- Kategori
- Kişisel Gelişim
Okumak
Kutsal kitabımızın ilk ayeti okudur. Yanı Allah in ilk emri.. Peygamberimiz Hz Muhammed; Okumak<ı>; kadın erkek her Müslüman farzdır. Hz Ali;<ı> ilim Çin de olsa bile gidip alın, arayın “der Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ”<ı>Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” der.
Okumak ve ilim elde etmek için söylenen sözleri derlemek istesek bir kitabi doldurabiliriz. Binlerce örnek yazabiliriz. Bu sözler boşuna değildir. İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerden biride öğrenme ve kendini geliştirme özelliğidir. Aklını kullanabilme özelliğidir. Bunu elde etmenin yolu da okuma dır.
Öğrendiklerimizin %80 i okuma işlevi ile elde edilir. Okuma bilgiye açılan kapıdır. Okuma insan olmanın ilk basamağıdır. Okuyan insan aydın insandır. Yanı cahilliğin oluşturduğu karanlığı ışığı ile aydınlatandır.Aydın olmak için sadece akademik tahsil yapmak yeterli değildir.. Kendini de yetiştirmek gerekir.. Okumak, okuduğunu paylaşmak ve kendini yetiştirmek lazımdır.. Aydın bir kişinin; yetiştiği topluma borcu vardır. Sorumluluktan kaçamaz. Kendini kenara çekip yatamaz.
Aydın olanın başka özellikleri de vardır. Çevresine bildiği güzel şeyleri paylaşması, ömür boyu ve sürekli öğrenip öğretmesi gibi. Bence aydın kişinin günlük bir gazetesi, haftalık bir dergisi ve en az ayda okuması gereken bir kitabi bulunması gerek. Biz toplum olarak gazeteyi, dergiyi ve kitabı bıraktık. Bunları okumak şöyle dursun zorunlu ve bizim için çok elzem olan şeyleri bile okumuyoruz. Bizim için hayatı değer taşısa bile. Örneğin, her birimizin evinde ilaç içen biri mutlaka vardır. İnsanın en değerli varlığı sağlığıdır. Sağlığımızı korumak için kullandığımız ilaçlarla ilgili okumamız gereken reçeteyi ne kadar okuyoruz? Hangimiz. İlacın bizim için faydaları, nelerden yapıldığı, aksi etkileri vb gibi bölümlerinden haberimiz var? Gerçi reçetelerde bir sürü şey yazılmış ince yazı ve bizi ilgilendirmeyen şeylerde var. Ama bizimle ilgili olanları okumuyor, eczacının kutuya attığı çiziklerle yeterli kalıyoruz ve hapı yutuyoruz.. .
Hangimiz bankadan para alırken önümüze konan 5–6 sayfalık sözleşmeyi okuyup inceliyoruz. Hemen imzayı basıyoruz. Sözleşmelerin taraflarca birer suretinin alınması gerektiğini hangimiz biliyoruz ya da alıyoruz. .Hangimiz telefon, su, elektrik abonesi olurken, taşınır taşınmaz emlak türü mallarımızın satışında ve ev dükkân kiralarken, kiraya verirken düzenlenen, önümüze konan sözleşmeyi okuyup inceliyoruz. Hemen imzamızı basıyoruz. Hangimiz telefon, elektrik ve su faturalarını inceliyoruz. Hangimiz yağmur çamur demeden zor bela topladığımız çay parasının banka ve fabrika alındısı üzerinde incelememizi yapıyor kesintiler hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Hangimiz hastanede doktor ya da sıra beklerken duvarda asılı olan Hasta Haklarını okuyoruz. Hangimiz evde çocuğumuzla kitap okuyoruz. Kitap okuma şöyle dursun eve getirdiği karne yi baştan sona inceliyor, kanaat bölümünde öğretmenin yazdığı notu görüyoruz. Bu örnekler daha çoğaltabiliriz.
Bu yazımı okuyanlardan ben yapıyorum diyenler elbette vardır. Ancak çoğunlukla bunu yapmıyoruz. Biz toplum olarak okuma özürlüyüz. Okumadıkça çok üzülürüz, sömürülürüz. Okumadıkça haklarımızı bilemeyiz. Ve arayamayız. Zaten bizden istenen de bu.
Okumak ve ilim elde etmek için söylenen sözleri derlemek istesek bir kitabi doldurabiliriz. Binlerce örnek yazabiliriz. Bu sözler boşuna değildir. İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerden biride öğrenme ve kendini geliştirme özelliğidir. Aklını kullanabilme özelliğidir. Bunu elde etmenin yolu da okuma dır.
Öğrendiklerimizin %80 i okuma işlevi ile elde edilir. Okuma bilgiye açılan kapıdır. Okuma insan olmanın ilk basamağıdır. Okuyan insan aydın insandır. Yanı cahilliğin oluşturduğu karanlığı ışığı ile aydınlatandır.Aydın olmak için sadece akademik tahsil yapmak yeterli değildir.. Kendini de yetiştirmek gerekir.. Okumak, okuduğunu paylaşmak ve kendini yetiştirmek lazımdır.. Aydın bir kişinin; yetiştiği topluma borcu vardır. Sorumluluktan kaçamaz. Kendini kenara çekip yatamaz.
Aydın olanın başka özellikleri de vardır. Çevresine bildiği güzel şeyleri paylaşması, ömür boyu ve sürekli öğrenip öğretmesi gibi. Bence aydın kişinin günlük bir gazetesi, haftalık bir dergisi ve en az ayda okuması gereken bir kitabi bulunması gerek. Biz toplum olarak gazeteyi, dergiyi ve kitabı bıraktık. Bunları okumak şöyle dursun zorunlu ve bizim için çok elzem olan şeyleri bile okumuyoruz. Bizim için hayatı değer taşısa bile. Örneğin, her birimizin evinde ilaç içen biri mutlaka vardır. İnsanın en değerli varlığı sağlığıdır. Sağlığımızı korumak için kullandığımız ilaçlarla ilgili okumamız gereken reçeteyi ne kadar okuyoruz? Hangimiz. İlacın bizim için faydaları, nelerden yapıldığı, aksi etkileri vb gibi bölümlerinden haberimiz var? Gerçi reçetelerde bir sürü şey yazılmış ince yazı ve bizi ilgilendirmeyen şeylerde var. Ama bizimle ilgili olanları okumuyor, eczacının kutuya attığı çiziklerle yeterli kalıyoruz ve hapı yutuyoruz.. .
Hangimiz bankadan para alırken önümüze konan 5–6 sayfalık sözleşmeyi okuyup inceliyoruz. Hemen imzayı basıyoruz. Sözleşmelerin taraflarca birer suretinin alınması gerektiğini hangimiz biliyoruz ya da alıyoruz. .Hangimiz telefon, su, elektrik abonesi olurken, taşınır taşınmaz emlak türü mallarımızın satışında ve ev dükkân kiralarken, kiraya verirken düzenlenen, önümüze konan sözleşmeyi okuyup inceliyoruz. Hemen imzamızı basıyoruz. Hangimiz telefon, elektrik ve su faturalarını inceliyoruz. Hangimiz yağmur çamur demeden zor bela topladığımız çay parasının banka ve fabrika alındısı üzerinde incelememizi yapıyor kesintiler hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Hangimiz hastanede doktor ya da sıra beklerken duvarda asılı olan Hasta Haklarını okuyoruz. Hangimiz evde çocuğumuzla kitap okuyoruz. Kitap okuma şöyle dursun eve getirdiği karne yi baştan sona inceliyor, kanaat bölümünde öğretmenin yazdığı notu görüyoruz. Bu örnekler daha çoğaltabiliriz.
Bu yazımı okuyanlardan ben yapıyorum diyenler elbette vardır. Ancak çoğunlukla bunu yapmıyoruz. Biz toplum olarak okuma özürlüyüz. Okumadıkça çok üzülürüz, sömürülürüz. Okumadıkça haklarımızı bilemeyiz. Ve arayamayız. Zaten bizden istenen de bu.