Orta Avrupa'nın güzeli

3 günlük bir iş seyahati nedeniyle gittiğim Varşova'dan bahsetmek istiyorum.
Varşova, Vistül Nehri kıyısında kurulmuş, 2, 8 milyon nüfusa sahip olup Polonya'nın başşehridir. Ülkenin ulaştırma, endüstri ve kültür merkezidir.
Varşova İkinci Dünya Savaşında tamamen yıkılmış. Sadece ünlü Piyanist filminin bir bölümünün çekildiği bina yıkılmamış. Taş taş üstünde kalmamış deyimi sanki bu şehir için söylenmiş. Tamamen yıkılan şehir savaş sonrasında küllerinden doğmuş. Özellikle Old Town denilen bölgede kurtarılan projelere ve eski fotoğraflara bakılarak binalar eskisine sadık kalınarak yeniden inşa edilmiş. Eski malzemeler de kullanılarak inşa edilen yapılarda kurşun izleri hala durmakta. Old Town bölgesi Unesco dünya tarih mirasları listesindedir. Royal Castle, Kral Zygmunt'un Sütunu ve Varşova Tarih Müzesi bu bölgededir.

Şehrin en önemli yapısı Kültür ve Bilim Sarayı'dır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Stalin tarafından bu şehre hediye olarak yaptırılmıştır. 237 metre olan yapı o dönemlerde kentin en yüksek binasıymış. Şu anda modern gökdelenlerin gölgesinde kalsa da Varşova'nın en görkemli binası sayılabilir. Düz bir şehir olan Varşova'nın hemen her yerinden rahatlıkla görülebilmektedir. Şehrin yeniden inşa edilmesi ve düz bir arazi üzerinde kurulu olması nedeniyle çok düzenli çok ferah bir şehir olarak değerlendirilebilir. Çok geniş bulvar şeklinde caddelere sahip olan Varşova'da 3 şerit gidiş, 3 şerit geliş olan caddelerin ortasında da gidiş geliş tramvay hattı bulunmakta. Kaldırımlar da oldukça geniş. Bu nedenle ana arterdeki kavşaklar neredeyse Taksim meydanı büyüklüğünde. Trafik denen bir problem yok. Ayrıca sürücüler trafik kurallarına çok sıkı uyuyorlar. Yaya geçidi olan bir yerde kaldırımdan adımınızı caddeye attığınızda gelen bütün arabalar yavaşlıyor ve size yol veriyorlar. Ancak yaya geçidi haricinde karşıya geçmek isterseniz hız filan kesmiyorlar. Şehrin ortasından geçen Vistül Nehri üzerinde değişik tarzda yapılmış pek çok köprü var. Ayrıca nehir boyunca nehir kıyısında yürüyüş yolu mevcut. İlginçtir nehir kıyısında bir tane çay bahçesi, kafe tarzında bir yere rastlamadım. Bizde olsa çoktan işgal edilmiş olurdu.

Şehirde kebap tabelasına çok sık rastlamak mümkün. Ancak bu kebapçılar daha çok Irak, Afganistan gibi ülkelerden gelmiş kişiler. Gezim sırasında çok şükür ki bir Türk kebapçıya da rastladım.

Bir kültür ve sanat şehri olması nedeniyle adım başı bir heykele, bir anıta rastlamaktasınız. Birçok sanatçıya ve bilim adamına ev sahipliği yapan bu şehrin en ünlüleri olarak Madam Curie ve Frederic Chopin'i sayabiliriz.

Ben Varşova'yı Nisan ayında ziyaret etmiştim. Karasal bir iklime sahip olan şehir oldukça soğuktu. Özellikle geceleri ısı eksi dereceleri görüyordu.

Polonya'nın para birimi Zloty'dir. 1 Euro yaklaşık 4 Zloty etmektedir. 25- 30 Zloty'ye bir yemek yiyebilmek mümkündür.

İçki olarak bol bol bira tüketilmektedir. Bir de elma suyu ile içililen Zubrowka adında meşhur votkaları var. Bence Polonya'dan getirebileceğiniz en güzel hediye de bu votkadır.

Orta Avrupa seyahatinde görülmesi gereken bir şehir olduğunu düşünüyorum. Bu seyahatin içine Polonya'nın diğer büyük şehri Krakov'u da ekleyebilirseniz ne mutlu size. Maalesef benim Krakov'a gitme şansım olmadı.