Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '13

 
Kategori
Güncel
 

Neden Taksim?

Neden Taksim?
 

Sorunları ‘sıraya koyma’ gibi bir alışkanlığımız var.

Biri çıkar ve sokak köpeklerine yönelik bakım evlerinin yetersizliğinden bahseder.

Bu ‘sıraya koyma alışkanlığı’ nın koynundandaki başka biri; ‘ondan önce memlekette evsiz insanlar var’ der...

Birileri çıkar Taksim’de işçi bayramını kutlamak ister. Diğeri çıkar ‘ondan önce bu kadar işsiz var, bu sene de orada kutlamayı verin’ der.

Bu sıraya koyma refleksimiz, birçok sorunu ortada bırakır.

Refleks sahipleri ise genellikle sorunlar karşısında pek de bir şey yapmayanlardır.

Oysa şu alışkanlığımızdan kurtulsak, herkes eş zamanlı ve kendi ilgi alanına göre bir şeyler yapsa, belki de bir şeyler değişir.

*** *** *** ***

Taksim’deki olaylar karşısında, dikkate değer sayıda, ‘onlar da Taksim’de kutlamasınlar ne var’ türünden düşünceler fışkırdı.

Son dönemlerimizin ekol yönetmeni Şahan Gökbakar’ın, gaz şenliklerini savunan tweetlerini okumuşsunuzdur.

‘Neden Taksim?’ sorusu karşısında, önce İstanbul’da kaç tane meydan olduğuna bakmak gerek.

Beyazıt ve Bakırköy meydanlarının bu özelliğini kaybedeli yıllar oldu.

Bir elle tutulur Taksim ve Sultanahmet var.

Oysa bir kenti, kültür şehri yapan en önemli unsur meydanları değil midir?

Bunu, şehirlerini bir kültür turu haline çeviren medeni memleketlerde görüyoruz.

Ayrıca 1977 yılında, yine bu meydanda, yaylım ateşi sonucu 34 kişi ölmüş, 136 kişi yaralanmış ve halen bu olay aydınlatılamamışsa,

sonrasında,  bu meydan 32 yıl işçilere yasaklı kalmışsa,

kültürel, tarihi ve kullanım alanı bakımından, İstanbul’da tek kalan meydan Taksim ise,

Bu meydanın ortasındaki anıtta, Atatürk ve Rus Devrimi yapanlar yan yana görülüyorsa,  

Tabiki işçiler için buranın özel bir anlamı olacaktır ve burada kendi bayramlarını kutlamak isteyeceklerdir.

***  ***  ***  ***

Ancak ülkemizde eylem yapanlara karşı, genel bir önyargının oluşmasına neden olan, bir takım şeyler de yok değil;

Mesela, yıllarca liderlik sultası ve koltuk savaşları yaşayan sendikaların , halk nezdinde meşrulu kazanamamaları, bugün onlardan yana tavır alanların çok daha fazla olmamasına neden değil mi?

Bazı örgütlerin diğer eylemlerinde ‘yıkacağız, baştan kuracağız’ şeklinde insanların korkularını besleyen eski propaganda taktiklerinden bir türlü vazgeçmemeleri, eylem yapanlara yönelik gereksiz önyargıların önünü açmadı mı?

****    ****   ****    ****

Bir de kendimize ayna tutalım.

Bir yere buluşmaya, bir şeyler almaya giderken ya da sokaklarda gezerken, toplanmış ve seslerini çıkartan insanları gördüğümüzde onlar hakkında ne düşündük?

Birçok kez, her eylem yapanı, sesini yükselteni sanki devlete zarar veren bireyler olarak gören düşünce yakamızdan yapışmadı mı?

Kendimizi, kurucu irade olarak görüp, çoğu kez hakkını arayan insanları, bu kurduğumuz her ne ise bunu elimizden alacak gibi düşünmedik mi?

 
Toplam blog
: 35
: 761
Kayıt tarihi
: 05.11.06
 
 

Merhaba, yazmak en büyük hayalim değil ancak yazdıklarım üzerinde uzun zamandır düşündüğüm ve art..