- Kategori
- Gündelik Yaşam
Öğretmenim canım benim

Saçları bembeyaz olmuştu, bu kadar yaşlanmış mıydı ben görmeyeli...Ben küçüktüm o büyüktü, ben büyüdüm o yaşlandı mı..Ne kadar zamandır ziyaretine gitmemişim ki bu kadar değişmişti...Çocukları üniversiteyi kazanmış mıydı?Tanırmıydı ki koşsam, arkadan yetişsem, öpsem o güzel ellerinden, beni tanıdınız mı diye başlasam, hatırlıyor musunuz siz kaza geçirince hepimiz perişan olmuştuk desem...İşi var galiba rahatsız etmesem daha iyi olur, bu kadar hızlı adımlarla ilerlediğine göre yetişmesi gereken bir yer olmalı...Belki de çok acelem var deyip beni başından atardı...Hayır hayır yapmaz öyle bişey, o bize insanları dinlemeyi, anlamayı hoş görmeyi öğretmişken bana hiç öyle bir şey der mi...
Gitmedim, öpmedim pamuk ellerinden...
Ona olan vefa borcumu ödememin son şansını kaçırdığımı nerden bilebilirdim ki?Aylar sonra öğrendim ki kalp krizinden vefat etmiş, toprak olmuş tebeşir tutan elleri, bir daha görme ihtimalim olmadığını bilseydim gitmezmiydim yanına, düşünemedim, düşünemedim….
Ama son pişmanlık fayda etmiyor, bir daha bakamadım nurlu yüzüne ve evladına bakar gibi bakan büyük mavi gözlerine...
Öğretmenim canım benim, bugün 24 Kasım biz, sizinle daha nice öğretmenler günleri geçirmeliydik. “Benim bir ilkokoul öğretmenim”var diye başlayan övgü dolu cümlelerimi, artık yokluğunuzu ifade eden vardı yüklemiyle nasıl birleştiririm.
Ruhunuz şad olsun