Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '06

 
Kategori
Felsefe
 

Ölümden sonra yaşam

Ölümden sonra yaşam
 

"Ölüm kadar doğal, evrensel ve zorunlu bir şeyin Tanrı tarafından insanoğluna kötülük olsun diye tasarlanmış olması imkansızdır"‘ der Jonathan Swift
Ölüm doğal olabilir, ama doğa her zaman iyi göstermez; ölüm zorunlu olabilir, ama zamanlaması ender olarak kusursuzdur; bununla birlikte ölüm tartışmasız biçimde evrenseldir ve hemen hemen tüm tinsel yolculukların temelinde bu evrensellik yatar.

Öldükten sonra bize ne oluyor? Hayattaki olumlu davranışlarımızdan dolayı ödüllendirilecek miyiz yoksa günahlarımızdan dolayı cezalandırılacak mıyız? Gelecekteki varoluşumuz bir başka boyutta mı gerçekleşiyor? Yoksa yaşamdan ders çıkarmaya devam etmek için bir başka bedende yeniden mi doğuyoruz?
Ölümden sonra yaşamın olup olmadığını öğrenme arayışı,insanlığın kendisi kadar zengin ve çeşitli dinlerin ve felsefi düşünce sistemlerinin doğmasına yol açmıştır. Aynı zamanda pek çok insanın, doğruyu bilmesi gerekenlerden doğrudan yanıt almak için ölülerle temas kurmaya çalışmalarına neden olmuştur. Nihayet ,son yirmi otuz yıl içerisinde tıp bilimi,binlerce sıradan insanın ölümden dönmesine ve bunun nasıl bir şey olduğunu bizlere aktarmasına olanak sağlamıştır.

Yüzyıllar boyu düşünürler, yalnızca insanoğlunun ölümün bilincinde olduğunu ve insanı insan yapan özelliklerden bir tanesinin de bu olduğunu söyleye gelmişlerdir. Aslında fillerinde yas tuttukları ve çalı çırpıyla leşini gömmeye çalıştıkları gözlemlenmiştir. Bazıları yunuslarla balinaların da bir akraba yada yakınları ölünce özel bir şarkı söylediklerini öne sürerler.Bununla birlikte, insanoğlunun ölüm hakkında düşünen ve yaşamın genel çerçevesi içinde ölümün yerini ve anlamını sorgulayan tek canlı olduğu söylenebilir.

Sayısız benzerleri olan bir İran atasözünün dediği gibi, ‘ ‘ Ölüm her kapıya gelip yatan bir deve gibidir. ‘ ‘ Ölümün doğallığı yada zorunluluğu konusunu ele alabiliriz,ama ölümün evrenselliği her aşamada çabalarımızı boşa çıkarır. Tüm manevi arayışların özünde ölüm gerçeği bulunur ve insan davranışlarını dikkatle gözlemleyenlerin işaret ettikleri gibi, bu gerçek olmasaydı,büyük olasılıkla dine de gerek kalmazdı. Dünyanın büyük dinlerinden herhangi birinin doktrinlerini ele alın,hepsinin özünde burada, dünya yüzünde hep birlikte paylaşıp gözlemleyebildiğimiz yaşamdan önce neler olduğu ve sonra neler olacağı konusunu bulacaksınız. "Sonra" sı ister İslamiyet’teki mahşer günü,ister Hindulardaki bir başka"buraya" doğmak olsun, "buradaki" yaşamla ilgili buyruklar bile çoğunlukla "sonra" olacaklarla iç içe geçmiştir.

Bu konuyu da burada şimdilik kaydıyla sonlandırırken Patancali ve diğer Doğulu bilgelerin bir yaklaşımını hatırlatalım "Ruh yada benlik pek çok yaşamdan geçip sonunda kutsal kaynağıyla yeniden birleşir… "
Ressam:Elsie Russel

 
Toplam blog
: 5
: 1264
Kayıt tarihi
: 03.12.06
 
 

Bir süre cafecilik deneyimim oldu... Bisikletle yurdun bir kısmını gezme fırsatı buldum, yaşamın içi..