Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

03 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ne kadar gerçek kendimdeliğim?

Ne kadar gerçek kendimdeliğim?
 

%99 kendimim ve bundan da adım gibi eminim. %1 i yabancılara gösterdiğim, samimi olmayan samimiyetim. Lafımı esirgemeden geldim bu güne kadar bundan sonra da esirgemeyi düşünmüyorum. Ne büyük müdür diye önünde eğildim kimsenin ne de vekilinin. Allaha ulaşmak için ne etek öpmeye ihtiyaç duydum ne de aracı tanımaya. Ne yaşı büyük bildim, haddini bilmediğinde büyükler ne de zengin akrabalar ne de zengin kocaydı derdim. (Haşim'e yazdığım yorum)

İnsan olmak önemliydi, insandı önemli olan, insanlıkları ölçüsünde de sevgiler gördüler benden her zaman. Kendi kendiciğime ancak yetinebildim bu güne kadar, şükürler olsun hayat hiç düşürmedi burnumu yere ben de bu yüzden almak için eğilmedim. Ona rağmen hiç sıkıntı çekmedim ne arkadaştan ne de gerçek dostlardan yana. Süreleri aylık değil taa yıllardan bu yana...

Birileri girer hayatlarımıza sevdiğimiz insanlar sebebiyle zaman zaman, biraz iyi davransan... Maharet kendinde sananlarla dolu dünya. Herkes herkesten çok zengin, herkes herkesten daha güzel, herkes herkesten daha bir şeyler zanneder kendini baktıkları dev aynalarında. Bir film seyretmiştim bir zaman, fakir zenci adam zengin beyaz adama "Ben herkes değilim diyorsun ama herkes herkestir" demişti. Ben bu lafa da bayıldım.

Hani çok şanslıyım diyorum ya her zaman, şansımın nereden geldiğini hep bildim. İslamın şartı beş altıncısı haddini bilmektir demiş peygamberimiz. Bu laf yıllardır sakız olmuş ağzımda. Aldım yazdım beyninim silinmeyen bir köşesine, hep ilke edindiklerimin yanında sürekli kullandım. Haddini bilme aşısı olsaydı aynı grip aşısı gibi keşke. Haddini bilmeyen atıyor ortaya bir lafı, ne yaşına ne de yaşadıklarına bakmadan, karşılığında hoşlanmadığı bir söz duyunca da küsüyor haspam(lar). (Yağmur Zamanı'na yazdığım yorum)

Halbuki yaşımız miktarınca, yıl başına tek iyi bir fikrimiz olsa zaten iyi bir insan olmak için yeterince emek vermiş oluruz. Altmış yaşına gelip de; çıkarın çocukluk ve cahillik yıllarını, kırk tane iyi fikrimiz olsa bize yeter de artar aslında. Bir bakıyorsun neye yaşadığını bile bilmeyen insanlar sürüsü dolu ortalık ne yazık ki! Yetmiş yaşındayken kartal gözleri gibi karanlık da görmesi gerekenler bile görmeyen gözlerle bakıyorlar hayata.

Hayatım boyunca üretime inandım. Üretim olmadan ortaya bir şey çıkmayacağını, pazarlama için mutlaka elde malzeme ve/veya hizmet olması gerektiğini düşünmüştüm. Üretirsen karnını doyurursun. Üretirsen bir şeysindir. Üretirsen ruhunu beslersin. Üretirsen çalışmış olursun. Üretirsen var olursun. Üretirsen güzelleşir bulunduğun yerler, bulunduğun yerlerde aç kalmazsın…

Evet bu gün hala üretimin varlığına inanmakla birlikte çok iyi bir pazarlamayla aslında işlevsel olmayan mal-hizmet işlevselmiş gibi gösteriliyor. Hatta elde olmayanlar bile varmış gibi pazarlanabiliyor insanlar arasında. Bu yaşımda bunu öğrendim.

Senelerce oturup, hiç bir iş yapmadan yaşadıktan sonra yaşlılıklarında bile hala gitmeyen yorgunluklarını dilden düşürmeyen, her şeyi etrafından bekleyen tembel insanlar tanıdım. Müsaade etsen yapmadıklarını yapmış gibi ve de bitmeyen bir yorgunluk hikayesini durmadan anlatacaklar sana. Bu arada senin yaptıkların hiç mi hiç yok gözlerinde.

Kim yorulmuyor ki yaşadığı hayatta? Hem çalışan, hem okuyan, hem okutan, hafta sonları ayrı işlerde çalışan ve evlerinin tüm işlerini kendileri yapan insanları gördükten sonra… Anlamsız hayatlarına boş anlamlar yüklemeye kalkanlara şaşırdım. Etrafınıza dikkatli bir bakın mutlaka vardır bir-iki tane bunlardan. Öyle bir pazarlama içindedirler ki, bilmeseniz hakikaten bir şeyler üretmiş sanırsınız.

Bir yazı okudum blogda, sorular vardı peş peşe, bütün soruların cevaplarını net olarak bilmeme rağmen yine de sorguladım kendimi, bir şey atlamış olabilir miyim acaba diye. Olduğum gibi olmuşum her zaman, elbette kendimi bir şeyler sandığım zamanlar oluyor ben de çiğ süt emmiş insan soyundanım. Sorup sorgulama sonunda kendimden memnun kalarak yazıyorum yorumu.

Hiç mi kusurlarım yok peki? O kadar çoklar ki ben bile çekemiyorum kimi zaman kendimi. Ama haddimi bilerek, ne hakkım olmayanı talep etmişim ne de olmayanları varmış gibi göstermemek yüzünden yine bir şeyler zannettim kendimi. Sonuç mu? %99 kendim gibiyim.

NOT: Bu yazı Haşimce ve Yağmur Zamanının yazdığı yazılara yazdığım yorumlardan derlenerek ortaya çıkmıştır. Kendi kendimin telif hakkını korumak için bu not yazılmıştır:)

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..