- Kategori
- Dilbilim
Niksar'ın Folklorik Şiiri

“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin, yâ nice okumaktır.”
Yunus Emre
Eğitimci şair M. Necati Güneş, çevresindeki duyduklarını şiirleştirerek Niksar folkloruna önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Niksar Kalesi’ndeki köşede yerini alan bu çalışma, ziyaretçiler tarafından ilgiyle okunmaktadır. Siz de okumak ister misiniz?
DİYORLAR BİZDE
I
Düzgün, mısmıldır; başörtüsü, bürük,
Lahana, kelem; dağ armudu, çördük çöp.
İştaha mada, azıcığa eccük,
Alkışa da çepik diyorlar bizde.
Merdiven, badaldır; sebze de zavzu,
İğneye biz derler, dibeğe sohu.
Sitil, kovadır; ceket ise saku,
Sedire de mahat diyorlar bizde.
Behni, yem yeridir; arazi, yazu,
Göcek, köşedir; yumruk ise muşmu,
Balçığa lığırt, ev duvarına çamdu,
Civcive de cücük diyorlar bizde.
Banyo yapmak, yunmak; bol ise foltah,
Hindi, culuhtur; sac ekmeği, cızlah.
Patetese gostil, sahiye essah,
Kızılcığa zoğal diyorlar bizde.
Takunya, nalindir; çok fazla zebil,
İçi boş, küfüktür; katmerse, hetil,
Şubata gücük, yatağa da mitil,
Belkiye ellağam diyorlar bizde.
Biber, issottur; sırık ise herek,
Elbise, urbadır; kilitse firek,
Fasulye, çiğit; raf ise terek,
Muşmulaya töngel diyorlar bizde.
Salon, hayattır; sürekliyse fasa,
Keh, uçurumdur; sığ yer ise yoha,
Aşgana, mutfak; işteyse deydaha,
Çınara kavlağan diyorlar bizde.
Ağleş, dur demek; yazma ise çember,
Ahacuk, iştedir; bakır kap lenger.
Yufkaya işkefe, salçaya pelver,
Mandaya da kömüş diyorlar bizde.
Azıcık, bidıhım; tatsızsa sarsuh,
Boduç, su kabıdır; ayran da gatıh.
İşkembeye mimbar, çiviye de mıh,
Bileziğe golbağı diyorlar bizde.
Şip, çabuk demek; rezil de ilezir,
Foruz, horozdur; kevgir de ilistir.
Kaynağa göze, peçeteye peşkir,
Geçen yıla bıldır diyorlar bizde.
DİYORLAR BİZDE
II
Keçi, eliktir; kedi yavrusu, enük,
Piliç, feriktir; böcek ise böcük.
Fareye sıçan, eşşeğe de kölük
Kaplumbağaya tosbağa diyorlar bizde.
Kızılcık, kirendir; sincap ise câlit,
Pancar, pazudur; meşe ise pelit.
Cevize, koz; yemek suyuna tirit,
Karpuza da bostan diyorlar bizde.
Kısa yol, kesedir; köşe de çene,
Üzüm dalı, tevek; tane de dene,
Salatalık, hıyar; yineye gene,
Kahveye de gayfe diyorlar bizde.
Orak, galuçtur; un kabı da tirki,
Mandal, kıskaçtır; kova ise helki.
Ayrana, ağartu; ekşiye eşgi,
Kompostoya hoşaf diyorlar bizde.
Deriye gön, virane yere peğ,
Yabaya dirgen, büyük sepete heğ,
Sırığa taya, lavaboya cağ,
Yağ kabına şapşal diyorlar bizde.
Sopa, kötektir; hafif ise yeğnik,
Çit, fıraktudur; kümes ise pinnik.
Köşeye göcek, sıraya ise keşik,
Kilime de cecim diyorlar bizde.
Kürek, güdeldir; zehir ise ağu,
Sert, yitidir; damat ise güyoğu.
Sıkıya kip, büyük fareye geloğu,
Çapaya da meğel diyorlar bizde.
Ham karpuz, şalak; ibrik ise ırbıh,
Yatak, döşşek; küçük bakraçsa cındıh.
Şala atgu, küçük sepete, gıdıh,
Çamaşıra esvap diyorlar bizde.
Ezgi, gaydadır; saklanbaç, sinnenbit,
Patırtı, velvele; çekirdek, çiğit.
Tepsiye sini, araca vesayit,
Makarnaya erüşte diyorlar bizde.
Tekme, tepiktir; tırmıksa gelberi,
Cımbız, mangaştır; elbise enteri.
Nisana abrul, ocağa zemheri,
Aralığa garagış diyorlar bizde.
M. Necati GÜNEŞ
Tarih Öğretmeni
Niksar A.T.T. ve E.M.L.
*