Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Ölüm kurtuluş mu?

Ölüm kurtuluş mu?
 

Google görseller


Çocukluğumdan beri ölüme hep çok yakın oldum. Belki de büyüklerimden duyduğum "ölsem de kurtulsam" sözünün etkisi ile ölümün bir kurtuluş olduğunu düşünmüştüm. Daha 8-9 yaşlarında iken çok sinirlenince çatıya çıkar kendimi öldürmeyi düşünürdüm. O zamanki evimiz 2 katlı olduğu için "ya ölmez de sakat kalırsam" diyerek vazgeçerdim. Evimiz daha yüksek katlı olsaydı ve atlayınca öleceğimden emin olsaydım atlar mıydım acaba? O anki gözü dönmüş halimle atlardım diye düşünüyorum.

Şimdi geçmişe dönüp baktığımda, o yaşlarda ölmek istememin sebebi geride kalanları cezalandırmaktı. Tabi ben ölecektim ve onlar da vicdan azabı ile ömür boyu yaşayacaklardı. Ne korkunç bir intikam..

Ötenazi isteği çok daha farklı bir durum. İnsanın o hali yaşamadan empati kurabilmesi oldukça zor. Olaya sıkıntılardan uzaklaşmak olarak baktığımız zaman bir benzerlik kurabiliriz. İnsan doğası gereği acıdan kaçmaya çalışır. Bu hem hasta hem de yakınları için geçerli olan bir durum.

İnsanı sadece beden ve zihinden ibaret olarak algıladığımız zaman ötenazi isteği mantıklı gelebilir. Bedeni ve zihni işlevini yitirmişse o insana yaşıyor denilemez diye düşünülür. Farkında olmadığımız ise insanın ruhsal yanının bu durumu nasıl algıladığıdır. Belki de bu çekmiş olduğu acılar onun ruhu için faydalıdır. Sonuçta ölünce ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Biz hayatı sadece beden ve zihin olarak algıladığımız için onlar yoksa kişi ömüştür diyoruz. Oysa hala nefes alıp veriyorsa, cihaza bağlı olarak bile olsa onun yaşaması gerekiyordur diye düşünüyorum.

Farklı bir açıdan bakıldığında, hasta yakınları için de bu durumu yaşamaları onların hayrına olabilir. Belki onlar da deneniyorlar ve bir sınavdan geçiyorlardır.

Tatilde annesi ve alzheimer hastası babası ile tatile gelmiş olan bir bayanla tanıştım. Otobüste yanımızda oturdular, aynı otelde kaldık ve aynı otobüs ile geri döndük. Bu süreç zarfında arkadaş olduk. O bayanın babası ile ilgilenmesi ve sabrı bana bir çok şey öğretti. Baba eskiden kaptanmış çok hızlı yürür ve çok iyi yüzermiş. Oysa şimdi yüzmeyi ve yürümeyi yardımsız yapamıyor, çevresindekileri mürettebat zannediyor, yalnız kalınca şaşırıyor ve korkuyor. 65 yaşında bir çocuk gibi bedensel ve zihinsel fonksiyonlarının çoğunu kaybetmiş. Genel kanıya göre adam için yaşamıyor da denilebilir. Oysa etrafına yaydığı ışık ve verdiği dersler açısından bir çok insandan daha canlı diyebilirim. Zira ben onun hayatına bakarak kendi hayatımla ilgili bir çok şey öğrendim.

İnsan sadece kendisinden sorumlu bir varlık değil, sadece var olması ile bile bir çok canlıyı etkiileyen toplumsal bir varlıktır. O nedenle bir insanın ölmesi sadece kendisini değil aynı zamanda bir toplumu da etkiler. Yaşama daha geniş bir perspektiften baktığımız zaman her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu ve neyin, ne zaman, hangi halin başkalarını ve hayatı etkileyeceğini bilemeyiz.

Nefes alıp veriyorsak mutlaka bir sebebi vardır diye düşünüyorum. Bu acılar içinde olsa bile..

Yine de Allah kimseyi böyle bir duruma getirmeden güzel ölümü nasip etsin diyorum.

 
Toplam blog
: 117
: 2437
Kayıt tarihi
: 07.02.09
 
 

1970 Tokat doğumluyum. İstanbul Tıp Fakültesi Sağlık Meslek Yüksekokulu Tıbbi Laboratuvar bölümü mez..