Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '11

 
Kategori
Etkinlikler / Festivaller
 

O gün zaman tünelinden geçtik, müzelerdeydik...

O gün zaman tünelinden geçtik, müzelerdeydik...
 

Muğla Müzesi'nde


Gizemli Bir Söyleşi, Nabide KILINÇ. 

O GÜN, ZAMAN TÜNELİNDEN MÜZELERDEN GEÇTİK… 

18 Mayıs’tı o gün. Her yıl 18 Mayıs için heyecan duyarım. Muğla’ya müzeye koşmak duygusu sadece Müzeler haftası için değil yıl süresince , neredeyse Muğla deyince koşup gideceğim saatlerce kalacağım, en dinlendiğim tarihi, sessiz mekan ve parçalar. Beni geçmişin ayak izlerine götürmekte ve heyecanlandırmaktadır. Orada bir başka kalbe, bir başka şehre, bir başka güneşe doğru yol almak, ne gizli , ne önüne geçilemez bir duygudur , ben de. 

Aynı heyecanı Yerkesik İlköğretim Okulu’nun ve Yerkesik Halk Kütüphanesi’nin öğrencileri ve çocukları için de yaşatıyorum. Onlar, daha 18 Mayıs gelmeden çoktan harekete geçiyorlar diyorlar ki, bu sene gidecek miyiz geldi Müzeler Haftası, haydi öğretmenim gidelim… Çok severim çocukları. Öyle çok ki…Onlar beni hareketlendiriyor başka pencerelere, açıyorlar. O nedenle çocuklarınızı siz de sevin, duyun, dinleyin, size dünyanın penceresini açacaklar. 

Böylesine karşılıklı heyecan durdurulabilir mi? O yüreklerde hissedilen sessiz geçmişe giden uygarlıkların eserlerine dokunmak gezinmek izlemek, dinlemek…Durdurula bilir mi? Zaten Müze Haftası programında Muğla Üniversitesi’nin çok değerli sanat tarihçileri ve arkeologları, uzmanları hep aynı şeylere değinip durmadılar mı? Müze eğitimi küçük yaşta çocuğa kazandırılmalı etkileyici yöntemlerle gelecekte eserlere sahip çıkacaklar ve geçmişe saygıyı geleceğe taşıyacaklardır. Biz ne kadar haklı ve doğru güzel bir çalışmaya koştuk. 

O çocuklar avluda izleyenleri harekete geçiren sevindiren , mutlu eden çocuklardır. Rengarenk çiçekler gibi ziyaretçilerin, izleyenlerin aralarından sızıp bölümlere sessizce eserler , renkler ve yaşam katarak izlemediler mi, dinlemediler mi? O nedenle o gün gökyüzü daha masmavi, eserler çok pembeydi geçmişle buluşan bu süreç bir zaman tüneli değil miydi? 

Avlusunda tarihi taşlar, dut ağacı içinde, kaynaşan , her bir yana dağılan insanlar neşe, canlılık o gün çok mutluyduk. Çünkü müzedeydik… Müze kaynaştıran bir duygu ve düşünce. O dut ağacının dibinden gökyüzüne bakar hep uçurtmayı salmak isterim. Kim bilir belki bir gün çocuklarımızla rengarenk uçurtmaları gökyüzüne salarız. Ne hoş olurdu eserlerin içinden çıkıp geçmişle kaynaşıp gökyüzünün maviliklerini görebilmek, bakabilmek güzele, bakabilmek tarihe. 

Bir de hep Muğla’nın giriş çıkışlarına bir bez afişe yazılı şunu görmek ister, düşlerim” Muğla’da Müzelerimiz de bulunmaktadır . Lütfen gezin görün, öyle gidin… İyi yolculuklar “ yazılı bir şey görmek isterim. İnanıyorum ki, çok heyecan dalgaları yaratacak ve insanları etkileyecektir. Zamanla geniş ve zengin bir uygarlığa sahip Muğla’da tarih bilincinin gelişmesine daha çok katkıda bulunacaktır. Kim bilir belki bir gün yetkililerimizden isteriz, bu dileğimiz de gerçekleşir. 

Sadece Müzeler Haftası’nda değil, yıl içerisinde müzeleri sık sık gezmek, öğrenmek, yaşamak gereklidir. Bir kompozisyon ve bir resim çalışması yaptık, resim çok güzeldi , Mustafa Emre Öztürk’ün. Kompozisyon öyle çok güzel uçuşarak yazıldı, dedim ya heyecanımız günler öncesinden başladı. Kompozisyonu gazetede yayımlayacağım. Bergen Kocabıyık'ın Kompozisyondan bir paragraf alalım yazıya. 

"Avlusunda başlayan eski tarihe olan heyecanım müzenin içerisine yayılacaktı. Müzeye ilk adımımı attığımda fark ettiğim ilk şey burnuma gelen tarih kokusuydu. Bununla birlikte hiç bilmediğim bir zaman yolculuğuna çıktım ki, bu yolculuk beni geçmişe götürdü. Geçmişte kullanılan eşyalar olsun, giyilen kıyafetler olsun, hepsi ilgimi çekmişti. Ama en çok ilgi gören başta iskelet kalıntıları idi. Bunun yanı sıra biraz korkabilirsiniz de… " 

Türkiye’de kurulan ilk “Doğa tarihi Müzesi” bana o dönemde Karia’da valilik yapan eski Valim Sayın Lale Aytaman hanımefendiyi hep anımsatır , Ne çok heyecanları , çalışmaları, çabaları oldu bu müzenin kurulmasında. Özlüce de çıkarılan, bulunan nesli tükenmiş hayvanların kafatasları kemikleri, çene kemikleri, daha birçok parçaları bu bölümde sergilenmeye açılmıştır. Ve Lale Hanımın sözlerini anımsarım biz bir köylü bu parçalardan bir tanesini buluyor ve o zaman Valime getiriyor. İşte işe başlayış, kolları sıvayış, başlıyor çabalar. 

Etnoğrafya Seksiyonu o elbiseler , giyim kuşam, folklorik giysiler, dokuma tezgahları, şömineler o özel odada, özel kokuları ile izleyenleri geçmişe sürüklüyor, hem de etkileyici. 

Bu komplekslerin bütün mekanı Kültür Merkezi ne heyecanlarla açılmıştı. Eski bir cezaevi kültür merkezine dönüşmüş bunun heyecanı ne kadar büyük ve anlamlıdır. 

Gladyatör salonu ziyaretçilerin dikkatini çeken ve etkileyen bir salon. Güçlü dövüşçüler kendisine yakın güçte dövüşçüleri öldürüyor ancak, sonra bir mızrak ile o dövüşçünün hayatı sona eriyor daha hikayeleri neler neler ki, gidin bölümde dikkatlice gezin, izleyin kendinizi o günlere , o günlerin heyecanına bırakın… 

Bu denli sevgiyle az gidip kaldığımı düşünüyorum, müzeyle ilgili çok şeye heyecan duymama rağmen , az izlediğimi düşünüyorum, saatlerce kalmalıyım, saatlerce gezmeliyim, saatlerce avluya çıkıp düşünmek, o sessiz yaşamın içinden çıkıp avluda hayat bulmak, o günleri düşlemek isterim. 

Bu yıl Müze etkinliğinde Muğla’nın sanat ve kültüründe önemli buluşmaları sağlayan Muğla Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Kamil Özer beyefendi müzedeki güler yüzü, heyecanı dinamik ve koşan hareketliliği canlı ve coşku ile, yüreklerimizle buluştu , Yerkesik çoçuklarına gösterdikleri ilgi öylesine anlam kattı ki, çocuklara verdiği önem dikkatimi çeken şeydi…Çok sağ olsunlar. Çok mutlu olduk. 

Stratonikeia ‘da bulunan parçalar arkeoloji salonu ışıklarla gizli cam bölmelerde gösterime sunulmuş. Kap, kacak, göz yaşı şişeleri, hepsi burada parçaların… Öğrencim kompozisyonda nedense 18 Mayıs yağışlı bir hava olur, diye yazdı. Öyle kattık. Havanın yağışlı olmasına aldırmadan, diye. Ancak güneş vardı, mutluluk vardı. Huzur vardı o gün herkesin gözlerinde, yüreğinde. 

Müzenin verdiği heyecan inkar edilemez. Zamana yolculuk saygıyı öğretmiyor mu insanlığa. Bir tanımla müze konulu yazıma son vermek istiyorum bu programı düzenleyen yetkilileri kutluyor , sevgi ve saygılarımızı yolluyoruz. 

Kentimiz kocaman bir uygarlık ve tarih kokuyor. Antik kentlere, sayısız eserlere sahip bir ilimiz. Bu kentin topraklarında gün ışığına çıkmış, çıkacak o kadar çok sayıda eserimiz, tarihi değerlerimiz var ki, bunların insanlığın hizmetine sunulması gereklidir, bu gereksinme sonucu Muğla Müzeleri kurulmuştur. İnsanı kaynaştıran bu hazinenin içinde kültür ve tarih iç içe ve yan yana durmakta... Bu kentin tarihi; güneşinin altında yanık tenli insanına açılan pencereden bir bakış ve ışıktır Muğla Müzeleri. 

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..