Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '14

 
Kategori
Deneme
 

Namus ve şeref gerçekten ölmeyi ve öldürmeyi gerektirecek kadar önemli mi?

Namus ve şeref gerçekten ölmeyi ve öldürmeyi gerektirecek kadar önemli mi?
 

Kerim Korkut geldi, yapmayın etmeyin devri bitti. Araştıracağız, inceleyeceğiz; atıyorum kendimizin ya da yakınlarımızın namusu gerçekten icabında ölmemizi veya öldürmemizi gerektiriyorsa öleceğiz ve öldüreceğiz. Kimse bize katil falan demesin; öyleymiş ne yapalım.

Namus ve şerefin literatürdeki tanımına hiç bakmayın; çünkü halk içinde bilinen haline uymuyor. Şeref kendimiz ve ilgili olduğumuz kimselerin kabul edilmez/ edemeyeceğimiz davranışlardan korunması için konmuş bir öğreti/değer. Namus ise yine kendimiz ve ilgili olduğumuz kimselerin bedenleri ile ilgili bir meşru müsaade söz konusu olmaksızın, cinsellik anlamında kabul edilmez/ edemeyeceğimiz davranışlardan korunması için konmuş bir öğreti/ değer. Bunlar benim tanımlarım.

İnsanların çoğu hala bugün bile bu iki değere bağlı; özellikle namus. Bir nevi kanun ve kanunda da yer alıyor; yaptırımı var. Şeref konusuna giren istenmeyen bir davranışınız halinde karşınızdaki bilgi, kültür ve yetişme şekline bağlı olarak bir tepki/ refleks ortaya koyabiliyor. Keza namus konusunda da durum aynı. İnsanlar bu iki nedenle ölüyor öldürüyorlar.

Dinin özellikle namus konusunda affı yok. Recm emrediyor, affedilmez günah diyor. Fakat uygulama dinin de gevşek uygulanmasına paralel olarak bu kadar katı değil. Bugün ülkemizde namusa aykırı davranan kimsenin mutlaka ölümle cezalandırılması gerektiğini düşünenlerin oranı %20’yi geçmez. Geri kalan uyarma, hapis, kovma, dövme, boşama gibi cezalardan yana. Özellikle kadınla erkeğin ikisinin de isteyerek yapması halinde hiç suç olmaması gerektiğini düşünenler de var. Öyle ki zina kanunlarımıza göre suç bile değil.

Burada şöyle bir durum çıkıyor ortaya, din ve toplumsal düşünce şeref ve namus konusunda tavizsiz, hassas. İnsanların bir kısmı ise böyle değil. Sizin öldüreceğiniz yerde onlar icabında kendileri yapıyorlar, yapana ve yapılana göz yumuyorlar, normal karşılıyorlar, gülüp geçiyorlar. Örneğin onur kırıcı bir davranış ya da namus ihlali durumlarında dövmüyor öldürmüyorlarsa bu halde din ve toplum yargılarına göre bu kimseler affedersin şerefsiz ve namussuz mu oluyorlar. Belki size göre öyle ama onlar kendilerini hiç öyle kabul etmiyorlar.

O halde namus ve şeref kutsalın/törenin /toplumun kabul ettiği haliyle herkesçe kabul edilen değerler değil,  ya da insanların bir kısmı bu kurala ancak bu kadar uyabiliyorlar veya uymak istemiyorlar. Ama bunlar insanlara mükellefiyet/sorumluluk yüklüyor. Sonuçları var. Kavgalar çıkıyor; ölen, yaralanan, cinayetler… Din gibi bir şey bunlar, hatta daha da tabu, emredici, ölümcül.

Din ya da toplum bu disiplinleri neden ortaya koymuştur? Elbette kutsala doğru ya da yanlış diyemeyiz; ama işin özünü irdelemek hakkımız. Yani şeref (onur) diye bir olgu var mı? Bu olması gereken bir şey mi? Tanıdığınız ya da bir başkası yolda giderken bilinçli olarak pantolonunuzu indirdi. Ne yaparsınız? Rahatsız eden bir davranış değil mi? Bu davranışın haysiyet meselesi yapılması gerekir. Çünkü her ne kadar samimi insanlar ve küçükler arasında çocukça şakalar olabilirse de bu ne yandan bakılırsa bakılsın ayıp ve rencide edicidir. Yalnız bir yerde ayıp ve çirkin niyetler akla gelebilir, herkesin içinde ise rezil etmek ve aşağılamak olarak algılanmalıdır. Keza aleni cinsel davranışlar da rahatsız edicidir. Ancak biz rahatsız olabiliriz ama kadın erkek birbirlerini istiyorlarsa memnun olabilirler. İzin verilmez, ayıp karşılanır, tepki gösterilir, kavgaya hatta ölüme sebep olur ama şerefte açık günah yoktur. Namusta ise ayrıca günah da vardır.

Bedeli ne olursa olsun namus da şeref de hayatın içinde var. Ben ikisi için de ölmem ve öldürmem. Vatan uğruna savaşmam şeref için değil ülkemi kaybetmemek içindir. Şeref ve namus bu formatta kaldığı sürece insanlara acı vermeye devam edecektir. Bir kadına güzel diye laf attınız. Caddede sokakta olmadığı için herkesin içinde utanma durumu yok. Din ve töreyi bir yana bırakırsanız, muhatabınız da memnun kalmışsa yapılan davranışın rahatsız edici olmadığını düşünebilirsiniz. Din ve töreyi bir yana bırakırsanız diyoruz; çünkü insanlar bunlara uymak mecburiyetinde değiller. Uymak isteyen uyar.

Namus ve şeref böyle kalsın diyemeyiz. Mutlaka önemli ama kişiye göre, yerine göre, duruma göre. Kadınla erkeği yatakta yakalamadığınız sürece bir namus ihlalinden bahsedemezsiniz. Sen daha sokakta konuşurken öldürüyorsun. Din yasak edebilir; uymayanları cehennemde yakar. Bu dinin mensupları (yahut da dine bağlı olanlar, dini yaşayanlar) kendileriyle sınırlı olmak kaydıyla dinin emirlerine uyarlar ve namussuzluk denilen eylemlerden uzak dururlar. Bazıları dinin mensubu olduğu ve namusu şerefi kabul ettikleri halde uyamazlar/uymak istemezler; bu da doğru; çünkü hiçbir şey hiç kimseye mecbur edilemez. Kimileri de serbest hayatı benimsemiş, yaparlar, ederler, toleranslıdırlar, hassas davranmazlar falan. Bunların davranışı da normaldir. Çünkü insanların tercihleri/yönelişleri sınırlandırılamaz (olumlu anlamda)

Şeref ve haysiyete dokunacak davranışlar toplum içinde yapılmadığı sürece tepkinin şekli yapılana bağlıdır. Kötü niyete bağlı açık aşağılama/küfür/hakaret yoksa (hatta bazen varsa bile-söz uçar gider, ne olacak ki) biz size yapılan söz ve davranışı duymayın, görmeyin diyoruz. Bir kişi size şerefsiz demekle şerefsiz olmasınız.

Toplum içinde yapılan onur kırıcı söz ve davranışların affı yoktur. Yeni düzenimizde bu davranışlara küçük suçlar kapsamında (tabi durum farklıysa suç da farklı olur) bir (1) yıl hapis cezası verileceği bilinmelidir.

Namus ihlali ya da namussuzluk sayılacak eylemler nikâhlı eşler arasında bile olsa alenen yapılamaz. Ancak bunlar kadınla erkeğin çıplak halleriyle yatak işleridir. Yani sarılmış, ayrılırken eşini, sevgilisini öpmüş, el ele tutuşmuş gibi tamamen normal haller suç oluşturmaz. Ha günahtır, sen yapma; ama yapana karışamazsın. Parkta sevişmek, üstsüz gezmek, çıplaklar kampı, giyimini rahatsız edici (kişinin mahrem yerlerini göstermedikçe rahatsız edici olarak kabul edilmez) boyutlara vardırmak suçtur ve yapanlar dediğimiz şekilde cezalandırılır.

Cinselliğin anlattığımız yönleri resim, kitap, film, video, afiş vs ile serbestçe verilebilir. Parkta cinsel içerikli kitap okuyabilirsiniz; fakat porno seyredemezsiniz. 21 yaş altı özel korumaya tabi. Her şey yasak değil ama sınırlı.

Namus ve şerefi toplumsal bir kural olarak görürsek işin içinden çıkamayız ki zaten bunların esasında kişisel olması gerekir. Toplumsal yapan biziz. Din töre böyle diyor, o zaman herkes uymak zorunda. Uymazlarsa zorla uydururuz. Görüyorsunuz sonu kavga. Tasarruf tercihini kişilere bırakırsanız sonuç daha iyi. Kişiler bu disiplinlere kendi istekleriyle uyarlar ya da uymazlar.

Namus ve şeref konusunda en büyük sorun kişilerin kişilere müdahalesi. Düzenimiz 21 yaş üstüne- kendi öz çocuğunuz bile olsa- bu müdahaleyi yasaklıyor, kişilik haklarına müdahale sayarak bir (1) yıl hapisle cezalandırıyor.

Namus ve şerefin ölmeyi ve öldürmeyi gerektirdiğini söyleyenler tedavi edilecek hasta, eğitilmeleri lazım gelen insanımsı yaratıklardır. Bu konularda yazdığımız yazılar anlayamadığımız nedenle site tarafından yayınlanmıyor. İhtimal ki kişilerin ahlaklarına söz ettiğimizi düşünüyorlar. Bu konuların ülkemizde pek konuşulmadığı ama öte yandan çoğu sorunlarımızın buradan kaynaklandığı malum. Bu durumda site daha özgürlükçü davranıp toplumumuzun en önemli konusunun yazım platformlarında derinlemesine tartışılmasını sağlamalıdır. Merak etmesinler, iki söz söyledik diye kişilerin onuruna, ahlakına bir şey olmaz. Hatice ablanın pijaması kirlenmiş desen onu bile yayınlamıyorlar. Bu konular yüzünden insanlarımız acı çekiyor, ölüyorlarsa ben yazarım arkadaş. 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..