Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mutaassıplık . 3 : Tutuculuk!

Mutaassıplık . 3 : Tutuculuk!
 

arşivfoto.com


Tutuculuk ne demek, Mutaassıplık  demek? İşte bildiğiniz gibi Muhafazakarlık, o da  bağnazlık, demek… Bu sefer işe tersten başladık. Her zaman Arap’çasını söyler sonra Türkçe’sini eklerdik… Bu kez de böyle… Ha Ali Veli; ha Veli Ali… Bazen düşünüyorum: ”Mutaassıplık” ile “Muhafazakarlık” arasında hiç fark yok mu diye? Elbette vardır. Mutlaka vardır. Zaman içinde sözcükler kendi anlamlarını zenginleştirerek kendi yollarına giderler… Aralarındaki ince ayrımcıkları siz araştırın.

Tutucu da neyin tutucusu bu böyle… Belki her şeyin..!

Tutucu sözcüğünün yakın anlamlı  karşılıklarını yokladığımız zaman, daha başka şeyler de çıkıyor ortaya: Muhafazakar;  gerici; gelenekçi; bağnaz; stotükocu; yobaz, softa…

Yani memleketin hali belli. Bakıyorsunuz:

Cemaatçılık almış yürümüş… Memleketin bütün kalelerini teslim  almış…

Tarikatçılık zaten milletin kalbine girmiş, beynine yürümüş…

Osmanlıcılık eskiden beri şanlı bayrak gibi önümüzde…

Müslüman Kardeşlik derseniz bütün Arap dünyası bizim Müslüman kardeşimiz… Gerçi onlar bizi kardeş kabul ederler mi etmezler mi, pek belli değil…  Öbür taraf ise iyice şüpheli..

Daha neler neler var: Büyük Doğucu’luk..  Talibancılık; Hizb-ül Tahrir; irtica amenna…

Hallac-ı Mansur’dan Nesimi’ye, Menemen katliamı, Şeyh Sait olayı,  Maraş’ta öldürülenler; Sivas’ta yakılanlar… Bizde (ve dünyada) bu gerici, tutucu adamlar tarafından zehirlenen, yakılan, derisi yüzülen, etleri lime lime edilerek öldürülen çok sayıda düşünür  ve ilim adamı vardır, sayısı belirsizdir.

Bizde işler Gazali’nin olumlu düşünceyi inkar etmesi ve bütün filozofları gavur ilan etmesiyle başlamıştır.

Muhafazakarlık, bir bakıma yandı döndücülüktür. Açıkçası iki yüzlülüktür.

Şunlara Bakalım:

1.Muhafazakarlar, sanki kadın haklarına saygı gösterirler ama kadınların bohçalanmasından yanadırlar; Meclis’te de kadınların oranı göstermeliktir. Gerçekte ise bütün kadın hakları çiğnenir ve her gün bir sürü kadın öldürülür ve bizde adeta normal karşılanır. Onlar ancak kapalı kadınların haklarını korurlar.

2. Demokrasilerde Gösteri haktır. Ama Muhafazakarlar en ufak gösteriye bile katlanamazlar. Ellerindeki silahlarla, bütün güçleriyle yüklenirler. Bu arada 8 vatandaş dünyasını değiştirir. Bütün Dünya ayağa kalktığı zaman, zeytinyağı gibi hemen üste çıkılır: “Siz yaptığınız zaman oluyor da, biz biber gazı sıktığımızda niye olmuyor..” diye kafa tutarlar.

3. Muhafazakarlar Yargıyı ellerinde tutmak isterler ama bazen Yargı ellerinden gidebilir ve o zaman öyle mahkemeler kurulur öyle kararlar alınır ki; baştaki yöneticilerin bile gözleri faltaşı gibi açılır. Ne yapacaklarını ve halka nasıl anlatacaklarını bilemezler.

4. Muhafazakarlar, sanki vatanın ve milletin bütünlüğünü isterler gibi görünürler de “Millet” lafı ağızlarından hiç çıkmaz… Ayrıca, sadece belli bir mezhep adına hareket ettiklerinden diğer mezhep ve din mensupları giderek yabancılaşırlar ve  ötekileşirler. Sonuç: memlekette sekter grupların oluşmasıdır. Çünkü “Laiklik” ilkesi onlara göre “Dinsizlik” ilkesidir; onun ancak imansızlar benimser.

5. Muhafazakarlar arasında şeriat özlemi canlıdır: “Fatih camisinde Cuma namazından sonra toplanan bir grup, “Ne darbe, ne Demokrasi biz ümmetten ve hilafetten yanayız.”, “Kahrolsun Demokrasi, geliyor Hilafetin sesi,” yazılı pankartlar açmışlar. Tekbirlerle yürüyüşe geçen grubun içinde RTE’nun oğlu Bilal Erdoğan’da varmış; güvenlik güçleri bu gösteriyi seyretmekle yetinmiş.”  ( Cumhuriyet 17.8.13) . Bu manzara , Muhafazakarların şeriat yanlıları ve Hilafetçilerle aynı çizgide olduğunu göstermektedir.

İşte Muhafazakarlık yanından manzara-i umumiye budur. Daha başka ayrıntılarını ve başka panoromaları her yerde bulabilirsiniz. Özellikle gazetelerinden kovulmuş  gazetecilerle konuşmanızı dilerdim.

Bu manzara bir süre gidecek. Ta ki, milletin aklı başına gelinceye kadar. Ondan sonra , Atatürk’e ve Ulus-Devlet anlayışına geri dönülecektir. “Laiklik” geri dönülmez bir ilke olarak benimsenecektir. Bunlar, Türklerin ve Türkiye’nin acı günleri, parlak laflara kanmazsak…

Şunu bilmeli, “Muhafazakarlık”, “İlericilik”in tam tersidir. Ulusalcılar, ekonominin efendisinin milletin kendisi olmasını isterler; Muhafazakarlar, dış güçlerle birleşerek ülkeyi, tüketim ekonomisinin kollarına terk ederler. Ülkeyi yavaş yavaş her yanda oluşmuş tekeller yönetmeye başlarlar. Başta Enerji ve akaryakıt kollarında.

Muhafazakarlık, şehirli gibi yerine, köylü gibi düşünmektir… Ama köyü düşünmemektir. Aslında Muhafazakar, ne yapıp yapıp kendini düşünür. Kendi çıkarlarını çok güzel kollarlar. Ve bir şebeke gibi çalışırlar. Çünkü ülkeyi  bu mafyanın kolları yönetmeye başlamıştır, ya onlardan biri olacaksın, ya karşı duracaksın. Karşı durursan, sonunun ne olduğunu biliyorsun!

İşte bizim Patagonya’da işler böyle yürüyor. Ya sizin orda?

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..