- Kategori
- Arkeoloji
Norşuntepe

Norşutepe Keban Barajının suları altında kalmıştır...
Elazığ ilinin 26 km güneydoğusunda bulunan Norşuntepe geniş bir alana yayılmış olup bulunduğu ova tabanından 35 m daha yüksekte yer almaktadır. Norşuntepe Höyüğünün üzerinde yer aldığı alan kuzey güney doğrultusunda 500 m, doğu batı doğrultusunda ise 300 m’yi aşmakta. Höyüğün çevresinde ovaya serpilmiş durumda birçok küçük tepe yer alır. Höyükte yapılan çalışmalar neticesinde Kalkolitik çağdan Orta Çağa kadar süren bir yerleşmenin olduğu ortaya çıkmıştır.
<ı>Mimari
1969 yılında höyüğün tepesinde yapılan çalışmalarda Son Tunç Çağı tabakasına rastlanmıştır. Burada Son Tunç Çağı III. tabakada, en iyi şekilde doğu yamaçta S 20 tranşesinde temsil edilmektedir. Bu alanda uzanan bir eve ait taş temellerle, etrafı örtülü silo ve döşeme üstünde yükselen dikdörtgen ocak vardır.
1970 yılında Akropol’de yapılan kazılarda, Hitit İmparatorluk Çağı’nda Norşuntepe’de Tabaka III’de önemli bir yerleşmenin mevcut olduğunu göstermiştir. R 21 b/d açmasında etrafı duvarla çevrili ve beyaz sıvalı bir “borthos”u bulunan bir eve ait taş temeller bulunmuştur. Özellikle Q 17/18 ve P 18 alanlarında oldukça büyük bir yapının varlığı tespit edilmiştir. Bu ev güneyde iki adet mekâna, kuzeyde ise üç adet odacığa sahip’dir. Güney terasının kuzey alanında yapılan kazılarda ise Q 31 c açmasında Son Tunç Çağı’na ait buluntu veren evin duvarları tek kerpiç tuğlası genişliğinde ve güneyde bir girişe sahip’tir. III. Tabaka’nın diğer yapıları gibi bu evde bir yangın sonucu tahrip olmuştur. Q 32 c/d – 33 a/b açmalarında tespit edilmiş sayısız çukur da Erken Demir Çağı başlarından Son Tunç Çağı sonlarına kadar olan dolaysız bağlantıyı vermektedir.
1971 yılında Akropol’de yapılan kazılarda, hafif bir eğimle güney yamacına açılan O 20, O 21/22 ve P 20 karelerinde III. yapı katına ait yaygın mimari kalıntılar bulunmuştur. 1, 20 m. genişliğinde, doğu-batı uzantısında bir sokakla birbirinden ayrılan, 8’er metre uzunluğunda, 5’er metre genişliğinde iki ayrı yapı topluluğu vardır. 0, 50 m genişliğine ulaşan taş temelleri, kerpiç tuğladan bir üst yapıya sahiptir. Taban döşemeleri incelendiğinde üç defa yenilenmiş olduğu anlaşılıyor. En üst döşemede yangın izleri vardır.
1972 yılında Akropol’de yapılan kazılarda P-Q 21-22 alanında Son Tunç Çağı'na ait yaygın mimari kalıntılar (III. yapı katı) büyük çukurun temizlenmesi için yapılan çalışmalarda geniş çapta tahribe uğramıştır. Tepe düzlüğünün güneybatısında birbirinden bir sokak ile ayrılan iki ev topluluğundan özellikle kuzeydeki evin doğu ucu çukur kenarının buraya rastlaması nedeni ile büyük çapta bozulmuştur. Bu kısımdan yalnız 4x5 m. boyutlarında bir oda kalmıştır. Odanın tabanı altında IV. yapı katı binalarına ait duvar kalıntıları ortaya çıkmıştır. Daha güneyde P 22a'da içinde iyi korunmuş at nalı şeklinde bir ocağın yer aldığı yalnız 3 m. genişlikte bir odaya rastlanmıştır.
1973 yılında Akrool’de yapılan kazılarda, 022 a/c'de yan uzunlukları 3-2.8 veya 2m. olan yamuk biçiminde küçük bir oda incelenmiştir. içinde üç ocak yeri vardır. Bu oda yaklaşık 5.5 m. uzunlığunda 1 m. genişliğinde bir taş temeli kesmektedir. Bu temel kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda 0 22 a'dan 0 22 d'ye doğru uzanmakta ve Son Tunç Çağı'na ait bir evin kuzey duvarını oluşturmaktadır (III. yapı katı). P 23 alanında aynı doğrultuda uzanan duvar kalıntıları iki odaya aittir. İçinde bir ocak yeri bulunan doğudaki odanın duvarları P 23 b/d Q 23 c'de höyüğün eğimli yamacına yerleştirilmiş daha eski bir evin üzerinde yer almaktadır. 17 metre kare büyüklüğündeki bu ev tamamen taştan yapılmış olmasıyla taş temel üzerinde kerpiç üst yapı şeklindeki alışılagelmiş yapım tekniğinin dışına çıkmaktadır. Kuzey duvarı halen 1.75 m. yüksekliğe kadar korunmuştur. Duvarların iç yüzlerinde ve tabanda beyaz sıva görülür. Yangın molozunda kap parçaları ile taştan bir ağırlık bulunmuştur.
Eğimli yamaçtaki bir evde de aynı yapım biçimi izlenir. Bu evin batı yarısı 1971'de Q 22 a/Q 23 b alanında, doğu yarısı da 1973 kazı döneminde R 22 c/R 23 a'da ortaya çıkarılmıştır. Doğubatı doğrultusunda 6.60m. kuzey-güney doğrultusunda 3.20 m. uzanan evin kuzeydeki taş temeli halen 0.60 m. yüksekliğe kadar korunmuştur. Duvarları ve kuzey duvarı önündeki sekisi beyaz sıvalıdır. Bu sekinin üzewrinde birçok kapı yer almaktaydı. Bunların arasında omuzları yatay yivli büyük bir çömlek (E. E. Griffin, Journal of Near Eastern Studies 33, 1974, s. 62, res. 29, 220.) kömürleşmiş tahılla dolu olarak ele geçmiştir. Güney duvarı önünde dört köşe bir ocak tabanı vardır. Çanak çömleğe dayanarak bu iki konut Orta Tunç Çağı sonlarına veya Son Tunç Çağı başlarına tarihlenebilir.
<ı>Çanak Çömlek
1969 yılında höyüğün tepesinde yapılan çalışmalarda, III. tabakada ele geçen çanak çömlek açık sarıdan, açık kaverengine değişen veya açık kiremit kırmızısı renkte, çok iyi fırınlanmıştır. Yassı tabaklar, sivri veya yuvarlak dipli biten küçük kâseler, yuvarlak dipli bardaklar, yonca ağızlı testiler, büyük yonca ağızlılar, çift kulplu yuvarlak dipli iri çömlekler çoğunluktadır. Aynı tiplere Kültepe de rastlanmıştır. Benzeri olmayan bir riton da ele geçmiştir. Ayrıca pimiş topraktan çift konik biçimli, içi beyaz yuvarlak göz motifli ağırsaklar ve R 20 karesinde açılan çukurun birinde ele geçen üstü hiyeroglifli, her iki tarafta deliği bulunan düğme mühür ele geçmiştir
1970 yılında Akropol’deki yapılan kazılarda, IV tabakada büyük kaplar gibi karakteristik Eski Hitit tipleri de tespit edilmiştir.
1971 yılında Akropol’de yapılan kazılarda, özellikle O 21/22 alanlarında, Hitit İmparatorluk başına ve Orta Hitit dönemine ait çanak çömlek bulunmuştur. O 20 açmasındaki bir çöp çukurunda, kırmızı açkılı boğa biçimli bir riton’un baş kısmı bulunmuştur. Bu baş Eski Hitit ve İmparatorluk döneminde görülen boğa biçimli riton türünü yansıtmaktadır. Gövdesi teknemesi hayvan biçimli, oğlak başlı kap parçaları da ele geçmiştir
1971 yılında Akropol’de yapılan kazılarda, O 21. III. Yapı katı, Son Tunç Çağı binasının yangın izleri taşıyan en üst döşemesinde, küp kalıntıları arasına yerleştirilmiş bir ocak levhasının yakınlarında, tek kulplu, meşe ağacında yapılma küçük bir sandığın kömürleşmiş kalıntıları bulunmuştur. Yere saçılmış sandık içinde, tunç iğneler, tunçtan bir keski, iki tarafta dişleri bulunan tahta bir tarak, çok sayıda akik, frit, kireç taşı nehirtaşı ve tunç boncuklar ele geçmiştir. Zamanında buluntuların nedenli talan edildiği, yangın döküntüsünde ele geçen, Mısır, Filistin ve Suriye örneklerini yansıtan, tunçtan, uzun saplı, ufak mızrakımsı ok uçlarından anlaşılmaktadır. Ender rastlanan, uzunca namlusu üçgen biçimli, uzun sapı dikdörtgen kesitli, kanatlı ok ucu Hitit İmparatorluk Çağı son evresine tarihlenmektedir.
1972 yılında güney teras, kuzey alanında yapılan kazılarda İlk Demir Çağı yerleşmesi sınırları içinde N-O 27-29 plankaresinde 19x14 m.lik bir alan açılmıştır. İlk Demir Çağı taban düzeyi altında da göçük duvar kalıntıları ile yanında Son Tunç Çağı çanak çömleğinin bulunduğu bir ocak yeri ortaya çıkmıştır.