Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Onarım çalışmaları

Onarım çalışmaları
 

İlişkilerin gidişine bakıp umutsuzluğa kapıldığımız ve hatta artık ne yapsak düzelmez dediğimiz zamanlar olur. Eminim zaman zaman herkesin, en azından pek çoğumuzun yaşadığı bir duygudur bu umutsuzluk.
Birden bir kırılma noktası gelir ve artık tamam mı devam mı dediğimiz bir zaman gelir.

İşte o noktadan hareketle onarım çalışmalarına başlanır efendim.
Kadın olan tarafı ilişkinin alır sazı eline konuşur konuşur konuşur. Erkek cinsi de dinler. Dinler gibi görünür dinlemez veya tam tersi dinlemezmiş gibi yapar ama dinler aslında.

Sonuç: Hala umut varsa ilişkiden, yola birlikte devam edilecekse başlar bir çaba. Uzun süredir ihmal edilen eşe flört gibi davranmalar, alınan çiçekler, yapılan iltifatlar gelir gündeme. Daha bir dikkat edilir giyime kuşama. Ayna karşısında kalınır uzun zaman. Yemek yapılacaksa ne sever diye kafa yorulur o pişirilir. Daha özenlidir sofralar ve birlikte geçirilen zamanın kalitesi artırılmaya çalışılır.
Uzun zaman önce gidilmesi planlanan yerlere seyahatler yapılır. Solunan hava değişince ilişkinin makus talihi değişecek beklentisi vardır.

Şimdi bütün bunlar biraz zorlama ve olağandışı değil mi? Normalize olunduğunda tekrar, aynı sıkıcı tablo hortlayıp gırtlağına çökmeyecek mi canlandırılmaya çalışılan ilişkinin?

Belki de üzerinden geçen zamanla değişen insanlara, yaptıkları bu değişiklikler geçici bir süre için taze nefes olacaktır ama kalıcı bir etki bırakması ihtimalini pek te inandırıcı bulmuyorum ben. Zorlamayla bir takım kaygılarla dürtülerek doğal olmayan bir süreç yaşanacak ve taşlar tekrar eski yerine oturacaktır bence. Çok mu umutsuz bir yaklaşım bilmiyorum.

Doğal olmayan herşey bir kandırmaca gibi geliyor. Zorlamalar kısa ömürlü ve kendi içinde de bir stres kaynağı ayrıca. Çabalamak ve hala birşeyleri değiştirebileceğini sanmak sonunda hayal kırıklığı yaratan yorucu bir süreç. Çünkü insanların 40-50 senede oluşmuş kişilikleri de, o ilişkiye ait yaşanmışlıklar da değişmiyor ne yazık. Yapay bir mutluluk yaratıp sonra da çok tanıdık gelen huysuzlukları, dargınlıkları, tartışmaları yaşadığınızda kendinizi ve karşınızdaki zat-ı muhteremi kandırmaya çalıştığınızı farkediveriyorsunuz.

Burada yapılması gereken ilişkiye bakış açınızı ve beklentilerinizi yeniden gözden geçirmek sanırım. Uzun soluklu ilişkilerde hala ilk aşk heyecanlarını bulamayacağını, her insanın iyi ve kötü huyları olduğunu-hatta kendinizin bile-, her ilişkide inişli çıkışlı dönemler yaşandığını kabul edip romantik bakış açısından realist bakış açısına geçmek gerekiyor.

Mutluluk kuyruğumuzda diye sürekli onu kovalayıp kedi gibi kendi etrafımızda yorucu bir koşturmacaya kaptırıyoruz. Oysaki yolumuza devam ederken kuyruğumuz ve mutluluğumuz peşimizden gelmeye başlıyor. İşte bunu farkedebilmek olgunlaşmak belki de.

Ve olgunlaştıkça insana bir huzur, bir bilgelik geliyor.
Sabır ve inançla bu olgunluğa erişmeyi diliyorum kendim ve tüm insanlar için.
Tek tek bu huzura ulaştıkça toplum olarak ta daha sakin, huzurlu ve sevgi dolu olacağız eminim.

 
Toplam blog
: 53
: 471
Kayıt tarihi
: 03.07.09
 
 

Balık burcunun tüm özelliklerini taşıyorum. Duygu dünyasında yaşıyorum. Gerçekler çok ağır geliyo..