Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Eylül '09

 
Kategori
Öykü
 

Ötekileştirilmek ( -1- )

Okulun arka bahçesinde bir banka oturmuş, mis gibi bahar havasını içine çekerek kitabını okuyordu her hafta aynı saatlerde yaptığı gibi. Ortaokul ikinci sınıfta olmasına rağmen o kadar çok kitap okumuştu ki birçok yetişkinin bile henüz okuyamadığı felsefe kitaplarını daha bu yaşta okuyor ve okuduğu kitaplarla mutlu oluyordu. Yine elinde bir felsefe kitabı çok mutluydu o saatlerde. Arkadaşları beden dersinde ter dökerken o giremediği için üzgün değil tam tersine bir şeyler öğrenmek için kendine kalan zamandan çok hoşnuttu. Beden dersine tam olarak neden giremediğini o yıllarda pek anlayamamıştı sağlık nedenleri denilse de o kendini sağlıklı hissettiğinden tuhaf geliyordu bu neden. Buna rağmen çokta kurcalamamıştı çünkü işine geliyordu bu durum o zamanlar.

Kitabına gömülmüş dünyadan kopmuştu yine okuduğu satırları kendi içinde yorumlamaya çalışırken bir sesle dünyaya döndü Sitem.

—Sınıf içindeki bülbül gibi şakımanı bu kitaplarla sağlıyorsun anlaşılan? Ama o kitaplar sana erkekler karşısında nasıl şakıman gerektiğini öğretememiş, öğretmenlerin gözbebeğisin ama erkeklerin değil. Kızım bir baksana etrafına hayat sadece derslerle geçmez, erkekler olmasa sen dünyaya gelir miydin? Gelmezdin. Bahar nedir aşk, aşk nedir? Sen nerden bileceksin bunları okursan. Bunun için bu kitapların yerine fotoroman okuman gerek. Hoş sen ne kadar fotoroman okusan da sana dönüp bakacak erkek olur mu işte o tartışılır. Dedi Arzu her zamanki ukalalılığı ile.

Arzu’nun o tarafa doğru gittiğini gören Jale yine en yakın arkadaşını üzecek sözler söyleyebileceğini düşündüğünden hemen arkasından yetişmişti. Yetişmişti yetişmesine ama sözlerini söylemesini engelleyemeden Arzu her zamanki densizliğini yapıp bu sefer fazla ileri gitmişti. Tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken Arzu’nun kankileri Şerife ve Seval’in de yetişip onlardan geri kalmayan sözler sarf ettiğini duydu.

—Tabii ya öyle öğretmenlerin gözbebeği olmakla bitmiyor küçük hanım erkeklerinde göz bebeği olmak gerek diyordu Seval.

Şerife ise pis kahkahalarını atarak “benim gibi değil mi?” diye arkadaşlarını destekliyordu.

Sitem şaşkındı ne demek istiyorlardı bunlar, dertleri neydi kendisiyle? Onlardan her anlamda farklıydı bunu biliyordu ama onları şimdiye kadar hiç kırmamıştı ki dertleri neydi onunla? Kavga etmeyi sevmezdi tartışmayı severdi ama akıllı insanlarla. Bu yüzden onların söylediği her şeye karşı suskun kalmış, erkek delisi kızlar kategorisinde gördüğü içinde umursamamıştı hiç. Ama bu sefer susmaya niyeti yoktu. Bu salakların ağzının payını vermeliydi. Evet, üçü de çok güzel kızlardı, söyledikleri gibi de erkeklerin gözdesiydi ama sadece fizikleriyle buda gelip geçiciydi. Hoş geçici olmasa da erkeklerin gözdesi olmanın ona göre hiçte önemi yoktu. Hayat pembe romanlar gibi değildi. Hoş bu aptallar sadece fotoroman okuduklarından anlamazlardı ya. Bu yüzden onların anlayacakları dille onlara cevap vermek en iyisi diyerek konuşmaya başladı Sitem.

—Bak Arzucum her zaman yanıldığın gibi bu konuda da yanılıyorsun. Hani şu okulun gözdesi sizin çok beğenip peşinden koştuğunuz ama pas alamadığınız Ümit var ya işte o, bakın karşıda duruyor. Şimdi söyleyin bakalım kime bakıyor?

Aslında biliyordu Sitem Ümit’in neden kendisine o an baktığını ama olsun sadece bu kızlara dersini vermek adını bunu başka anlamlandırmakta o an için bir sakınca yoktu. Zaten Ümit onlar yanındayken gelipte beni biraz Matematik çalıştırda demezdi. Bunları bildiği için o anda Ümit’in zamanlaması işine yaramış ve bunu kendi lehine kullanmayı seçmişti işte Sitem.

Arzu, Seval, Şerife o yöne baktıklarında gerçekten Ümit’in Sitem’e baktığını gördüler. İki yıldır peşinden koştukları çocuk onlara değil Sitem’e bakıyorlardı. Bu anlaşılır gibi değildi. O hırs ve sinirle Arzu Sitem’e dönerek.

—Evet, sana bakıyor sende bu göğüsler varken her erkek döner bakar yoksa neyine bakacaklar, senin gibi bir kızın başka neyine bakarlar ki? Ha birde bu popon. Onun şeklini merak ederler. Malum herkes gibi normal bir popon yok, bende olsam merak ederim diyerek arkadaşlarına döndü. Haksız mıyım kızlar? Sitem’in poposunun şeklini merak etmiyor musunuz sizde? Üçü birden kahkahalarla desteklediler Arzu’nun söylediklerini.

Jale için bu kadarı fazlaydı. Arkadaşının bilerek canını yakan bu salaklara artık haddini bildirmeliydi. Öylede yaptı Jale…

—Siz boş kafalarınızla anlayamadığınız şeylere burnunuzu sokmayın. Kendiniz elde edemediğiniz için Ümit’i, acısını Sitem’den çıkarıyorsunuz. Oysa sizde biliyorsunuz her şeyiyle sizden önde asıl hazım edemediğiniz bu. Kaldı ki sizin erkeklerden anladığınız sadece popolarınıza ve göğüslerinize bakması çünkü kafalarınız boş kafalarınıza bakılmayacağını bildiğinizden popolarınızı ve gögüslerinizi sergiliyorsunuz ha birde çarpık bacaklarınızı eteklerinizi çekiştirerek. Oysa onları öne çıkarmadan ilgi çekenler var bunu bildiğinizden böyle basitleşiyorsunuz. Şimdi çekip gidin yanımızdan aksi taktirde sizin dün nerde olduğunuzu öğretmene söyleyeceğim.

—Ooo avukatı da en sonunda konuştu kime söylersen söyle kapı gibi raporumuz var sana mı rapora mı inanırlar? Dedi Seval pişkin pişkin.

—Bende de kapı gibi oraya girdiğinizi belgeleyen resimleriniz var üstelik arkasında dünün tarihi ve imzalarınız.

—Nasıl yani? Dedi Şerife. Eğer bu resimler öğretmenlerinin eline geçerse ailesi duyar, okuldan bile alırlardı. Arzu ve Seval’in böyle sorunları yoktu ama Şerife’nin vardı.

—Nasılsa öyle? Dedi Jale.

—Şerife hadi kızlar gidelim yoksa ben yanacağım diyerek onları çekiştirmeye başladı.

—Arzu hiç oralı olmadan merak etme daha fazla sizin yanınızda kalmaya niyetimiz yok, hem gidelim de erkekler biraz normal popo görsünler değil mi? Diyerek arkadaşlarına döndü.

Amacı Jale’den korkmadığını göstermekti ama için için yapar mı endişesiyle biran önce kaçmanın kendileri için iyi olacağını düşünüyordu ama yine de altta kalmadan son zehirini akıtarak arkadaşlarını alıp oradan uzaklaştı, arkalarında nasıl insanlar bıraktığına aldırmadan bahçeye doğru yürüdüler.

Jale;

—Üzülme onlar için lütfen Sitem onların ne kadar densiz ve aptal olduğunu biliyorsun, kendini hırpalama lütfen. Diyerek söze girmek istedi ama Sitem sözünü tamamlattırmadan kesti Jale’nin konuşmasını.

—Hayır, üzülmüyorum sadece neden normal olmadığımı düşündüklerini anlamıyorum bunu o kadar sık duyuyorum ki anlayamıyorum neden normal değilim ben? Evet, herkes gibi yürüyüp koşamıyorum ama şimdilik böyle buysa eğer normal olmayışım çok saçma geliyor ya da çok fazla kitap okumaksa eğer bunun neresi anormal anlamıyorum ne demek istediklerini anlamayacağımda hele de popomun şeklini neden merak ettiklerini hiç anlamayacağım. Şimdi lütfen beni yalnız bırakır mısın Jale?

Jale arkadaşının neden yalnız kalmak istediğini anlamış sessizce yanından ayrılmıştı.

Sitem Jale’den sonra yanına gelen Ümit’e sonra görüşelim diyerek yalnızlığına iyice gömüldü. Uzun uzun düşündü, düşündü. Sonra okuduğu kitaplarından aklında kalmasını istediği şeyleri yazdığı defterini çıkardı çantasından ve şunları yazdı…

Normal olmak ne demek? Kime göre, neye göre normal olmak? Popo nasıl normal olur? Her bedenin poposu farklı mıdır? O zaman kitaplarda eksik bilgiler var ya da benim popom henüz kitaplara konu olmadı mı? Bir gün bunların cevabını bulursam Arzu seni de yanıtlarım elbet diyerek defterini kapattı.

Devam edecek…

Not; Birincisi konu uzun olduğu için iki kısımda yayınlamanın daha uygun olduğunu düşündüm. İkincisi fotoğrafla ne tür bir bağlantı olduğunu konunun ikinci kısmını yayınladığımda daha net anlayacaksınız. Bu yüzden şimdi kafalarda oluşan soruların cevaplarını ikinci bölüme bırakalım:)). Bu fotoğrafı ikinci bölümde de kullanacağım konuyla bağlanacak en uygun fotoğraf olduğunu düşündüğüm için.

oyatekin@gmail.com

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara