Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ölmek zamanı...

Her şeyin bir zamanı vardır...

Bazıları rutin yapılanların zamanıdır... Toplumca ortak "bahsedilen" zaman.

Kahvaltı uyandıktan sonraki bir "zamanda" yapılır örneğin... Saat 10'a kadar adı kahvaltı... Sonrası "brunch"dır bazılarının dilinde. Kuşluk vakti diye geçer dilimizde.

Akşam yemeği adı üstünda "akşamları" yenir.

Bazen "zaman" başkalarının kullandığı değil... Sizin olandır yalnız... Size özel.

Sevmenin zamanı yoktur... Sevişmenin... Mutlu olmanın... Üzülmenin... Gülmenin... Ağlamanın... Hastalanmanın.

Yaşadıktan sonra "zamanı" olur bunların.

Örneğin: "Geçen yaz çok eğlenmiştik." diyebilirsiniz... Ama "Dur akşam oldu... Bir akşam ağlaması yapayım" demezsiniz.

Ya da illa gece sevişmezsiniz.

Sabahın ilk ışık mutluluğu derseniz... Ya gülerler size... Ya da -biliyorlarsa sizi- "yine geldiler" derler.

"Yarın, öğle sevgisiyle seveceğim seni" deyin bakalım sevdiğinize... Cevabı duymak isterdim doğrusu.

Zamanı olmayanlardan biri de... Size özel... Randevusuz gelendir..."Ölüm."

Çok güzel bir söz vardır "Tanrı'yı güldürmek istiyorsan, planlarını anlat." diye. Çok anlamlı gelir bana nedense.

Her insanın hayalleri vardır... Planları vardır ileriye dönük... Çoğu kez erteledikleri. Oysa bir sonraki nefesi bile alıp alamayacağımız meçhuldür aslında.

Tam tatile çıkacakken valiz başında yakalar sizi. Veya bir sevdiğinizin cenazesine giderken.

Bir kahkahanın ortasında da olabilir... Neden olmasın? "Yazık gülüyor şimdi... Gülmesi bitsin de öyle." demeyendir ölüm.

Bazen vedalaşma şansı bulabilirsiniz sevdiklerinizle... Son nefes öncesi.

Bazen da başkaları tarafından beklenir "o zaman." Ki bu genelde çok acı çeken hastalarda olur. Hem hasta hem yakınları acı çekmektedir çünkü. Ama günü ve saati geldiğinde bitecektir yaşam.

Hep yaşayacakmış gibi yapılır tüm planlar. "Allah izin verirse" der büyüklerimiz. Belki de kendilerince ölümü yakın görürler... Kim bilir?

Bir de çeşidinden korkulan ölümler vardır. Boğularak, yanarak, acı çekerek ölmek istemez hiç kimse.

Ne şekli bellidir... Ne de zamanı...

Geldiğinde biliriz sadece... Bilebilirsek eğer.

Bizden sonra konuşulur o "zaman."

Şu ay... Şu gün...Veya şu sene öldü... Dedikleri yıl, ay, gün, veya saattir o zaman

 
Toplam blog
: 139
: 1916
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Bana biri kendini anlat dese, susar kalırım. Her konuda çılgın bir istekle konuşan ben, işte o anda ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara