Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '09

 
Kategori
Deneme
 

Ne oldu da bu değişim uyandı içimde?

Ben meraklı bir insanım bu kadın milleti laftan niye anlamıyor???

Latife Tekin’in Muinar romanında Elime’nin içinde bir kocakarı uyanıyordu benimse bugün biri uyandı içimde. Muinar kadar yaşlı değil daha doğrusu yaşını bilmiyorum fakat öyle nasihatlar filan vermiyordu. Sanki sürekli böyle şeyler yaşıyormuşum gibi nedense hiç yadırgamadım. Önce hazırlandık; havuza gittik birlikte. Bütün antrenman boyunca içimde şarkılar mırıldandı. Berrak sudaki kırmızı balıııııık; sana canım demek için, canımdan bir parça ve ışıksız gecelerin sessiz özgürlüklerini verdiiiim, dışı sevda içi zindan değiliiiiiim artııııık. Gözlerimden sızan güvensizliği, kuşkuyu hiç bu renk bir sevgiyle yenmedimmmmm! Başladı söylemeye. İlk başlarda iyiydi fakat sonraları antrenmana odaklanamadım sus dedim sonra söylersin.

- neden rahatsız oluyorsun ki sen bu şarkıyı çok seversin, sana birşeyler mi anımsatıyor yoksa dedi kıkırdamaya başladı.

- Ne anımsatıyor olabilir? Dedim

- Bilmeeeem; balıklar ilgini çekiyor ya ondan sordum, dedi

- Ya havleeee dedim işime devam ettim

Havuzdan çıktık; okula doğru gidiyoruz. İn otobüsten dedi. Yolun ortasında. İneyim bari dedim ve indik. Yolun etrafı dağlarla çevrili.

- şöyle dağlara doğru gidelim dedi

yürümeye başladık. Yine tutturdu bir şarkı: Laf anlamaz, söz dinlemez oldu gönlüm; dağlaaaar sevdamı atamadım ben.

Bu şarkıları nereden biliyorsun sen? Bunlar benim en sevdiğim şarkılar dedim.

- biliyorum çünkü ben seninle birlikteydim hep dedi

- benim bundan neden haberim yok peki? Diye sordum

- çünkü kendimi hissettirmek için doğru zamanı bekliyordum. Hep bir koşturmaca, hep bir olay, bir sevda, bir aşk, bir ayrılık acısı, bir dost kazığı derken beni hissedemedin sen. Beni en iyi hissedebileceğin zamanı bekliyordum dedi. Farkında mısın sevdiğin şarkılar hep yaşadığın aşkların özeti gibi. Mesela bu şarkıyı şu birlikte dağlara çıktığın adamı hissettirdiği için severdin, berrak sudaki kırmızı balığı da neden sevdiğin malum sonraaaa diye devam ediyordu ki;

- yaşadıklarımı bana anlatmasan hani ben biliyorum bunları; sen bana bilmediğim şeyleri anlat diyerek kestim lafını.

Karşımıza gelincik tarlaları çıktı. Gel dedi oturalım şu gelinciklerin ortasına.seninle konuşmak istediğim şeyler var.

- hayatın seni nereye sürüklediğinin farkında mısın? Şu sıralar hayatının en duyarlı olduğu zamanlar dedi. Ne oldu da bu değişim uyandı içinde dedi.

- Peki sır değilse söyler misin ne oldu da içimde uyandın böyle dedim

- Benim sorularıma cevap ver önce diye azarladı beni

Biraz düşündüm ve bu değişimdeki en önemli etkeni bulamadım. Bunu farketti ve

- bak verecek bir cevabın yok gördün mü? Hep böylesin sen! Sadece yaşıyorsun körü körüne yaptıklarına bir neden bile bulamıyorsun istiyorsun ya senin için en büyük neden bu! Dedi

- evet! En önemli neden de bu olmalı zaten. Eğer istiyorsak; bu birşeyin en önemli nedenidir. Dedim

- yaaa dedi işte böyle. İçindekileri söylemek için illa birinin seni kışkırtmasına gerek duyma. Evet doğru diyorsun istemen yeterlidir ve en büyük nedendir dedi. En çok hangi huyunu seviyorum biliyor musun, duygularına, yaşadıklarına, geçmişine sahip çıkıyorsun ne olursa olsun dedi

- teşekkür ederim dedim. Ama bu yaşadığım ne? Sen kimsin ve neden ben bunu yaşıyorum?

- Çünkü istedin. İstemek en önemli nedendir öyle değil mi? Dedi ve bir kahkaha patlattı. Sen uzun zamandır içinde bir ses istiyordun yani beni. Ben de geldim işte dedi.

- Hadi gidelim artık geç kalıyorum dedim.

- Kal ne olacak, kendini bu kadar sıkma, sen sorumlulukların, görevlerin var diye sevdiğin adamın en önemli günlerinden birinde yanında olamıyorsun, yanına gitmiyorsun. Peki düşün bakalım o sorumlulukların, yaptığın işlerin, seni o adamın yanındaki kadar mutlu edebilecekler mi?

- Bunlar ayrı şeyler! Herşeyin bir zamanı var hayatta dedim kızmıştım

- Evet! Var ama sen 23 yaşındasın bu günlerin bir daha geri gelmeyecek unutma belki de o adam bir daha onun için özel bir olayda yanında olmanı istemeyecek olabilir dedi.

- Yapabileceğim bir şey yok ben sorumluluklarının farkında olan bir insanım onun yanına gitsem bile aklım işlerimde kalacak dedim

- Her neyse konuşmak istediğim bu değil ister git ister gitme pişmanlığını da sevincini de yaşayacak olan sensin dedi.

- İşime gitmek istiyorum artık dedim

- Peki inatçı keçi yürü! Dedi

Otobüse bindik; okula gelene kadar sohbet ettik. Yaptığım şeylerden konuştuk.

Okula geldiğimizde ben bir an makalelere dalınca saatin geçtiğini farketmemişim. Bir baktım 4.5 saat geçmiş. Ortalık sessiz, içimde bir ses var mı diye dinledim yoktu. Gitmişti...

Sonra bir an içimde bir ses yankılandı;

Akışına bırak herşeyi nasılsa hislerin değişmeyecek. hep istediklerinin peşinden git çünkü bu hayatta yapabileceğin başka birşey yok dedi ve

"Dünyanın ne gücüne gidiyor biliyor musun Elime Senin ırmaklarının, dağlarının yeri yanlış demek istiyor bu insanlar bana, kesiyoruz ormanlarını, doldurup düzlüyoruz kıyılarını, kırıyoruz tepelerinin burnunu işi doğrusuna getiriyoruz biz, beğenmiyoruz aldığın biçimi, acele soğumuşa benziyorsun, güzel olmamış kabuğun. Uçaklarına pist yapacak yer bulamadılar, havalimanıymış!.. Ölsünler, mil çekiliyor mu gözlerine, su kuşları karşılayacak onları, gagaları demir ateşi, ince dağlama geçecekler üstlerinden, sazlıkların yeri doğru muymuş, anlarlar o zaman İçdeniz Faşistleri!" dedi Muinar’dan alıntı yaparak. Kendine iyi bak en yakın zamanda geri geleceğim ta ki sen kendini unutana dek çalışmayı bırakıp; yanında olmak istediğin adamı tercih edene kadar. Dedi ve gitti.

Sarsılmıştım. Acaba haklı mıydı? Fakat ben böyleydim. Aşıktım hem de çok aşık, ama bugünlere gelene kadar çok çabalamıştım şimdi bir kenara atamazdım. Üstelik hiç kimsenin de benden böyle bir talebi yoktu.

Eve gelene kadar sanki hortlak görmüşüm gibi gözlerim kocaman boş boş yürüdüm. Eve geldiğimde biraz müzik dinleyeyim dedim playlistimi açtığımda şok oldum şarkılar sırasıyla;

Luxus- Zonk, Pilli Bebek- Berrak, Oğuz Aksaç- Dağlar.

Karar vermek için biraz düşünmeye ihtiyacım olduğunu farkedip, açtım müziği sonuna kadar;

BEN MERAKLI BİR İNSANIM BU KADIN MİLLETİ LAFTAN NİYE ANLAMIYOR YARDIMSIZ DAHA NE KADAR YAŞARIM BİLMEM ARTIK BAŞIM ZONKLUYORRRRR!!!

Efendim biraz saçmalamış olabilirim ama paylaşmak istedim bugün de böyleydim işte:))


Haftasonu yapılacak olan Türkiye Dinamik Apnea Şampiyonası’nda Devrim Cenk ULUSOY’a başarılar dilerim. Tüm kalbim ve şans meleklerim onunla olacak...


 
Toplam blog
: 38
: 1616
Kayıt tarihi
: 16.12.08
 
 

Deniz tutkunu, anne, evlat, sanat düşkünü, doğaya aşık, var olmanın anlamının peşinde bir insanoğ..