Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '09

 
Kategori
Güncel
 

Ölürken bana mı sordunuz?

Ölürken bana mı sordunuz?
 

İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile AKP alkışçılığını birbirine karıştırmış olan Celalettin Cerrah yine alkışlanacak bir olaya imza atıyor. Hemen her olayda kurbanlara suç bulan, onlardan hesap sormaya kalkan, polisin bariz görevini yerine getirmemesini savunan Cerrah, bir çöp konteynerinde cesedi bulunan 17 yaşındaki kızın katilinin bulunamaması üzerine suçu yine başkalarına attı.

Zaten alışık olduğumuz bir olaydır bu. Kimse suçlu değildir, herkes suçu başkasına yükler. Bu sefer de çok değerli (!) müdürümüz, suçluyu buldu. ''Efendim kızlarına sahip çıksalardı'' diyerek kızın ailesi suçlu ilan edildi.

Bu haberi gördüğümde aklıma hemen İstanbul'un dört bir yanına asılmış ilanlar geldi. Hani ''Emniyetiniz bizden sorulur'', ''7/24 sizin için çalışıyoruz'' diyen ilanlar. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün astırdığı koca koca afişler.

Anlaşılan o ki, Cerrah Bey, kurumunun misyonuna pek de uyum sağlayamıyor.

***

Ataerkil toplum yapısının bize verdiği zararlardan birisi de kadının her olayda suçlu ilan edilmesi olmuştur.

Bir kadın tacize uğrasa, hemen kıyafetleri, konuşması, erkeği teşvik edip etmediği sorgulanır. Tecavüz olayında da durum değişmez, bir bilim olan hukuk bile kadının gece dışarıda olup olmadığını, gülüp gülmediğini, erkeği tecavüze davet edip etmediği (Nasıl oluyorsa bu) ni sorgular, buna göre ceza verir. Şiddet olaylarında da kadının dayağı hak edip etmediği konuşulur.

Buna göre Cerrah'ın açıklamasına göre, tüm kadınlar ''Sahip çıkılması'' gereken ve polisin görev alanının dışında kalan bir grup mu olmaktadır?

Bir polis görevlisinin böyle bir durumda kendi özeleştirisini yapıp, aileden özür dilemesi gerekirken kalkıp bir de üste çıkmaya çalışması, tam da bizim gibi gelişmemiş ülkelere yakışan bir olgudur. Ailenin kızlarına sahip çıkıp çıkmamasının konuyla alakası nedir?

***

Siyaset felsefesinin önemli konularından birisi ''Devlet'' konusudur.

Geçmişten beri filozoflar, devlet yapısını, devletin gerekliliğini, neden devlet gibi bir örgütlenmeye ihtiyaç duyulduğunu sorgulamışlardır. Burada en sık görülen fikir, insanın tüm üstün özelliklerine rağmen yabani güdülere sahip olduğu ve bunu bastırmak için devlet gibi bir yapıya ihtiyaç duyulduğudur. Yani insanı kendi başına bıraktığınızda mutlaka diğer insanlara zarar verecektir.

Gelelim Cerrah'ın açıklamasına. Ne diyordu? ''Kızınıza sahip çıksaydınız..'' Bunun tercümesi şu, ''Biz bir şey yapamıyoruz, siz kendiniz yapın''

O zaman sormak gerekir;

Herkes kendi kendisini korursa o zaman polise, askere, jandarmaya daha da önemlisi devlet yapısına gerek kalır mı? O zaman eski zamanlardaki vahşi yaşamdan bir farkımız kalır mı?

***

Bakın, aynı eleştiriyi yapan kişi birinci derecede şüpheli olan C.'nin ailesine benzer bir şey söylemiyor. Eminim öldürülen bir erkek olsaydı da durum değişmeyecekti. Çünkü bu zihniyete göre erkek ne yaparsa haklı oluyor. Kız çocukları üzerindeki ağır baskının bir kanıtı olarak şimdi eleştiriler kızın üzerine geliyor.

Tabii, bu gaf ilk değil. Daha önce buna benzer çok sayıda saçma yorumu kendisinin ağzından duyduk fakat bunların mantık çerçevesinde değil birilerine yaranma amacıyla söylendiğini görmek de çok zor değil.

Demek ki, mafya dizilerinde tüm siyasi otoriteyi hiçe sayıp, beline silahı takanın ''Vatan millet Sakarya'' edebiyatıyla sağa sola saldırması gayet normal bir şeymiş. O zaman bizde aynısını yapalım. Birine mi kıl olduk, çekelim vuralım. Birisi ters bir şey mi söyledi, sıkalım alnına. Sağdan soldan yan bakan mı var, hemen bıçaklayalım.

Nasıl olsa Sayın Cerrah gelip, öldürülenlere ''Ölürken bana mı sordunuz?'' der, bizi kurtarır değil mi?

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 454 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..