- Kategori
- Sosyoloji
Ne yapmaya çalışıyorlar bize?
Evet ben uzun bir süredir bu soruyu düşünüyorum. Sahi ne yapmaya çalışıyorlar bize? Kim olduklarını da tam bilmiyoruz ama birileri çok yoğun bir çaba ile bize Türk halkına birşeyler yapmaya çalışıyor. Bunu da öyle güzel yapıyorlar ki neredeyse hiç farkına varmadan bu oyunun birer parçası oluyoruz yavaş yavaş.
Sabah kalkıyoruz, daha ' aman ne kadar güzel bir gün' demeye kalmadan gazetede haberler; cinayetler, tecavüzler, kapkaçlar, araya sıkıştırılmış sayın! hanımefendinin bilmem nesi kaç lira.... Böyle uzayıp giden, haber denilen ama aslında haklın psikolojisini derinden ve inceden zedeleyen, insanları karamsarlığa, güvensizliğe iten, yaşama sevincini körelten,karamsarlaştıran bir takım yazılar. Okuduklarınız sonucu aklınız karmakarışık, elinizden bir şey gelmediği için yüreğinizde tarifi imkansız bir sızı sakın 'bari televizyona bakayım' diye aklınızdan bile geçirmeyin.
Televizyon olayı ayrı bir Çin işkencesi haline geldi. Bence pek çok Tv çalışanı bu konuda özel eğitim alıyor. 'İnsan çıldırtma politikası' 'sınır zorlama eğitimi','canından bezdirme tatbikatı' filan diye kurslar var galiba. Bir bakıyorsunuz bir takım insanlar hararetli hararetli tartışıyor, seyirci pür dikkat dinliyor ' işte bir memleket meselesi konuşuluyor' diye acıyorsunuz sesini.....Şok olup kalıyorsunu televizyonununuzun karşısında. Öyle hararetle tartışılan konu memleket meselesi haline gelmiş haklısınız ama memleket meselesi değil. Buyrun çıldırmak için bir bahane daha. Bilmem kim, bilmem kimi seviyor mu sevmiyor mu? Hafızanızı yokluyorsunuz 'iyi ama ben bunların yüzünü 4-5 senedir zaten görüp duruyordum, hala mi? diyorsunuz, derin bir 'töövvbeeee' çekip kanal değiştiriyorsunuz. Bu sefer yüksek eğitim almış ama muhtemelen akli dengesi yerinde olmayan bir sanatcı! bilge kişi konuşma yapıyor. Seyirci niteliğindeki vatandaşlar nasıl alkışlıyor sanırsınız Türkiyenin bir derdine çare oldu arkadaş. Aslında bana kalsa insan haklarını ihlal yani bir insanlık suçu, çünkü resmen aklı dengesi yerinde olmayan bir vatandaşla dalga geçilmekte ve bu bütün dünyanın gözleri önünde yapılmakta. Bu sefer tövbe çekmek de yetmiyor, sinir katsayınız artmış şekilde umudunuzu yitirmeden başka bir kanala geçiyorsunuz. O ne? Gelinim olur musundan bilmem kim ve bilmem kim askları için ne dedi? Allahım bu nasıl bir aşk ki, seneler geçti ne uzadı ne kısaldı? Yani sadece medyatik olmak adına o güzelim aşk böyle ayak altına alınmaz ki diyerek onları 4 sene önce bıraktığınız yerde bırakıp başka kanal deniyorsunuz son bir çaba.... Keşke denemeseydiniz... Neden olacak o kanal da diğerleriyle ağız birliği yapmış gibi abuk bir yayında. En iyisi hiç bakmamak galiba diyerek hadi o güzel dediğiniz güne başlayın bakalım başlayabiliyor musunuz?
Bunun bir de yorgun argın akşam eve dönmesi var. Hanı elinize kumandayı alıp 'ohhh' diyerek oturup açtığınız kanallarda ya abuk dizilere, ya da saygı deger! yorumcu kişiliklerle karşılaştığınız o saniyeler.... Hani 'ya bu manken değil miydi ne zaman yorumcu oldu' dediğiniz dakikalar.... Ama o konuya da girersem galiba benim de televizyon kanallarından farkım kalmayacak karamsarcılık konusunda. Akşam yayinlarinin dayanilmaz acisini baska yazıya bırakmak istiyorum günümüzü kurtarma anlamında :)
Bunları neden mi yazdım? Eğer yayın organları kişisel gelişimde önemli bir rol oynuyorsa ve bizim yayın organlarımız bu tarz yayın yapmaya devam ediyorsa, değişim adına hiç bir çaba sarfedilmiyor (hadi orta yaş kesimini geçtim) karamsar, geleceğinden korku ve kuşku duyan bir gençlik yetişiyorsa ve devlet, devlet olduğunu unutup bambaşka sevdalara yelken açtıysa biz mi bir şeyler yapıyoruz, yoksa başkaları mı bize bir şeyler yapıyor siz karar verin artık.