Ne isterler evlilik programlarından

Kanalın biri ağzı iyi laf yapan bir sunucu hanım buldu ve belli bir format içinde hanım ve erkek misafirlerini kabul ederek onlara eş bulmaya çalıştı. 

Format anladığım kadarıyla , Allah için çok tutuldu. Memlekette ne kadar çok evlenmek isteyen, evde kalmış, evlenmek şansını bulamamış vatandaş varsa , evlenmek için sıraya girmeye başladılar. Program öylesine tuttu ki , programı sunan hanım kendisini ağır satmaya başladı , istediği parayı vermeyince de kanal değiştirdi. 

Programa büyük talep olunca, “rating”ler tavana vurunca; öteki kanallar da birbiri ardı sıra tanınmış isimleri “Evlilik Programı” yapmaya yönlendirdiler. 

Programların belli bir sıralaması var. Önce kadın ve erkek kendilerini tanıtıyorlar. Sonra dışardan telefonla talep oluyor ve davet edilirse , talep eden stüdyoya gelip istediği kişiyle tanışıyor. Kısa bir süre içinde ısınma olursa, birlikte kahve içmeye gidiyorlar ; sohbet ediyorlar … Bir süre sonra anlaşma olursa, Kanal masrafların bir bölümünü yüklenerek çiftlerin nikahını kıyıyor… 

Bu çeşit bir evlilik, topluluğumuzun alıştığı bir biçim değildir. Fakat dünya değişiyor. 30 yıl önce Türkiye’de böyle ne TV programları vardı; ne de İNTERNET … Şimdi insanlar toplum hayatından kaçıp kendi içlerine evlerine kapanınca , diğer insanlarla tanışmak için yeni aletleri kullanmanın önemine inandılar. Eskiler , istediği kadar, “Olmaz böyle şey..” desin… yapılan uygulamalar gösteriyor ki… Oluyor. Artık insanlar , İNTERNET’le veya TV ‘la tanışıp evlenebiliyorlar… Belki Televizyon formatı daha iyi… Çünkü herkesin gözü önünde oluyor… Kişiler kendilerini pek fazla saklayamıyorlar… 

Fakat evlilik taleplerinin çoğunun “İkici bahar” denilen, eşlerini kaybetmiş , 50-60 yaşlarındaki insanlardan gelmesi dikkat çekici bir olaydır. İnsanlar yaşlılıklarında yalnız kalmak istemiyorlar. Mutlaka hayatlarını paylaşmak istiyorlar ama kolay kolay da böyle bir ikinci evlilik için hayatlarını riske atmak istemiyorlar. Onun için 60 yaşındaki bir bayın, 8-9 bayanı beğenmediği çok oluyor. 

Tabii , insanların bir bölümü de eğer ilk evliliklerinde başarısız iseler, ikinci teşebbüslerinde çok korkuyorlar ve riske girmek istemiyorlar… Ama her evlilik bir risktir. Ön koşullar mükemmel olsa bile, evlilik neler getirir bilemezsiniz? Bunun bilincinde olan insanlar “hele bir şansımızı kullanalım, “ diye geliyorlar , fakat çoğu da bir süre sonra işi eğlenceye vurup, salondakilerle kaynaşıyor, gülüp eğleniyorlar… Evlenen yok mu, arada sırada oluyor… Ama önemli olan ; ekran başında oturan seyirciler…Kanımca onlar daha çok eğleniyor; daha çok dedikodu yapıyorlar…Katılım çok fazla… 

İşin en komik yanı da , herkesin birbirinin burcunu öğrenmeye çalışması, “Senin burcun ne? Senin burcun ne? ..” Sanki burcunu bilmek her şeyi halledecek… Burç meselesi bir falcılık olayıdır… Kahve falına ne kadar inanıyorsanız, burca da o kadar inanılır. Aslı faslı olmayan bir işe, kişilerin bu kadar tutunması çok garip.. İnsanımızın hala gerçeklerin ötesinde yaşadığının bir delilidir. 

Diğer bir mesele ; “Senden elektrik alamadım…!” meselesi.. Kadın , karşıdakinden hoşlanmadıysa hemen bastırıyor , “Kusura bakma , ben senden elektrik alamadım…” Bunu biraz da inanarak söylüyorlar. Oysaki elektriği insanlar kendileri yaratırlar. Tanışırsınız. Eğer kişiliğiniz güçlüyse, elinizdeki kozlar kıymetliyse , karşıdaki o yemlere gelir. 

İlk adımda , korkup, “Elektrik alamadım, “ demek, biraz da işi yokuşa sürmektir. Ama aslında söylenmek istenen . “Canım kardeşim, senin eğitimin ne, aldığın para ne , , , bu parayla evin elektriğini bile ödeyemezsin…” demek istiyorlar çoğu kez… Tabii , anlayana… Yoksa ipsiz sapsız bir adam gelip, dünyalar güzeli bir bayana talip olabiliyor.. Gönül bu… İster… Ama , ”Bir kızı 20 kişi ister, birine kısmet olur…” Evet , programlar açık Pazar… Niye olmasın..? Çok modern, eğlenceli; tam Türk işi, Alaturka…. Çalgılı çömlekli öyle yürüyüp gidiyor… Bırakın , vatandaşlar eğlensin, biraz da evlensin… Kim ne diyebilir… Ama bazı Bakanlarımız bu işe kızıyormuş… Onlar neye kızmıyorlar ki Allahaşkına ?