- Kategori
- Gündelik Yaşam
Nergis ilkesi ve Can Dündar!...

İstanbullular iyi bilir! Ana arterlerde, trafiğin sıkıştığı saatlerde,çiçekçi kızlar ve genç adamlar türerler. Birçok sürücü için, ellerinde sihirli değnek vardır onların. Kimi, cep telefonunun şarzı biteni dertten kurtarır; kimi, sevdiğine çiçek almak isteyip üşengeçlik eden sevgiliyi bir demet gül, karanfil…gibi çiçekle buluşturur.. Son günlerde ‘Nergis’ revaçta olan sihirli değneklerden biri.
***
Dün sözüm vardı uzun ve karanlık geceme. Sözü yemiş, yutmuş olmanın dayanılmaz ağırlığı çöreklenince omuzlarıma, nergis düştü aklıma. Can Dündar,yıllar yıllar öncesinde bir sevgililer günü yazısında “benden size tavsiye, taze bir nergis verin sevdiğinize” demişti. Kazımıştım usuma bu öneriyi.
Öneriyi kazıdım da, yazı takıldı kafama. Zorlasam da kendimi çıkaramıyorum. Nasıl bir şeydi? İnternet sağolsun. Girdim arama motorlarından birine, buldum. Tam 10 yıl önce kaleme almış üstat.. Harika bir Sevgililer günü yazısı..Aşk-evlilik kategorisinde yazan tüm blogcu dostları ve “Hadi ordan nereden dostunum” diyebilecek olanları da 14 Şubat 1998 tarihli Can Dündar yazısını okumaya davet ediyorum. (Aslında blog yazanların onun tüm yazdıklarını okumaları gerekir diye düşünüyorum.) Bu blogumu yazmama gerekçe oluşturan bölümü şöyle
“…Narcissus'u bilirsiniz:
Öyle heybetli ve güzelmiş ki, bakmaya doyamazmış kendine... Gün boyu ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu, dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyredermiş hayran hayran... Bir gün ırmak kenarında gezinirken, sudaki yansımasına ilişmiş gözü... uzanıp, iyice bakmak istemiş. Tam gördüğünde kendini, dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa, kapılıp gitmiş suya...
Yeryüzünün en güzel insanının öldüğünü duyan Tanrı, unutulmaması için O'nu her bahar açan güzel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş.
Narcissus, nergis olmuş...” Ve sonuna doğru yazının “…Kıssadan hisse, benden size tavsiye, taze bir nergis verin bugün sevgilinize...
Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya çevirip içindeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi "Bahar getirdim sana" deyin, baharın elinizde olduğunu unutmadan...” diyor Can Dündar.
***
Sabaha az kaldı. Uzun ve karanlık gecem uykuda. Mezatçılar, mezata nergis getirecek üreticiler ve mezattan nergis alacak olan satıcılar da öyle…
***
Dünkü yazısında içi acıyordu Can Dündar’ın… Asılsız, yalan–yanlış yakıştırmalarıyla ‘Donanma’ kuranlara eski öğrencisi İkbal Gürpınar’da Kruvazörlük etmeye kalkmış. İşte bu burkmuş Can Hoca’yı!
***
Eugenia Price bir öyküsünü şöyle bitiriyor :
“…Eğer şimdi mutlu olmayacaksak, ne zaman olacağız? Yaşadığınız her anı bir hazine gibi yaşayın, sizin için "zamanı birlikte yaşayacak kadar özel olan" kimselerle geçirdiğinizi düşünerek hazinenize daha sıkı sarılın... Ve unutmayın, zaman hiç kimseyi beklemez.İşte bunun için beklemekten vazgeçin. Evinizin ya da arabanızın ödemelerinin bitmesini... Yeni bir ev veya araba alacağızı günü... Çocuklarınızın evden ayrılacakları günü...Tekrar okula dönmeyi, okuldan mezun olmayı... On kilo vermeyi, ya da on kilo almayı...Evlenmeyi, boşanmayı, çocuklarınızın doğmasını... Emekli olmayı, yazın gelmesini...Baharı, kışı, güzü, ölümünüzü beklemekten vazgeçin !Mutlu olmak için şu andan daha uygun bir zaman yoktur.”
***
Ben, uzun ve karanlık geceme bir demet nergisle gideceğim yarın. Umuyor ve diliyorum ki İkbal Gürpınar’da hocasına öyle gidebilmeyi becerir.