- Kategori
- İnançlar
Neye inanıyorsun?
Bu büyük evren kendisi var olmuş olamaz
Eski çağlarda insanların nasıl geçindikleri, nasıl yaşadıkları ve neye inandıkları konusunda araştırma yapanlar, değişik medeniyetler kurmuş Babil Krallığına, Mısır Medeniyetine, Mezopotamya uygarlığına ve eski Yunan Antik kentlerine bakabilirler. Bu hususta sadece Hz. Nuh (as)un gemisini arama konusunda yüzlerce proje hayata geçirilmiş insanlar uydudan veya dağlara çıkarak (Cudi, Ağrı, Eret) kazı ve araştırmalar yapmışlardır.
İnsanlık sürekli peygamberlerle hidayet yolunda yürümüştür. Ne zaman toplum içinde zulüm, taşkınlık, anarşi, basit taşlara tapma, krallara secde etme vs. halleri ortaya çıksa yeni bir peygamber görevlendirilmiş ve her şeyin sahibi ve yoktan yaratanı olan Allah’a iman tazelenmiştir.
Bu uygarlık bölgelerinde insanlar bir birinden habersiz ama güçlü uygarlık birikimi oluşturmuşlardır. Uygarlık, zenginlik, keyif ve eğlence arttıkça ölüm ötesi hayat unutulmaya ve zulümler, hırsızlıklar, anarşi ve kargaşa dönemleri ve hatta insanları köle yaparak keyfince çalıştırma dönemleri başlamıştır.
Yaklaşık 10 bin yıl önce yaşadığını kabul edersek Hz. Nuh (as) Mezopotamya bölgesinde (Irak havzası) insanların putlara (Yegus, , Ven, Suva, Nes) tapması yöneticilere secde etmesi ve kralları her şeyin hakimi kabul etmelerinin yanlış olduğunu duyurmuş ve insan eliyle basit maddelerden (çamur, taş, odun) yapılan putlara tapmalarının önüne geçmeye çalışıyordu.
Hz. İbrahim (as) dönemine geldiğimizde (yaklaşık 5-6 bin yıl önce) Babil Krallığında; gibi büyüt taştan oyulmuş putlara tapıyorlardı. En büyük put Marduk yıldızlar tanrısının yerdeki şekli olarak sunulurdu. Onun için yapılmış büyük mabede her yıl bahar ayında şenlik düzenlenir, halk Marduk ve Krala bağlılık bildirir hediyeler verirdi. Peygamberin irşadıyla insanlar taş putlara yiyecek ikramından ve krallara secde etmekten kurtuldu.
Hz. Musa (as) döneminde (3 bin yıl önce) Mısır medeniyeti hızlı bir toplumsal kayma ile krallarına tapmaya ve onun Haman isimli sinsi vezirinin yaptırdığı büyük putlara ibadet etmeye başlamışlardı. Çok geçmeden de boğulan ordu üzerine yeni toplumlar iktidarı ele geçirdi.
Yüz yıllar birbiri ardına geldi. Ve yunan medeniyetinde yükselen Zeus, Afrodit, Venus putları büyük tanrılar arasında sayılmaya başladı. Değişen bir sonuç yok. İnsanlar bir gün geliyor elleriyle yaptığı putlara tapıyor yardım diliyorlar. Onlar Hz. İsa (as) ile hidayete erip tek ve yüce yaratıcıyı buldular Tek Tanrıya inanmaya başladılar ama sonradan bazı inançlar değişse de.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) efendimiz geldiğinde Mekke şerhinde ve Hz. İbrahim (as) inşa ettiği Kabe’de 360 put vardı. Lat, Menat, Uzza vs. bunların yıkılmasıyla insanların maddeden yaptığı putlardan kurtulmak mümkün oldu.
Şimdi insanlar son yüzyılın icat, keşif, buluş ve ilmi gelişmeleriyle bu bakış şeklini biraz daha derinleştirdi nasıl:
“Dün maddeden yapılmış putlara tapan insanların, bugün putları oluşturan maddeye tapmalarına şaşıyorum”.
Materyalizm, bir akım şeklinde batıda yayılınca bir üstünlük sanıldı. Yeni bir anlayış sanıldı.
Hayır 10 bin yıllık hikaye, ister maddeden put’a ister put’u oluşturan maddeye inanmış olsun aynı şey değil mi?
Bugün madde fanidir varlık maddeye bina edilemez düşüncesiyle yeniden Yaratıcı inancı güçleniyor ve bütün dünyada dine sarılma başlıyor. Sanayi devrimiyle gelen tanrı tanımazlık Allah inancıyla kucaklaşmaya başladı. Allah’a saygılı bu insanlar adil, doğru, dürüst, çalışkan, yardım sever, fedakar, cömert, saygılı, sevgi dolu, paylaşımcı, dost, yâr, yâren ve arkadaş haline gelince dünya daha güzel olacak. 13.9.2012
Muammer MURAT
İnsan Kaynakları Yönetim Danışmanı