etmeden hareket etmek aslında yapacağımız işin sonunu getiremeden hüsrana uğramak olabilir. Uzmanlar, mükemmel olmaya çalışmayı depresiflik ve mutsuzluk bunalımı olarak adlandırmaktadır. Bu rahatsızlığın oluşumunu; çocukluk tecrübelerimiz, iş tecrübelerimiz, hayat tecrübelerimiz, yaşam görüşümüz ya da yarış halinde rutinimiz de tetiklemiş olabilir.  Bizlere; mükemmel olmazsam ya da yaptığım işi mükemmel yapmazsam etrafımdan eleştiri alırım ya da hata yaparım endişesi hakim olmaktadır.

Mükemmel olmaya çalışarak kendimizi tüketmeyelim, üretken olmaya çalışarak geliştirelim. Alışkanlıklarımızdan bir anda vazgeçmek mümkün değil tabiî ki, fakat kötü alışkanlıkları tespit edip o minvalde bir iyileştirmeye başvurmak mümkün. Hata yapabileceğimizi kabul etmek, Allah’ın bize özür dileme ya da tövbe edebilme imkanını vermesi de bu işin en güzel örneği bence. Dört dörtlük olmamız beklenseydi tövbe ve özür kapısı aralık bırakılmazdı. Her şeyi iyi yapmaya çalışmak, hakkını vererek üzerine düşmek mükemmeliyetçilikle karıştırılmasın. Elimizden gelenin en iyisini yapmaktır asıl mesele, elimizden gelmeyeni yapmaya çalışmaksa eziyettir kişiye. Şüphesiz tevekkül halinde olmak da en güzel hediye.

Selam ve dua ile.

İlknur Şimşek

Eylül22 / İstanbul

 
Toplam blog
: 27
: 189
Kayıt tarihi
: 22.01.13
 
 

Hayal dünyamızda yaşadıklarımız çoğu zaman kendimizi ilgilendirir. Başkalarına anlatmaya kalkıştı..