- Kategori
- Kitap
Neva

"RESİM:ALINTI"
“Bir kişiyi sadece tek bir hareketi ile değerlendirmeyiniz.”
Kitaptan aklıma yazdığım bir cümle bu. Doğruda. Bir aşk hikayesi Neva.Sonu hüzünlü biten.
Yazarın da dediği gibi ne deneme, ne makale, ne öykü, ne roman. Sadece bir kitap.
Okurken kopukluklar olduğu duygusuna kapıldım. Sonra ilk bölümle yani öğrencilik yıllarındaki hayatla yaşadığı aşkın iki ayrı kitap olabileceğini düşündüm. Lakaplar aklıma takıldı. Oldukça kalabalıktı karakterler. Kim kimdir diye aklımda tutmaya çalışırken bir de lakapları eklenince işin içine bocaladım biraz. Gır gır, şamata öğrencilik yılları. Dili akıp giden, kolay okunan bir kitap Neva.
Duygularını kızlara açmaktan çekinen genç bir delikanlı, Paşa namı diyar Ilgın. Tıp okuyor. Akıllı, nazik, kibar, hassas bir genç.
Tüm erkekler böyle değil midir? Önce bir kıza yaklaşıp bir iki kelime emek için on takla atarlar. Sonra kahve içmek için olmadık nedenler bulurlar. Çıkmaya başlarlar şansları yaver giderse. Eğer bir de sahiplendilerse kızı artık tüm hak ellerindeymiş gibi davranırlar. Aşağılarlar, hor görürler, beğenmezler.
Paşa bir kız arkadaşı olsun diye ne kadar da hayıflandı. Çeşitli kızlar tanıdı bu arada. Çoğu ile birlikte oldu orada burada, ayaküstü. Buket girdi hayatına bir de Neva. Buket hangi ara girdi Neva’ dan önce mi sonra mı anlayamadım ben.
Neva güzelden daha güzel, gerçek olamayacak kadar güzel bir kız. O da tıp okuyor, keman çalıyor daha on dokuzunda. Paşa’ nın değimiyle melek. Paşa, onun melek olmasını istiyor. Hayatta hep istediğimiz şeyler olmuyor ki… Paşa’ dan önce bir hayatı var elbette Neva’ nın. Dürüst davranıp sorduğunda sevdiği adam tüm çıplaklığıyla anlatıyor hayatına giren beş erkeği. Kabul edemiyor Paşa. Doğrusunu isterseniz bende kabul edemedim başlangıçta. Bizim örflerimize uymuyordu çünkü. Lakin yaşanmış ve bitmiş. Neva’ da hata yaptığını kabul ediyor zaten. Kabul edemeyen Paşa. Bir türlü kabul edemiyor. Ahlaksızlık olarak nitelendiriyor. Neva ile birlikte oldular mı anlayamadım ben. Yani aynı evde kaldılar, sarılıp uyudular vs. Ama açık seçik belli değil. Eğer birlikte oldularsa zaten Paşa’ nın anlaması lazımdı Neva’ nın diğer çıktığı çocuklarla ne kadar ileri gidip gitmediğini. Birlikte olmadılarsa evlenince anlayacaktı. Sevmek, çok sevmek bazen yetmiyor demek ki. Paşa kabul edemediği durum hakkında doktora bile gitti ama olmadı. Hastalıklı bir ruha büründü içine yerleşen şüphe. Öğrenmişti gerçeği neden sözlendi, neden aileler işin içine girdi, nişan takıldı hatta ev bile hazırdı ve eşyalar. Kestirip atsaydı ya en başında. Zavallı Neva, genç yaşında başına gelenler. Çok sevdi ama çok sustu bence. Ben olsam bir, iki, üç yetti artık derdim. Ya sen derdim sen sütten çıkma ak kaşık mısın? Senin de hataların olmadı mı? Ya sen neler yaşadın benden önce, ben soruyor muyum sana? Bu kuşkunla yaşayamam. Bana güvenmiyorsan ayrılalım vakit varken derdim ve çekip giderdim. O zaman Ilgın Beyimiz düşünürdü paşa paşa.
Evet Ilgın Bey sen zihnindeki şüpheden kurtulamadın, kabul edemedin de. Ahlaksızlıkla suçladın Neva’ yı, ablasını, eniştesini. Halksın da lakin sen ahlaksız değil misin? Bekaretini sana veren Buket vardı geçmişinde. Ona ne oldu. Beğenmemeye başladın, horladın, yok yere kavgalar çıkardın sonra ayrıldınız sanırım kitapta yok bu kısmı sadece tahmin ediyorum. O kıza yazık değil miydi? Hem bekaretini bozup, hep uzun süre birlikte olup yüz üstü bırakmak ahlaksızlık değil mi? O kıza ne oldu? Onun senden sonra tanıdığı erkeklerde senin Neva’ ya davrandığın gibi yapıp yargıladı mı onu ve seni? Bunları hiç düşündün mü? Okuyup doktor olmak bile yetmiyor işte. Sen de hata yapabiliyorsun. Neva’ yı anlamaya çalışmaman, durup durup suçlaman, onun ise sürekli seni sakinleştirmeye çalışması, susması, kendini ifade edememesi. Sevgisinin büyüklüğünü anlayamaman ve onun bunu anlatmak için canına kıymayı göze alması. Sonra sen de neler neler yaptın Neva ile tanışana kadar. Ne cevizler kırdın. Doğru ya sen erkeksin, elinin kiri. Erkek ya da kadın her insanın karşı cins tarafından sevilmeye, beğenilmeye ihtiyacı vardır işte sevgili doktorum bunu atladın. Bir şey daha var… Neva’ ya bitti derken onu, çevresini, ailesini gururunu hiç düşünmedin. Kafanda bitmişti. Haklıydın ama Neva ile geçirdiğin onca şey… Söz… Nişan… Evlilik… Sonra da ortada öyle yüz üstü bırakma. O en çok sana güvenmişti hayatını birleştirmek için. Peki senin Tolga’ dan, Hüseyin’ den, Can’ dan ne farkın kaldı. Bu ahlaksızlık değil de ne?
Sanırım bir ibret hikayesi olsun istedin kitap kaleme alınırken. Evet ders veren bir yanı var. Sevdiğinizi ne pahasına olursa olsun bırakmayın, sonra vicdan azabı çekersiniz ve ömrünüz boyunca başka birini sevemezsiniz diyor. Gerçek bir hikaye diye düşünüyorum anlatılanları. Ondan tepkim. Keşke, keşke sen de kalsaydı yaşananlar. Keşke deşifre etmeseydin. Neva bunu istemezdi diye düşünüyorum. O hassas kız bunu istemezdi. Zaten suçlamalarına dayanamayıp atlamadı mı camdan? Hatırla, ambulansta giderken ne demişti “ Artık temizlendim mi sadece beni çok sevmeni istemiştim”. Peki ya o kızın ailesi. İzin aldın mı acaba onlardan kızlarını anlatırken. Yoksa onları da çok ama çok mu üzdün? Zaten kızlarını kaybetmenin acısı var yüreklerinde bir de bu satırlar onları daha da perişan etmedi mi? Belki de çektiğin acının dışa vurumu bu satırlar, bir rahatlama biçimi. Ne dersin? Peki Ilgın şimdi hayat nasıl gidiyor? Mutluluk çok yakınındayken, yıllarca içindeki boşluğu dolduracak o kızı, Neva’yı beklerken ve gelmiyor diye acı çekerken böylesi daha mı iyi oldu? Neden mutluluğun, aşkın, sevginin ellerinin arasından kayıp gitmesine izin verdin?
Sana kızdım Ilgın Paşa ama çok acı çektiğini ve Neva’ yı asla unutamadığını, onun yerine kimseleri koyamadığını hatta ondan sonra yaşayıp yaşamadığını, yaşıyorsan virane bir şekilde olduğuna bahse girerim.
NEVA, Ilgın Olut tarafından yazılmıştır. Yazarın ilk kitabıymış NEVA. İkinci kitabını da yazmış sanırım. Olan gidene oluyor sonuçta ölenle ölünmüyor kalanlar bir şekilde hayatlarını sürdürüyor. Hala Ankara' da doktorluk yapıyormuş Sayın Olut.
Belki biraz ağır oldu yazdıklarım ama böyle hissettirdi bana okuduklarım. Madalyonun hep iki yüzü vardır. İğneyi önce kendine sonra başkasına batırmak gerekir. Ilgın Bey böyle yapabilseydi belki de şimdi Neva aramızda olacaktı tabii o zaman biz bu kitabı okuyamayacaktık. Varsın okumasaydık ama... Aması var işte...