Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '18

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Mutluluk Bir Seçimdir

Mutluluk Bir Seçimdir
 

20 Mart Dünya Mutluluk günüymüş. Ben de yeni öğrendim. Aslında tek güne sığdırılan temaları destekleyen biri değilim. Sadece bu durumu vesile kılarak anlattıklarına gönülden inandığım ve çok severek okuduğum Nil Gün’ün “Küçük Pembe Mutluluk” kitabından alıntılar yaparak konuyla ilgili paylaşımda bulunmak istiyorum. 
 
Gerek sohbet ortamlarında gerek koçluk görüşmelerinde ne istediğimize dair sorular soruyoruz, üzerinde konuşuyoruz. Hatta kendimizle baş başa kaldığımızda ve ne istediğimizi düşündüğümüzde. Ve nihayetinde hepimiz mutlu olmak istiyoruz. Ne yaparsak yapalım yaptığımız her şeyin altında yaşam boyu mutlu olma arzusu yatıyor. Para, estetik ve fit görünmek, şöhret, güç, aşk … sahip olmak istediğimiz her neyse hatta inzivaya çekilip sürekli meditasyon hali içinde olmak bile mutlu hissetmeye yetmiyor. Evet mutluluk ve mutsuzluk aslında beynimizi nasıl kullandığımızla ilgili. Hepimiz zaman zaman olumsuz duyguların içine giriyoruz ki bunların da bize öğretmek istediği, işaret ettiği şeyler var. Ama bu olumsuz duyguların içine saplanıp kalmak bize mutsuzluk yaşatıyor. Oysaki pozitif duygular içinde olduğumuzda daha üretken oluyoruz, ilişkilerimiz daha sağlıklı oluyor. Ne kadar mutluysak bağışıklık sistemimiz o kadar iyi çalışıyor, hücrelerimizin kendini yenilme gücü bile duygularımızdan etkileniyor. 
 
Nil Gün’ün de kitabında vurguladığı gibi “Sayısal lotodan para çıkması, okuldan başarılı mezun olmak, işimizde statülü bir halde olmak, aşık olmak kendimizi mutlu hissettirir. Ama tüm bunlar dış etkenli mutluluklardır. Ve bir süre sonra mutluluk duygusu yerini başka duygulara bırakır ve geçicidir. Tüm duygular doğası gereği geçicidir. Ne kızgınlık, ne hüzün, ne neşe, ne sevinç süreklidir. Aynı gün içinde pek çok duyguyu peş peşe yaşarız. Mutluluk gün boyunca lay lay lom yaşamak değildir. Tek istediğim mutlu olmak dediğimizde “doyumlu bir yaşam istediğimizi” ifade ederiz. Doyumlu yaşamı olan insanlar da tüm duyguları yaşarlar; olumlu ve olumsuz. Ama doyumlu yani mutlu insanla, mutsuz insan ya da pek mutlu olmayan insan arasındaki fark, bu duyguların hangi oranda yaşanıldığıdır. Kendini mutlu hissetmeyen insanın ağırlıklı olarak yaşadığı duygular olumsuz duygulardır. Ne gibi? Kıskançlık, kendini yetersiz hissetme, önemsiz ve değersiz hissetme, yalnızlık, kibir, öfke gibi düşük frekanslı duygular. Bu düşük frekanslı duyguların enerjisi düşük olduğu için bedenimizin enerji ihtiyacına yetişemez; kendimizi yorgun, halsiz, bıkkın, bitkin hissederiz. Hatta “İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor” modu yaşanır ki bu da eşittir yaşama küsmektir. Oysaki sevecenlik, neşe, cömertlik, şükür, coşku, sevdiğini ve sevildiğini hissetme gibi olumlu duygular yüksek frekanslı olup bizi enerjik ve canlı kılar. Mutluluk yüksek frekanslı enerjinin varlığımızda dolaşmasıdır.”
 
Yine kitapta bahsedildiği üzere “Öfkeli insanların dilinde yılanın dilinde bulunan zehrin benzeri oluşuyor. Aynı zehre kızgın boğaların bedeninde de rastlanıyor. Öfkeli bir insanın nefesi, içinde böcek olan bir tüpe üflendiğinde böcek ölüyor. Sıkça öfkelenen insanın bedeninde ürettiği zehirle kendisini nasıl zehirlediğini düşünün. Komşusu, rakibi, düşmanı hakkında olumsuz düşünceler içinde olan kişi önce kendini zehirler, mutsuz olur, kendi düşmanı olur ve yavaş yavaş tükendiğini hisseder. Kendisi ve başkası hakkında olumlu düşünceler içinde olan kişi ise önce kendini besler. Mutlu hisseder ve kendisiyle dost olmaya başlar. Gittikçe geliştiğini, çoğaldığını düşünür ve yaşamdan doyum almanın hazzını yaşar.” 
 
Evet o yüzden mutluluk bir amaç değil yaşama verdiğimiz olumlu tepkinin duygusudur. Mutluluk bir seçimdir ve aslında her gün uyandığımızda bu seçimi bilinçli ya da bilinçsiz olarak zaten yapıyoruz. Öyleyse siz neyi seçeceksiniz?
 
 
Toplam blog
: 16
: 349
Kayıt tarihi
: 01.10.16
 
 

Anlam odaklı yaşayan, hayatı sorgulayan ve değer veren, samimi, meraklı, ilgili, duyarlı, duygusa..