- Kategori
- Güncel
Ne söyledin de Gülen'i incittin?!!!!!!

Evet sevgili dostlar, bugünkü gazetelerden birisinde yukarıdaki başlıkla bir haber yayınlandı. Ve bu soruyu, demokrasi savaşçısı ve ülkeyi yönetmeye aday olduğunu söyleyen Sayın Mehmet Ağar, Sayın Erkan Mumcu'ya sormuş. "Sayın Gülen’in kızdırdın ve bizden tüm desteğini çekti, " demek istemiş yani, Sayın Ağar...
Aslında, bu soru yıllardır merkez sağ partilerinin içerisine düştüğü batağın, çıkmazın göstergesi.
Aslında bu soru, yazılarımda genellikle işlemeye çalıştığım Ortadoğululuğun bir yansımasını ortaya çıkardı. Yani, senden güclü efendine hizmetkarlık ederek, kendinden güçsüzlere efendilik etme şansını yakalama.
Düşünün lütfen, yıllardan bu yana bu ülkede demokrasinin kavgasını verdiğini söyleyen insanlar, kaderlerini sadece ve sadece bir kişinin ağzından çıkacak iki kelimeye endeksleyerek, insan olma erdeminin en önemli özelliği olan akıl kullanma serbestisi ve de yetisini otomatikman ikinci bir şahısa bağlayarak hem kendilerine hem de kendilerine kendileri oldukları için oy veren milyonlarca insana ihanet etmiş olmuyorlar mı?
Peki, böyle yapıyorlarsa, biz bu yaşananlara demokrasi diyebilir miyiz? Yoksa yıllardan bu yana söylediğim gibi demokrasiye sahipmişiz gibi yaparak demokrasicilik mi oynuyoruz?
Yapmayın ağalar, yapmayın beyler, yapmayın efendiler, yapmayın yaradılanlar! Kıymayın bu insanlara!
Önce kendinize sonra da size güvenip size oy veren ama arka taraftan başkalarına oy verdiklerinin farkında olmayan bu zavallı Anadolu insanına zarar vermekten vazgeçin.
İnsanları, Atatürk’ün adını da ağzınıza sakız ederek 1946’dan bu yana kandırdınız o zavallı insanları, Atatürkçülüğün en büyük dayanağı olan akıl ve bilimselliğin yanına dahi yaklaşmadan.
Eğer bu ülkeye faydalı olmak, eğer bu ülke insanının daha insanca yaşamasını istiyorsanız ve her fırsatta ağzınızdan düşürmediğiniz Atatürk’e layık bir biçimde hareket etmek istiyorsanız, bırakın manevi dünya ile ülkeyi idare sevdanızı bir kenara. Akılla, bilimle yanıt arayın sorunlarınıza.
Düşmeyin Sayın Melih Gökçek gibi komik durumlara. Bugünkü gazetelerden birisinde Sayın Melih Gökçek, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yılmaz Büyükerşen ile karşılaştırılmış. "Ağustosböceği ile Karınca"nın hikayesinden de esinlenerek yapılan bir karşılaştırmaydı bu. Sayın Melih Gökçek, Ankara’nın su sorunu ile kendisine yapılan uyarılara uymayıp, kulak arkası ettiği için Ağustosböceğine benzetilirken, Sayın Yılmaz Büyükerşen ise yaptıklarından dolayı Karınca rolünde oynamış rolünü bu yazıda. Aslında, bu iki yaklaşım tarzı benim yıllardan bu yana vurgulamaya çalıştığım Ortağulu olmak isteyenlerle diğerleri arasındaki farkı çok güzel bir biçimde anlatıyor.
Ortadoğulu olan ve bugün yine bir başka gazetede "Ben bu sorunun dua ile çözüleceğine inanıyorum. Dua ile çözülemeyeceğini söyleyenlerin yaklaşımıni ise inananlara hakaret olarak algılıyorum. Allah isterse yağmuru yağdırır" şeklindeki yaklaşımın sahibi kişi, inanın bana kendisine aydın diyen bir çok kişiden dahi destek ve de koruma aldı bugüne kadar. Ne kadar acı bir durum değil mi? Hadi bu böyle düşünüyor da Ankara Büyükşehir Belediyesine yerleşmiş bu sapkın düşünce yapısını, doğru kabul edip, örnek olarak anlatıp, her yere yayma gafletinde olanlara ne demeli...
Akıl kullanmamakta inat edenler, her şeyi Tanrı'ya havale edenler, kendi beceriksizliklerinin üzerini örtmek için sadece ve sadece kendisine suç ortağı arayan zavallı ruhlardır. Aslında, bu tür kişiler en büyük günaha girmektedirler, Tanrı'nın kendilerine verdiği aklı hem kullanmayarak hem de onu bir şekilde kendi yertersizliklerini kamufle etme amacıyla kullanarak.
Yaşasın, özgür akıllar! Yaşasın, beynini özgürce kullanabilen insanlar! Yaşasın, bu özgürlükler için savaşan insanlar!