- Kategori
- Kitap
Nermin Bezmen, ''Sır''

Lütfen önce bu linki tıklayıp müziği dinlemeye başlayın!
http://innig.net/music/inthehands/category/recordings/chopin/
.....Geri döneceği günü hayâl ettim. Bugünler de geçecekti. Diğerlerinin geçip bittiği gibi. Sadece sabır istiyordu. Bunu da atlatacaktık.
'Evet sevgilim, ' dedim, sessizce, dudaklarım kıpırdanarak, 'evet, başaracağız.'
Dudaklarımda, Nesim'in döndüğü günün düşüncesiyle beliren gülümseme, Chopin çalmaya devam ediyordum. ( Chopin E Minör, Prelüde Op 28 No 4)
* * *
SIR, tarihi dokusu içinde romantizm ve cinsellikle beslenen, keyif ile hüznü, ihtiras ile melodramı seviştiren bir öykü.
Kahramanlarının birbirine estetik bir erotizmle örülmüş SIR'ıyla beraber aşkı, cinselliği bir kez daha sorgulayacak, belki kahramanlardan biri olmak isteyeceksiniz. Belki de....siz zaten onlardan birisiniz.
Yukarıdaki iki paragraf kitabın tanıtımı için kullanılmış cümleler. Yani önsözden hemen önce okuduğum satırlar. 376 sayfalık kitabın, ilk 200 sayfasını nasıl zor okudum anlatamam. En ince detayına kadar tasvir, tarih, hüzün vs. Elimden bırakmadım ama!
Nermin Bezmen'in kalemini seven arkadaşlarım Bezmen'e özellikle SIR ile başlamamı tavsiye etti. Ardından Aurora'nın İncileri seni bekliyor diyerek elime kitabı tutuşdurdular.
Haklılarmış. İlk 200 sayfa ağda gibi, uzadıkca uzadı...Ama sonrasında zaman, hep bir sonraki sayfayı merakla geçti. Haaah, işte SIR bu demek ki dedirten olayların ardı arkası kesilmedi. SIR üstüne SIR öğrendim. Odada ki herkes ile birlikte!
Kitap 7 Mayıs, 1991 tarihinde babaanne Hüma'nın ölümü ardından bıraktığı günlük ile başlıyor. Tüm aile bireyleri Hüma'nın odasında, Hüma'nın yanında bir gece geçiriyorlar. Ve gece boyunca, sizin de onlarla birlikte okuyacağınız günlüğü, okumaya başlıyorlar.
Bezmen duyguları o kadar güzel yakalamış ki; siz günlüğün satırlarını okurken ne hissederseniz, odadakilerde benzer hatta aynı hisleri paylaşıyor. Hatta sizde odadasınız ve paylaşıyorsunuz tüm 'an'ı!
Her detay o kadar güzel tasvir edilmiş ki. Bu sebeple olsa gerek; okuduğum her sayfa da 'bu kitabın mutlaka bir sinema filmi çekilmeli' düşüncesi bana kitap boyunca eşlik etti.
Dün ağlayarak bitirdim kitabı. Kitap bittiği için değil. O salonda, Hüma piyanonun üzerinde parmaklarını dans ettirirken, parmaklarındaki acı yüreğime geçti. Gazetede ne yazıldığının detaylarını bilmeme gerek yok. Salonda gazete elden ele dolaşırken, ben Hüma'nın parmaklarına bakıyordum. O çalıyor, ben ağlıyorum... Tarih 7 Mayıs, 1915